Kerbela’nın Tarihsel Önemi ve Siyasal Zaferi – 1

Kerbela’nın Tarihsel Önemi ve Siyasal Zaferi
Kerbela Onurun, Adaletin, Erdemin Fedalarla Savunulduğu Yerdir (1. BÖLÜM)

Kerbela, Irak toprakları içinde Bağdat’ın 100 kilometre güneybatısında bir şehirdir. Kerbela Katliamı M.S. 10 Ekim 680 yılında yaşandı.

Emevi halifesi Yezid’in yaklaşık 5 bin kişilik ordusuna karşı, Hz. Muhammed’in torunu, Hz. Ali’nin oğlu Hz. İmam Hüseyin’e inanan 72 yoldaşının direnişidir Kerbela.

Yezid’in adaletsizliğine, zulmüne boyun eğmemenin, direnmenin adıdır Kerbela.

İnsanlığın, adaletin, eşitlik ve özgürlük özleminin yeniden ayağa kalktığı yerdir.

Kerbela ezenlerle ezilenlerin, zalimlerle mazlumların sınıf çatışmasının en keskinleştiği noktada yaşanmıştır.

İmam Hüseyin Ehli Beyt’ten olup çok farklı koşullarda yaşama olanaklarına sahipken ezilenlerin, mazlumların bayraktarlığını, önderliğini yapmıştır.

Aynı zamanda Kerbela uzlaşmaya, teslimiyete, çürümeye, yozlaşmaya bir başkaldırıdır.

Kerbela, “Ben ölümü saadet, zalimlerle yaşamayı ise aşağılık biliyorum” diyen Hüseyin’in yoludur.

İmam Hüseyin “Ben zalimlerin yanında zenginlik içinde yaşamaktansa mazlumun yanında bulacağım ölümü yücelik sayarım” dedi.

“Biz küfre batan Yezid’e ve Ebu Süfyan soyuna baş eğmemeye karar vermişiz. Bu nedenle bizleri bekleyen ancak ve ancak şehitliktir. Ey ehlibeyt! Ey yoldaşlar! Bu çetin yolun sonu ölüme gitse bile bizim kurtuluşumuz bu yoldadır…”

Kerbela 1300 yıl öncesinden bugüne uzanan kurtuluşun yoludur.

Ey insanlar! “Kim, Allah’ın kulları arasında günah ve zulüm yapan zalim bir yönetici görür de fiil ve sözüyle ona karşı çıkmazsa Allah-u Teala onu da, o zalim yöneticiyi sokacağı yere (cehenneme) sokar.’’

Kerbela zalimler için bir korku, mazlumlar için direniş ruhudur. Ezilenlerin, yoksulların inancını, zalimlere karşı bir isyan bayrağına dönüştüren bu ruhtur.

Halkına inanan insanın yıkılmayan bir kalesidir Kerbela.

Kerbela, Hz. Ali’nin yolundan gitmek, Hüseyin’e ve Kerbela şehitlerine sadece ağıtlar yakmak değildir. Onların felsefesine, zalime isyan eden anlayışına sahip olmaktır.

Kerbela hakkın, onurun ölümüne savunulmasıdır. Uzlaşmanın, teslimiyetin, yozlaşmanın, çürümenin, değersizleşmenin önüne örülmüş çok güçlü bir barikattır. Zalimin karşısına dikilmeyenler, zulme seyirci kalanlar, onlar gerçekte zulmün ortağı olmuş sayılırlar. Hz. Ali’nin dediği gibi ‘’haksızlığa boyun eğenler haklarından oldukları gibi onurlarını da yitirirler.’’

Kerbela zalime boyun eğmeme, direnme ruhudur. 1300 yıldır unutturulamadı bu ruh. Ne Kerbela Katliamı’nın yürekleri dağlayan acısı unutuldu ne de Kerbela’nın temsil ettiği zalime boyun eğmeme unutuldu.

Kerbela’nın ölümüne direnme ruhu 13 asır boyunca unutturulamamış, gelmiş geçmiş tüm Yezitlere karşı başta Aleviler olmak üzere halkların direnme ruhu olmuştur.

Kerbela, zulmün önünde eğilmeyen inancın, baş eğmemenin, direnişin destanıdır. Hüseyin ve Ehli Beyt’in binlerce Yezid askeri karşısındaki direnişi, Irak’tan Anadolu’ya Alevilerin bilincindeki en etkileyici tarihsel olaylardan biridir.

Kerbela’nın Şiarı;

Asla sömürücü ve zalim olma!

Asla sömürücü ve zalime biat etme!

Sömürücü ve zalimin baskı terör işkence ve katliamlarına karşı mücadele ederken asla can derdine düşme!

Sömürücü ve zalime karşı en karanlık koşullarda direniş ruhunu ayağa kaldır talimatıdır! İşte bu nedenle Kerbela bugündür bugün Kerbela’dır!

Ve biz devrimcilerin tarihidir! Bugünü ve geleceğidir!

Kerbela’ya Neden, Nasıl, Hangi Toplumsal Koşullarda Gelindi?

İslam peygamberi Muhammed ölmeden Hz. Ali ve torunlarını yanına alarak ‘’benim ehliybeytim bunlardır’’  diyerek halka kendinden sonraki varislerini açıklar. Fakat Muhammed’in vefatından hemen sonra, hatta daha Muhammed’in cenazesi kaldırılmadan iktidar kavgası başladı. Hz. Ali’nin halifeliği kabul edilmedi.

Hz. Ali ancak Ebu Bekir, Osman ve Ömer’den sonra dördüncü halife olarak M.S. 656 yılında İslam devletinin başına geçti.

Hz. Ali, 661 yılında bir suikast sonucu katledildi. Özünde İslam dini, toplumsal süreç olarak köleci toplumun devrimlerle yıkılarak feodal toplumsal sürece geçiş sürecinde Orta Doğu’da köleci düzene karşı gerçekleştirilmiş dönemin en ilerici feodal devrimidir.

Toplumsal süreç itibarıyla bu devrimin dini bir olgu olarak gerçekleşmesi kaçınılmazdır. Hz. Muhammed bu devrimin tartışmasız önderidir.

Muhammed’in ölümünden hemen sonra en tepede yaşanan iktidar kavgası da kurulan yeni düzenin doğasına uygun olandır.

İslam’ın İlk dört halifesinden Ebu Bekir, Osman, Ömer ve Ali yeni toplumdaki egemen güçlerin temsilcileridir. İslam adına yapılan savaşlar bu güç çıkarları için yapılmış, aralarındaki çatışmalar da dönemin egemen güçleri arasındaki iktidar kavgasıdır.

Bununla birlikte bütün devrimler gibi köleci topluma karşı gerçekleştirilen feodal devrimlerin de temel şiarı EŞİTLİK, ADALET, ÖZGÜRLÜK olmuştur. Ve devrimintemel gücü ezilen halklardır. İslam devrimi de butemel şiarla gerçekleştirilmiştir.İslam’ın devletleşme süreciyle birlikte sömürücüegemen güçler dengesi yeniden şekillenirken İslam devriminineşitlik, hak, adalet, özgürlük şiarını sahiplenenezilen, yoksul halk kesimleriydi. Hz. Ali, Ebu Zer el Gıfari, İmam Hüseyin kısacası Ali soyundan gelenler ve onun yolunu sürdürenler, feodal İslam devletinin yağmacı, sömürücü egemenlerine karşı ezilen halkların temsilcisi olmuşlardır. Bu kesimler aynı zamanda köleci topluma karşı gerçekleştirilen İslam devriminin toplumcu, ilerici yanlarının temsilcileridir.

Kerbela’ya giden süreç bu çelişkilerin çatışmasıdır.

“Ben Allah Katında Yoksulların Sığınağıyım” Diyen Ali Nasıl Halife Oldu?

Hz. Ali 656 yılında diğer halifelerden farklı olarak bir halk ayaklanması sonucu iktidara geldi. Peygamberin ölümü ile başlayan ilk ayrılık ve çatışmalar,Osman’ın halifeliği sırasında doruğa ulaşmış egemenleraçısından çelişkileri kılıçla çözmekten başka yolkalmamıştı. Ali, taraftarlarının baskısına rağmen busavaşı, halife oluncaya kadar hep erteledi.

Bu sırada zengin sınıf ve onların iktidardaki temsilcileri Ümeyyeoğulları çok güçlendiler. Bu nedenle Ali’nin beş yıl süren halifeliği, iktidar savaşları ile geçmişti. İslam tarihine yön verecek en sert çatışmalar, Ali’nin halife olduğu yıl gerçekleşir.

-656 yılı Haziran’ında Osman, halk ayaklanması ile öldürüldü ve yerine Ali halife oldu.

656 yılı Aralık ayında Cemel Savaşı oldu.

657 yılı Temmuz’unda ise Sıffın Savaşı yaşandı. Bu çatışmada İmam Ali ve onun izinden yürüyen Ehli Beyt, tarihsel olarak ezilenlerin, yoksulların temsilcisi oldu.

İmam Ali’yi bu konuma getiren sadece kişisel özellikleri değildi. Esas olarak o günün tarihsel koşullarıydı. Müslüman ezilenler, dönem itibariyle iktidarı kendi adlarına isteyecek ideolojik güçten, yönetime talip olacak birikimde perspektiften, tarihsel olarak yoksundu.

Bu nedenle yüzyıllar boyu iktidarda hak iddia etmenin meşru gerekçesi olarak Ehli Beyt’e sarıldılar. Hatta birçok önderini, bu nedenle Ehli Beyt’e bağlayan soy zincirleri icat ettiler. Olayların gelişimine göre birçok yerde ezilenler, Ali’nin istek ve düşüncelerini aşmış, onu, biçtikleri misyonun gereğini yerine getirmeye zorlamıştır.

Ali, Araplar içinde egemen sınıfından, yönetime ortak olan Kureyş Kabilesi’ndendir. Ama o halkı sömürerek saltanat sürmeyi reddetmiş; doğruluğu, dürüstlüğüyle, peygamberine bağlılığı ile ezilenlerin önderi haline gelmiştir.

Ali, iktidara gelir gelmez ilk işi; hazinedeki 300 bin dinarı 100 bin kişiye eşit olarak üçer dinar halinde dağıtmak oldu. Bunu yaparken artık herkesin eşit olduğunu ilan eder: Siz Allah’ın kullarısınız; mal da Allah’ın malı… Allah, onu aranızda eşitlikle bölmemi emretmiştir. Hiçbirinizin öbürüne üstünlüğü yoktur.”

Hazinedeki malı eşit olarak halka dağıtan Hz. Ali, ayrıca Ümeyyeoğullarının haksız servetlerini de hazineye alacağını açıkladı. Ali’nin bu tavrı, en azından zenginlikte ifrata varanların mülklerinin alınması demekti. Bu, açık bir sınıf savaşı ilanıydı.

Sözlük:

Ehl-i Beyt Kimlerdir?

Ehl-i beyt “hane halkı” anlamında olup Hz. Muhammed’in ailesi ve soyundan gelenler için kullanılan bir terimdir. Ehl-i beyt deyince ilk önce Hz. Muhammed’in soyu akla gelmektedir.

EHL-İ BEYT Hz. Muhammed’in kızı Fatıma anadan gelen soydur. Bu soya giren her kişi Aleviler için kutsal önderdir.

1)Hz. Muhammed

2)İmam Ali

3)Hz. Fatma anamız

4)İmam Hasan

5)İmam Hüseyin

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Benzer Yazılar