Sanat Meclisi’nin 2 Temmuz Katliamına dair açıklamasını paylaşıyoruz:
Yıl 2025. İkibinli yılların dörtte biri uçup gitti. Biz ise 32 yıldır her 2 Temmuz buradayız, yanyanayız.. Buradayız, direniyoruz ve unutmuyoruz. Asım Bezirci, Metin Altıok, Behçet Aysan, Uğur Kaynar, Nesimi Çimen, Hasret Gültekin, Erdal Ayrancı, Asaf Koçak, tiyatro oyuncuları Sait Metin, Yeşim Özkan, semah dönen kızlarımız Asuman Sivri, Yasemin Sivri, Özlem Şahin, Nurcan Şahin ve çocuklarımız Menekşe Kaya, Koray Kaya ve toplamı 33 can yakıldılar Sivas’ın orta yerinde bir akşam vakti. 33 güzel insan, büyük bir tarihi taşında toprağında taşıyan ve yaşayan Sivas’a gitmişlerdi. Her birinin dağarcığında sazında sözünde önümüzü aydınlatan bir başka bilgelik, bir başka güzellik vardı. Onları Sivas’ta acımasızca yaktılar. Bizse 32 yıldır sorgulayıp duruyoruz. Yanıtlar bulmaya çalışıyoruz. Çünkü dün yaşadıklarımız bugün şaşırtıcı, korkutucu şekillerle yeniden karşımıza dikiliyor. 90 yıllarda ülke bir kıyım kasırgasına neden sürüklenmişti? Sivas’tan önce yazar, düşünür Uğur Mumcu’yu, hukuk insanı Bahriye Üçok’u, adalet peşinde koşan Muammer Aksoy’u, düşünür Turan Dursun’u neden öldürdüler? 32 yıl sonra bugün yaşadıklarımıza bakarsak nasıl bir kanlı planın adım adım işlediğini daha net görebiliriz. Ne diyordu Sivas’ta o gün yakılan canlarımız? İnsan daha iyi bir dünyada yaşasın, yüzü gülsün diye 70 kitap yazmış Asım Bezirci 2 Temmuz günü Sivas’ta şöyle sesleniyordu hepimize: “Baskıya, sömürüye, haksızlığa zulme, işkenceye karşı çıkma halkın esenliğini, mutluluğunu barış içinde yaşamasını istemek Pir Sultan’ın olduğu gibi sosyalistlerin de özlemidir. Vahşi kapitalizmin dünyaya saldığı kanı görüyoruz. Bize yeni dünya düzeni dedikleri bu kan gövdeyi götüren için mi bekliyoruz. Şunu diyorum kapitalizm ve sömürü varoldukça zulüm ve sömürü varoldukça sosyalizm önümüzde tek seçenek, tek umut olarak kalacaktır. Vahşi kapitalizme karşı bizim ve insanlığın başka umudu yoktur”. Şairimiz Metin Altıok : “Heybesinde yılan İşaretleri, Baldıran zehri Yüzüğünün içinde Ve yanında Kav taşıyan ben; Tekinsizim size göre İbret için yakılması gereken” Hasret Gültekin sazıyla, sözüyle “Vakti seherde Açılır perde Düştüğün yerde Düştüğün yerde Derman sendedir” diyordu. Bundan 32 yıl önce Sivas’ta sanat şenliğinde yanyana gelen 33 canımızın ülke halkına söyledikleri özetle bunlardı. Ülkeyi içinde bulunduğumuz karanlık günlere hazırlayanların ise planları başkaydı. Düşünen, yazan insanlığa aydınlık bir hedef gösteren herkesin kesinkes susturulacağı bir dünya, bir ülke planlıyorlardı. Dünyayı demir pençelerle yönetmek isteyenlerin de planları da aynı yöndeydi. Emperyalizmin ve onun uşaklarının önünde herkesin el pençe duracak bir dünya tasarımı yapıyorlardı. Emperyalist güçler dünya ekonomisini ve politikasını diledikleri gibi yürütecekleri canları nerede isterse orada savaş, katliam yapacakları oraları bomba ve füze yağmuruna tutacakları, her tarafı teslim alacakları bir dünya planı peşindeydiler. Bu plan 90’lardan itibaren adım adım yürürlüğe konuldu. Ancak ortada bir engel vardı. Düşünen ve mücadele insanlar ve onların örgütlenmeleri. Emperyalizmin planlarına boyun eğmeyen ülkeler ve onların liderleri. Şimdi dönüp baktığımızda 32 yılda yaşanan kanlı saldırıların ardında hep aynı planın parçalarını görüyoruz. 32 yılda öldürülen her aydın, savaş çıkartılan bombalan füze yağmuruna tutulan her ülke her toprak parçası bu planın bir parçasının kurbanı. Geçen hafta hedefte İran halkı vardı. Filistin halkı ise hep hedefte. Ülkemizde sonu bir türlü gelmeyen baskılar, yasaklamalar, tutuklamalar. Emperyalistlerin ve onlara hizmet edenlerin en korkulu rüyası biziz. Bütün bu saldırılara karşı yine de susmayan biz. Dünyanın ve ülkenin dört bir yanında bu kanlı planlara karşı ses yükselten susmayan barikat kuran biz. Bizim bu yeryüzüne de Sivas’ta katledilen 33 canımıza da sözümüz var.
Susmayacağız
Susmayacağız
Susmayacağız
SANAT MECLİSİ