1996 Ölüm Orucu’ndan S-R-Y Kuyu Tipi Hücrelere Direniş Yeni Geleneklerle Devam Ediyor

28 YIL ÖNCE BUGÜN, 20 Mayıs 1996’da, bir ay sonra ölüm orucuna dönüşecek olan Süresiz Açlık Grevi başladı.
1996’nın 20 Mayıs’ı, 12 şehitle burjuvaziye karşı ideolojik bir zafer kazanacak olanların açlığa yattığı gün olarak geçti tarihe.
Sonraki yıllarda binlerce çocuğumuza isim olan İdil, Berdan, ve 12 siper yoldaşı, işte bugün başladılar ölümün koynunda bitecek açlık yolculuğuna.

9 SİYASİ HAREKET’TEN
23 HAPİSHANEDEN
1500 TUTSAK…

Çeşitli hapishanelerdeki DHKP-C,TKP(ML), MLKP, TİKB, THKP-C/HDÖ, TKP-ML, TKEP-Leninist, EKİM ve Direniş Hareketi’nden sayıları 1500’ü aşan tutsak, Cezaevleri Merkez Koordinasyonu’nun kararıyla, Sağmalcılar, Ümraniye, Sakarya, Bursa, Çanakkale, Gebze, Eskişehir, Ankara, Buca, Aydın, Bartın, Malatya, Konya, Yozgat, Nevşehir, Kayseri, Çankırı, Hatay, İskenderun, Erzurum, Zile, Doğanşehir ve Gemlik Cezaevlerinde Genel Direnişe başladılar.
Direniş için aylar süren büyük bir emekle, geniş bir birliktelik oluşturuldu. Direniş, Cezaevleri Merkez Koordinasyonu’nun kararıyla adım adım örgütlendi.

TALEPLER:
96 Mart ayında uzunca bir dönem yaşanan “hükümet krizi” sonuca ulaştı ve ANAP-DYP koalisyonu olan ANAYOL hükümeti devrimci hareketi bitirme, halka karşı topyekün savaşı örgütleme misyonuyla iş başına getirildi. Kontrgerilla şefi Mehmet Ağar’ın Adalet Bakanlığı’na getirilmesi ise halka yönelik saldırıların hapishaneler cephesinde de yaşanacağının açık göstergesiydi.
Nitekim faşizm, 1990’da, 1991’de denediği tabutluk hapishaneleri tekrar gündeme getirdi. Daha önce direnişle kapattırılan Eskişehir tabutluğu yeniden açılmış ve faşizm başka tabutluklar da inşa etmeye başlamıştı.
Hedef, “Faşizmin devrimci tutsaklara yönelen saldırı politikalarını boşa çıkarmak”tı.

20 Mayıs günü saatler 24.00’ü gösterdiğinde binlerce tutsak, hapishanelerde en güçlü, en kararlı sesleriyle eyleme başladıklarını, eylemin gerekçelerini ve taleplerini dört bir yana haykırıyorlardı:

“Bizler Sağmalcılar Cezaevi’ndeki DHKP-C, MLKP, TKP(ML), TİKB, THKP-C-HDÖ, TKP/ML, TKEP/Leninist, Ekim, Direniş Hareketi tutsakları olarak

•Faşizmin devrimci tutsaklara yönelik saldırı politikalarını boşa çıkarmak,

• Tabutluk genelgesinin iptali,

•Eskişehir ve diğer tabutlukların kapatılması,

•Tutsak ailelerine yönelik saldırıların durdurulması,

•tutsakların tedavilerinin ve duruşmalara çıkarılmalarının önündeki engellerin kaldırılması talepleriyle, CEZAEVLERİ MERKEZİ KOORDİNASYONU’nun kararıyla Süresiz Açlık Grevi Direnişimize başlıyoruz.
DEVRİMCİ TUTSAKLAR TESLİM ALINAMAZ!..
BUCA ÜMRANİYE’NİN HESABINI SORACAĞIZ!..
TUTSAK AİLELERİNE KALKAN ELLERİ KIRACAĞIZ!..
ESKİŞEHİR TABUTLUĞUNU YIKACAĞIZ!..
YAŞASIN GENEL DİRENİŞİMİZ!..”

KİMSE TAVIRSIZ KALAMADI
Direniş güçlü ve kararlı bir şekilde başlamıştı.
Özellikle tutsak ailelerinin çabasıyla Süresiz Açlık Grevi direnişi kısa sürede gündeme girdi ve protesto eylemleri hızla yayılmaya başladı.
Genellikle direnişlerin dışında kalan çeşitli kesimler de direnişe destek vermek zorunda kaldılar.
Sağmalcılar ve çeşitli hapishanelerdeki PKK, TDKP, DHP, Devrimci Yol, TDP, TKEP, HKG, PSYK ve PKK/RIZGARİ davası tutsakları da Tabutluk Genelgesi’nin iptali, Diyarbakır Cezaevi’nde 25 Nisan’dan itibaren devam eden süresiz açlık grevi direnişinin taleplerinin kabul edilmesi vb. taleplerle 16 Mayıs ve sonraki tarihlerde beşer günlük dönüşümlü açlık grevine başladılar.
Reformizme bile o dönem “inançlar uğruna hala ölünebildiğini gördük” dedirten bir direnişti bu. Direnişin son aşamalarında, dışarıda da bir çok legal, reformist parti ve kurumlar, ölüm orucunun taleplerinin kabul edilmesi için eylemler yaptılar.

İKTİDAR DEĞİŞTİ, DİRENİŞ SÜRDÜ
1500’e yakın tutsağın Süresiz Açlık Grevi kararlılıkla sürdü. Aileler ısrarlı ve direngen tutumlarıyla sokakları ve Galatasaray önünü bir mevzi savaşına dönüştürmüşler, bedellerine rağmen evlatlarını sahipleniyorlardı. Bu sahiplenme belli bir düzeyde devrimci-demokrat kamuoyunu da harekete geçirmişti.
Tutsaklar Ölüm Orucu’nu tartışırken, oligarşi krizini yeni bir hükümetle gidermeye çalıştı. ANAYOL hükümeti yıkıldı ve yerine Refahyol hükümeti aynı günlerde kurulma aşamasına geldi.
SAG’nin 41. Gününde Ölüm Orucu başlatacak olan örgütler netleşti. DHKP-C, TKP(ML), TKEP-Leninist, TKP/ML, MLKP, TDP ve Direniş Hareketi eylemin 45. gününden itibaren Ölüm Orucu’na başlayacaklarını açıkladılar.

161 DİRENİŞÇİ ÖLÜME YATTI
Toplam 161 tutsak, Birinci Ölüm Orucu Ekibi’nde görev aldılar. Onlar bu onurlu kavgada en önde dövüşeceklerdi. 55. Gün ikinci ekip, 65. Gün 3. Ekip bir kararlılık göstergesi olarak Ölüm Orucu’na başladılar.
Eylemin temel sloganı “Zaferi Şehitlerimizle Kazanacağız” olarak belirlenmişti.

AİLELER ÖLÜMÜ DE PAYLAŞMAYA YATTI
Tutsaklara en anlamlı desteği evlatlarıyla birlikte 45. gün Ölüm Orucuna başlayan 3 tutsak ailesi verdiler.
55 yaşındaki Nadire Ana, 60 yaşındaki Güzel Ana ve 62 yaşındaki Ali Rıza Eroğlu da ölüm orucuna başladılar.
Tutsak yakınlarından oluşan bu üç Ölüm Orucu direnişçisi 18 Temmuz’da durumlarının kötüye gitmesinden dolayı ambulansla hastaneye kaldırıldılar. Fakat, evlatları gibiydiler, tedavi kabul etmediler.

ŞEHİTLER DÜŞÜYOR BİR BİR
TKP(ML)’li Ölüm Orucu savaşçısı Aygün Uğur 1996 Ölüm Orucu eyleminde ipi ilk göğüsleyen oldu. Günlerden 21 Temmuz’du ve saatler 11.00’i gösteriyordu.
Onu bir bir başka şehitler izledi.
Eylemin 65. Günü Parti-Cephe direnişçilerinden Altan Berdan KERİMGİLLER son anında “Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz” sloganını atan müthiş bir irade ve kararlılıkla ölümsüzleşti.

  1. gün yine Sağmalcılar hapishanesinden Parti-Cephe tutsağı, devrimin hamalı İlginç ÖZKESKİN Ölüm Orucu eyleminin 3. Şehidi olarak tarihe geçti.
  2. gün Ankara’dan MLKP’li Ölüm Orucu direnişçisi Hüseyin Demircioğlu, Bursa’dan TKP(ML) direnişçisi Ali Ayata ve Aydın’dan Parti-Cepheli direnişçi Müjdat Yanat ölümü kahramanca göğüslediler.
  3. gün Ayçe İdil Erkmen dünyada Ölüm Orucu eylemlerinde şehit düşen ilk kadın olarak kadınların onuru oldu. Eylemin ilk kadın şehidi Ayçe İdil Erkmen’le aynı saatlerde TİKB’li Tahsin Yılmaz da Sağmalcılar’da şehit düşüyordu.
  4. günün sabahı bunlar olurken Parti-Cephe tutsakları bir şehit daha verdiler. Yemliha Kaya Sağmalcılar Hapishanesi’nde şehit düştü. Ardından TİKB’li Hicabi Küçük ve Osman Akgün’ün de şehit düştükleri haberleri geldi.

GÖRÜŞMELER
Düşman artık bir tercih noktasına getirilmişti. Ya operasyon yapıp halkın tepkisini, direnişini daha üst boyutlara çıkaracaktı. Çünkü o da biliyordu ki, tutsaklar direnecek, yüzlerce ölecek ama öldürecekti de, halk daha büyük bir öfkeyle ayağa kalkacaktı, devrimci hareket daha büyük bir şiddetle vuracaktı. Ya da tutsakların önünde diz çökecekti. İkincisini tercih etti.
Düşman 69. gün öğleden sonra Sağmalcılar hapishanesine bir heyet göndererek direnişin gücü karşısında geri adım atıyordu.
Görüşmeler öğleden sonra saat 14.00’de başladı. Gece 23.00’e kadar devam etti.
Görüşmelere Halkın Hukuk Bürosundan Av. A. Düzgün Yüksel, Ercan Kanar (İHD. Şb. Bşk.), Av. Mustafa Üçdere (ÇHD. İst. Şb. Bşk.), Av. Kemal Yıldız, Av. Muharrem Çöpür, Av. Eşber Yağmurdereli, Yaşar Kemal (Yazar), Zülfü Livaneli (Sanatçı), Av. Zekiye Baran, Halil Ergün (Sinema Sanatçısı), İdareyi temsilen RP milletvekili Mukaddes Başeğmez (aracı) ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici katıldı.

12 ŞEHİTLE ZAFER!
Direniş 11 şehit verdiği sırada, faşizm talepleri kabul etti.
Direniş 12 şehitle zafere ulaştı.
Şehitler: Aygün Uğur (63. gün TKP-ML), Altan Berdan Kerimgiller (65. gün DHKP-C), İlginç Özkeskin (66. gün DHKP-C), Hüseyin Demircioğlu (67. gün MLKP), Ali Ayata (68. gün TKPML), Müjdat Yanat (68. gün DHKP-C), Ayçe İdil Erkmen (69. gün DHKP-C), Tahsin Yılmaz (69. gün TİKB), Yemliha Kaya (69. gün DHKP-C), Hicabi Küçük (69. gün TİKB), Hayati Can (eylem bittikten sonra hastanede şehit düştü TKP-ML)

Altan Berdan KERİMGİLLER

1968 yılında Tarsus’ta doğdu. Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’nda okuduğu dönemde Dev-Genç içerisinde yer aldı. 1989’da Ankara Yeni Çözüm bürosunda çalışmaya başladı. Atılım döneminde Ankara Dev-Genç komitesinde yer aldı. Eylül 1990’da mahalli alanda çalışmaya başladı. Birçok defa gözaltına alındı. Nisan 1991’de İstanbul SDB’lerinde, ardından Ege Kır Gerilla Birliği’nde yer aldı. Eylül 1992’de bir operasyon sonucu tutsak düştü. Buca, Aydın ve son olarak Sağmalcılar hapishanelerinde kaldı.

22 Temmuz 1996 tarihinde İstanbul Sağmalcılar Hapishanesi’nde ölüm orucu eyleminin 65. günü DHKP-C’nin direnişteki ilk şehidi olma onuruyla şehit düştü.

İlginç ÖZKESKİN

1961 yılında İstanbul’da doğdu. 1978’de İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’nde öğrenciyken Dev-Genç içinde yer aldı. 30 Nisan 1987’de bir eyleme giderken gözaltına alındı. İşkencede direndi. Mayıs 1993’de tahliye oldu. Devrimci Hareketin yeniden toparlanmasında görevler üstlendi. 1994’de yeniden tutsak düştü. Ümraniye Hapishanesi’nde dört Cephelinin şehit düştüğü 4 Ocak Direnişi’nde yer aldı.

24 Temmuz 1996 günü, 1996 Ölüm Orucu Direnişi’nin 65. gününde Bayrampaşa Hapishanesi’nde şehit düştü.

Müjdat YANAT

1959 yılında İzmir Urla’da doğdu. Mücadeleye 12 Eylül öncesinde katıldı. 1988 yılında İzmir’de Yeni Çözüm dergisi temsilciliğini üstlendi. Bu dönemde defalarca gözaltına alındı. 1989 1 Ağustos Genelgesi’ni protesto eyleminde tutsak düştü. Özgürlüğüne kavuştuktan sonra 1991’de yeniden tutsak düştü. Buca Hapishanesi’nde özgürlük eylemi çalışmalarında yer aldı. Çalışmaların açığa çıkmasıyla Aydın Hapishanesi’ne sürgün edildi. 1966 Ölüm Orucu eylemine tereddütsüz katıldı.

Direnişin 67. gününde 25 Temmuz 1996‘da Aydın Hapishanesi’nde şehit düştü.

Yemliha KAYA

1968 yılında Maraş’ta doğdu. 1989’da işportacıların örgütlenmesini, dernekleşmesini ve mücadeleye katılmalarını sağlayanlardan biriydi. Bir dönem İŞPOR-DER yöneticiliği yaptı. Temmuz 1993 sonrası Yoksul Halkın Gücü gazetesinin sahibi ve yazı işleri müdürü olarak mücadelesini sürdürdü. Kasım 1994’te tutuklandı.

27 Temmuz 1996 tarihinde ölüm orucu eyleminin 69. gününde zaferin müjdecisi olarak şehit düştü.

Ayçe İdil ERKMEN

1970 yılında Kırklareli’nde doğdu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okuduğu yıllarda devrimci düşüncelerle tanıştı. Bir İYÖ-DER’li olarak öğrenci gençliğin akademik demokratik mücadelesinde yer aldı. 1990 yılında Ortaköy Kültür Merkezi’nde çalışmaya başladı. Özgürlük Türküsü müzik grubunun ilk elemanlarındandı. Ayşe Gülen Halk Sahnesi’nde, Kültür ve Sanatta Tavır dergisinde çalıştı. Ekim 1994’te Almanya’dan döndüğü sırada Ankara’da tutuklanarak önce Ulucanlar’a ardından Çanakkale Hapishanesi’ne konuldu. Tahliyesine az bir süre kala devrimci bir sanatçı, bir kadın, bir Cepheli olarak 1996 Ölüm Orucu Direnişi’nin 1. Ekibi’nde yer aldı.

26 Temmuz 1996‘da direnişin 68. gününde dünyada ve ülkemizde ölüm orucu eyleminin ilk kadın şehidi olma onuruyla şehit oldu.

Aygün UĞUR

Dersim Deroç köyünde doğdu. TKP(ML) davasından 1993 yılında tutuklandı. Ölüm orucunun 63. gününde 21 Temmuz 1996‘da şehit düştü.

Hüseyin DEMİRCİOĞLU

Bingöl Kiğı Sütlüce köyünde doğdu. Ölüm orucunun 67. gününde 25 Temmuz 1996′da şehit düştüğünde MLKP davasından tutsaktı.

Ali AYATA

Dersim’in Ovacık ilçesinin Yeşilyazı köyünde doğdu. Dersim’de TKP(ML) kır gerillası olarak savaştı. 1994 yılı sonlarında tutuklandı. Ölüm orucunun 67. gününde 25 Temmuz 1996‘da şehit düştü.

Tahsin YILMAZ

Kars Selim’de doğdu. 1996 yılında TİKB davasından tutuklandı. Süresiz açlık grevinin 68. gününde 26 Temmuz 1996‘da şehit düştü. TİKB davasından tutsaktı.

Hicabi KÜÇÜK

Bayburt Merkez Çayıroğlu köyünde doğdu. AnkaraÜniversitesi’nde öğrencisiyken TİKB davasından tutuklandı. Süresiz açlık grevinin 69. gününde 27 Temmuz 1996‘da şehit düştü.

Osman AKGÜN

Rize’nin Kalkandere Fındıklı köyünde doğdu. İstanbul’da doğdu. 1991 yılında ağır yaralı olarak TİKB operasyonunda tutuklandı. Süresiz açlık grevinin 69. gününde 27 Temmuz 1996′da şehit düştü.

Hayati CAN

Erzincan-Tercan’a bağlı Balyayla köyünde doğdu. 1995 yılında İstanbul’da TKP(ML) davasından tutuklandı. Zaferin ardından hastaneye kaldırılırken 28 Temmuz 1996‘da şehit düştü.

KUYU TİPİ, TABUTLUKLARDAN FARKLI MI?
Yukarıda adı geçen siyasi hareketlerin hemen hiçbirinin bugün “direniş” diye bir gündemi yoktur. Oysa, gündeme getirilen S, R, Y adı verilen “KUYU TİPİ” hapishanelerin, Eskişehir Tabutluğu’ndan bir farkı yoktur.
Faşizmin politikalarında bir farklılık yoktur.
Faşizm, o gün Eskişehir Tabutluğu’nu açarken neyi amaçlıyor idiyse, bugün de Kuyu Tiplerini açarken, amacı aynıdır.
Ama o gün direnenlerin birçoğu, bugün ortada yoktur.
Legalizm, reformizm, emperyalizmle uzlaşma bataklığında boğulmuşlardır. O nedenle direnişlerde yokturlar, direniş diye bir gündemleri de yoktur.
Bunun muhasebesi şarttır.
Direnişin o gün de önderliğini yapan Cepheli Özgür Tutsaklar, bugün de Kuyu tiplerine karşı direnişi örgütlüyorlar. Dün tutsaklarla birlikte ölüme yatan TAYAD’lı Aileler, bugün de Kuyu tiplerine karşı direnişi örgütlüyorlar.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Benzer Yazılar