MARAŞ KATLİAMI’NIN GİZLİ BELGESİ ELİMİZDE
SİSLERİ PUSLARI DAĞITACAK
YALANLARA KARŞI GERÇEKLERİ AÇIKLAYACAĞIZ
GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARACAĞIZ
GERÇEK NEYDİ?
DEVLET MARAŞ’TA SİVİL FAŞİSTLERLE BİRLİKTE KATLİAM YAPTI
EMPERYALİZM PLANLADI FAŞİZM KATLETTİ
MARAŞ’TA DEVLET KATLİAM YAPTI
MARAŞ KATLİAMI 46. YILINDA
UNUTTURMAYACAĞIZ
ÇÜNKÜ UNUTMAK TEKRAR ETMESİNE İZİN VERMEKTİR
KATLİAMA KİM KARAR VERDİ?
KİM KATLETTİ?
GİZLİ BELGELER AÇIKLANSIN
68 KATİL NEDEN YARGILANMADI
AÇIKLAYACAKSINIZ!
Yarım Asır Geçti Katliler Hala Korunuyor
1978-2024…
Maraş Katliamı’nın Üzerinden Tam 46 Yıl Geçti
19-25 Aralık 1978 tarihleri arasında gerçekleşen katliamda, HALKTAN 111 İNSANIMIZ ÖLDÜRÜLDÜ, binin üzerinde HALKTAN İNSANIMIZ yaralandı, evleri ve iş yerleri yakılıp yıkıldı. Bu katliamda da katiller aklandı, gizlendi ve ‘zaman aşımı’ denilerek katliamın üzeri örtüldü.
KATİLLERİ TANIYORUZ
BİZ AKLAMAYACAĞIZ
ZAMAN AŞIMI YOKTUR
ZAMAN TARİH BİLİNCİDİR
TARİH BİLİNCİ TUTUKLUK YAPMAYAN TEK SİLAHDIR
TARİH YAŞANMIŞTIR VE KİMSE ONU UNUTTURAMAZ
KATLİAM KİMLER TARAFINDAN NASIL PLANLANDI?
KATLİAMI ABD PLANLADI
İŞBİRLİKÇİ TÜRKİYE FAŞİZMİ UYGULADI
Maraş Katliamı bizzat ABD tarafından planlanan ve organize edilen bir katliamdır.
Bu planlanan katliamı gerçekleştiren ise Türkiye faşizmidir.
ABD, daha çok sömürebilmek, halklar üzerinde daha çok hakimiyet kurabilmek için geliştirdiği böl-parçala-yönet politikasını ülkemizde de uygulamaya başladı. Kitle katliamlarıyla birlikte uygulamaya soktuğubu politikası gereği, Maraş’ta da halkın kanını akıttı,terörünü bir kez daha pervasızca uyguladı. ABD, sonuç alabilmek için hiçbir yöntemi uygulamaktan vazgeçmedi.
NEDEN MARAŞ?
Maraş, Türklerin ve Kürtlerin, Alevilerin ve Sünnilerin tarihler boyunca iç içe yaşadığı bir şehirdir. Faşizmin, bu nedenle halkların yarattığı kardeşlik değerlerini çeşitli yalan, komplo ve oyunlarla düşmanlığa çevirebileceği, halkları birbirine düşman edebileceği bir yerdir.
Katillerin Maraş’ı seçme nedeni budur.
Ama Maraş’tan önce de faşistler, aynı amaç için iki ayrı yerde, yalan ve kışkırtmalarla halkın kanını döktüler; 17 Nisan 1977 tarihinde Malatya’da, dönemin belediye başkanı Hamit Fendoğlu, evine gönderilen bombalı bir paketle öldürüldü ve katliam planının devamında ise 3’ü çocuk olmak üzere 8 kişi faşistlerce katledildi, işaretlenen evler ve iş yerleri ateşe verildi.
3 Eylül 1978’de ise, Sivas Alibaba Mahallesi’nde ‘Aleviler camilere saldırıyor’ yalanıyla faşistler, Alevihalka saldırdı ve 10 kişiyi işkencelerle katletti.
Ve sıra Maraş’a geldi.
Maraş Katliamı, Malatya ve Sivas Alibaba katliamları sonrasında gerçekleşti. Maraş Katliamı 12 Eylül öncesi ülkemizde gerçekleştirilen faşist katliamların en büyüğü ve en vahşicesiydi. *(1)
AMAÇ:
Oligarşinin başından itibaren örgütleyip geliştirdiği faşist hareket, devrimci mücadele karşısında gerilemekte ve açık bir diktatörlüğün önünü açmak, kitleleri sindirmek için katliamlar düzenlemekteydi. Maraş Katliamı bu girişimlerin doruk noktası oldu. Bu aynı zamanda yeni katliamların da habercisiydi. Oligarşinin kitleleri yıldırmak ve gelişen mücadeleyi durdurmak için faşist çeteler eliyle sürdürdüğü katliamların yanında bir silahı daha vardı. O da devlet terörü ve işkenceydi.*(2)
*(1)Haklıyız Kazanacağız (syf. 109)
*(2)Haklıyız Kazanacağız (syf. 128-129)
KATLİAM, 8 AYDA ORGANİZE EDİLDİ
Katliamın planlamasını, faşist şef Alparslan Türkeş’in dünürü olan MİT hukuk müşavirinin de içindeolduğu dört MİT’çi ve katliamdan birkaç gün önceMaraş’a giden CIA Ajanı Peck birlikte yaptılar. Ama CIA Ajanı Peck, aylar önce de Maraş’a geldi, katliam planınınsorunsuz bir şekilde hayata geçirilmesi için bölgededetaylı incelemelerde bulundu, katliamın her anınıplanladı.
MHP’li katiller; Hüseyin Yıldız, Ünal Ağaoğlu, Haluk Kırcı, Mustafa Özmen, Mustafa Dülger, Remzi Çayır,Mustafa Demir, Bünyamin Adanalı, Ahmet ErcümentGedikli, Mustafa Korkmaz ve İsmail Ufuk ile MehmetGürses katliamda tetikçi olarak görev verilmek üzere özel olarak Ankara’dan Maraş’a getirtildi.
Katliamdan bir hafta önce de, Alevilerin ve solcuların yaşadığı mahallelerde ‘nüfus sayımı’ görüntüsü verilerek tüm evlere girildi, ev halkı hakkında bilgi toplandı, alınan bilgilerle Alevilerin yaşadığı evler, kırmızı boya ile işaretlendi. Kimi yerlerde de evler, kendilerini ‘PTT Görevlisi’ diye tanıtan faşistlerce işaretlendi. Katliamın hazırlık aşamasında Adıyaman’dan ise 26 faşist getirtildi ve ‘Milli Piyangocu’ görünümü altında Maraş’a yerleştirildi.
ABD’nin emri olan katliam, Türkiye faşizmi tarafından işte böyle organize edildi ve katliam günü olan 19 Aralık’a işte böyle bir hazırlıkla gelindi.
19 ARALIK GÜNÜ BAŞLAYAN KATLİAM 7 GÜN SÜRDÜ.
- Aralık’ta katliam sona erdiğinde şehir, bir savaş şehriydi adeta.
– Hamile kadınların karınları deşildi.
– Kadınların göğüsleri kesilip öldürülen bebeklerin ağzına koyuldu.
– Gözler oyuldu.
– Kundaktaki bebekler boğazlandı.
– Çocukların gözleri şişlendi.
– Ölü kadınlara tecavüz edildi.
– Kollar, kafalar, bacaklar baltayla kesildi, etleri lime lime edildi.
– Kadınlar erkekler çocuklar ayırt edilmeksizin kurşuna dizildi
– Kırmızıyla işaretlenen evlere gazlı, benzinli yanıcı maddeler atılıp evler içindekilerle beraber yakıldı.
BASINDA KATLİAM
Cumhuriyet Gazetesi (25.12.1978)
“Yapılan saldırılardan sonra acilen evlerde kadın ve çocukların kurşuna dizildiği, boğazlarının kesildiği, daha sonra ölülere gaz dökülerek evlerinin ateşe verildiği bildirilmiştir.”
Hürriyet Gazetesi (26.12.1978)
“Girilen evlerden ve enkaz altından cesetler çıkarılıyor. Cesetlerin kokmaması için çevre illerden buz istendi Mağaralı Mahallesi’nde kokmaya başlayan 16 ceset bulundu, Maraş Müftüsü ’nün resmi araçlarla kenti dolaştığı ve halkı kışkırtıcı konuşmalar yaptığını, olayların bundan sonra başladığını öne sürdü.”
KATİLLER DIŞARIDA
ÖLÜLERİMİZ TOPRAK ALTINDA
MARAŞ KATLİAMI’NIN HUKUKİ SÜRECİ NASIL İŞLEDİ?
Katliam sonrası 804 kişi hakkında dava açıldı.
Bu sanıklardan 29’u ölüm cezasına, 7’si müebbet hapse; 7’si 15-24 yıl arasında, 29’u 10-15 yıl, 259’u da 5-10 yıl arasında, 26’sı ise 1-5 yıl arasında hapis cezası aldı. 379 kişi davadan beraat ederken 68 kişi hiç yargılanmadı.
Yargılananlar, 1991 yılında çıkan şartlı tahliye yasası gereği tahliye edildi.
68 KİŞİ NEDEN YARGILANMADI?
Faşizm, mahkemeleri kanalıyla 68 kişiyi koruyarak akladı.
Görülen dava süresi boyunca, 68 kişi bu yargılamanın dışında tutuldu ve aradan geçen 46 yıl boyunca da bu 68 kişi ne açıklandı ne de haklarında bir bilgi verildi.
68 katil, halkın öfkesi yatışsın diye ilk başta iddianameye dâhil edildi ama sonra çıkarıldı, yokmuş gibi davranıldı.
Devlet, kendini korumak, garantiye almak, bu 68 katili daha sonraki katliamlarında kullanmak ve yeni katliamlarını da bu 68 katille planladığı için 68 katil yargılanmadı.
Şimdi soruyoruz;
68 katil kim?
68 katil nerede ve 68 katil neden yargılanmadı?
‘GİZLİ BELGE’ NEDEN AÇIKLANMADI?
AÇIKLAYACAKSINIZ
İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı, katliam sonrası özel bir ekip kurarak katliama dair bir rapor hazırlattı ancak raporun içeriği gizli tutuldu ve halka açıklanmadı.
Bilmek istiyoruz.
Devlet, yargılama dışında tuttuğu 68 katil hakkında, yıllardır sakladığı ve katliama dair hemen hemen tüm bilgilerin yer aldığı o ‘Gizli belge’ için bizlere bilgi vermek zorundadır.
Bilgi vereceksiniz.
Bunca yıl bu katilleri koruyan devlet bize katliamı, yaşanan onca vahşeti, ölülerimizi unutturmak istiyor.
Karınları deşilen hamile kadınlarımızı, gözleri oyulan bebeklerimizi unutturmak istiyor.
Faşizm yaptığı katliamı unutturmak istiyor.
Faşizm yakılan evlerin, katledilen insanları unutun diyor.
Unutmayacağız.
Ateş düşen ocak yanmaz.
Kana bulanan toprak yeşermez.
Merhemi ahdî olan yara kabuk bağlamaz.
Haksız yere akıtılan kan kurumaz.
Akıtılan kanımızın kurumasına, yaralarımızın kabuk bağlamasına asla izin vermeyeceğiz.
Kabuk bağlamayacak olan yaralarımız andımız olsun,
Unutmayacağız, Unutturmayacağız!
Unutursak kanımız yeniden ve yeniden akacak, yeni katliamlar yapılacak.
BUNA İZİN VERMEYECEĞİZ!
İşte tam da bu nedenle 68 katilin açıklanmasını, haklarında bilgi verilmesini, neden yargılanmadıklarına dair bir açıklama yapılmasını ve gizli tutulan resmi belgenin halka açıklanmasını istiyoruz.
Hakkımızdır Soruyoruz;
68 Katil Nerede?
Hakkımızdır Soruyoruz;
‘Gizli Belgede’ Neler Yazılı?
AÇIKLAYIN,
AÇIKLAYACAKSINIZ
Evet,
Katilleri istiyoruz,
Devlet bize o katilleri açıklamalı.
Neden yargılamadığını, neden soruşturmadığını açıklamalı.
Devlet, ‘sır’ diye halktan gizlediği katliama dair ‘gizli’ olan o belgeyi açıklamalı.
Suçlular bedelini ödemeli.
FAİLİ MEÇHUL YOKTUR, FAİLİ DEVLET VARDIR.
FAİLİ MEÇHULSE FAİLİ DEVLETTİR.
Devlet suçluları yargılasaydı elbette kendini yargılayacaktı.
Çünkü onları yargılamak devleti yargılamaktı.
Çünkü onlar bu katliamları devlet adına yaptılar.
Halktan ölen 111 insanımıza söz olsun ki; katliamı unutmayacak, unutturmayacağız.
Unutturmamak, katillerin peşini bırakmamak, toprak altındaki ölülerimize olan borcumuzdur.
Gizli belgelerin ifşasını istemek katillerin yeni katliamlarına engel olmaktır.
KATLEDİLEN HALKTAN İNSANLARIMIZ İÇİN ANT OLSUN Kİ;
MARAŞ KATLİAMI’NI UNUTMAYACAK UNUTTURMAYACAĞIZ!
MARAŞ KATLİAMI’NIN 68 KATİLİNİ AÇIKLAYIN!
MARAŞ KATLİAMI’NA DAİR ‘GİZLİ BELGE’Yİ AÇIKLAYIN!
UNUTMAK KATLİAMLARIN TEKRARLANMASIDIR
KATLİAMI UNUTMAYACAK, UNUTTURMAYACAĞIZ!
UNUTURSAK KANIMIZ KURUSUN!
UNUTURSAK DİLİMİZ LAL OLSUN!
MARAŞ KATLİAMI’NIN HESABINI DEVRİMCİLER SORDU, SORUYOR
DEVRİMCİ SOL’UN GÜMRÜK VE TEKEL BAKANI GÜN SAZAK’I CEZALANDIRMASI
Gün Sazak’ın cezalandırılması eyleminin önemi, faşist hareketin döneme ilişkin politikası ve Gün Sazak’ın faşist örgütlenme içinde oynadığı rolün kavranması ile anlaşılabilir.
Gün Sazak faşist hareketin tepesinde yer alan biri olmak yanında, faşist hareketin döneme ilişkin taktiğinde önemli roller de üstlenmişti. II. Milliyetçi Cephe (MC) hükümetinde Gümrük ve Tekel Bakanlığı yapmış ve bakanlık içinde oluşturduğu birimlere faşist hareketin kadrolarını yerleştirerek bunları tüm yurt çapında faşist hareketin örgütlenmesine seferber etmiştir. Yine bakanlığı döneminde kaçakçılık gibi yollarla faşist hareketin para ve silah yönünden güçlenmesini sağlamış, kaçakçılarla somut işbirliklerine girmiştir.
Gün Sazak’ın faşist kadroların eğitiminde ve katliam planlamalarında nasıl bir aktif rol üstlendiği bugün MHP davasında ortaya çıkmıştır.
Gün Sazak eylemi öncesi Çorum, Sivas, Tokat, Amasya çevresinde yeni Maraş katliamları ve provokasyonları düşünülüp hazırlıklar yapılıyordu. Oligarşinin faşist sivil çeteleri ve resmi örgütleri aracılığıyla tezgâhladığı bu oyunun bozulması devrimci mücadelenin önünde bir görev olarak dayatıyordu.Sınıflar mücadelesinin hemen tüm alanlarında sürenantifaşist mücadelenin başarısı, oligarşinin bu stratejikhesabına yönelik taktik geliştirmeyi ve mücadeleyiboyutlandırmayı da zorunlu kılıyordu. İşte Gün Sazak eylemi 1980 öncesi faşist saldırı planlarını bozmayı hedefleyen, bu hedefinde taktik olarak başarılı olan bir eylemdir. Bu eylemle birlikte sivil faşistler yeniMaraş katliamları yaratma hazırlıklarını tamamlayamadanyedikleri bu ağır darbeyle panik halinde plansız,programsız saldırıya geçtiler. Faşistlerin elebaşlarınıncezalandırılmasının halkta yarattığı moral, coşku üstboyuttaydı. Halk bu moral ve coşku ile faşistlerin saldırılarınakarşı hazırlıklıydı. DEVRİMCİ SOL Gün Sazak’ı cezalandırıp geri çekilmedi. Hemen tüm örgütlü olduğu yerlerde faşist terör odaklarına yönelik eylemlerini sürdürdü. Sivil faşistler devlet güçleri desteğinde Çorum halkına saldırıya geçtiklerinde halkın direniş barikatlarıyla karşılaştılar. Bu eylem oligarşinin sivil faşistlerle devrimci mücadeleyi engelleme stratejisinin iflasını sağlamıştır.
TANIKLARIN ANLATIMI
Meryem Polat:
Sabahtan başlayıp ikindiye kadar bütün evleri yaktılar. Bir çocuk kazanda yakıldı. Bizim evin de yandığını duydum, çocuklarla gittik, baktık yanıyordu.
Kamil Berk:
‘Maraş size mezar olur, vatan olmaz; Yaşasın Türkeş, Yaşasın MHP’ diye bağırıyorlardı. Ellerindekiuzun menzilli silahlarla evlerimize ateş etmeye başladılar.Korkudan kaçıp kurtulmak isteyenlere arkadan ateşedip öldürüyorlardı. Bu sırada evden çıkmakta olanCemal Bayır ve Ali Ün’e silahla ateş ettiler ve öldürdüler.Biz de Molla Tabak’ın evine sığındık. Bu eve de ateş ettiler.Merdiven başında içeri girmeye çalışan Fatma Bazile Zeynep Aydoğdu’yu kurşunla öldürdüler. FatmaBaz’ın kucağındaki 6 aylık oğlu Yılmaz da kurşunla öldürüldü.
Yeter İşbilir:
Kendime geldim ve kalktım, aşağıya doğru kaçmaya başladım. Arkadan tüfekle ateş ettiler, omuzumdan yaralandım. Sokakta birkaç evin kapısını dövdüm, hiçbiri içeri almadı. Arkamdan koşarak beni yakaladılar, evdeki ölülerin yanına götürdüler. ‘Türk müsün, gavur musun?’ diye sorguya çektiler. Yaralarımdan kan akıyordu. Ben de ‘Türküm, buraya yeni gelin geldim’ dedim. Birisi, ‘Bırakalım, bu Türkmüş’ dedi. Bazıları da ‘Elimize geçmişken öldürelim’ diyordu. Üzerimdeki bilezik, küpe ve altınlarımı aldılar. Sonra beni aşağı indirerek caddeye doğru götürdüler. Cadde üzerinde Ali Rıza İşbilir’in oğlu Mehmet’i sopa ve kalaslarla dövüyorlardı. Bir saldırgan, Mehmet İşbilir’e ‘Bu senin neyin oluyor?’ diye sordu. O da ‘Benim amcamın karısıdır, yeni gelin geldi. Onu öldürmeyin’ dedi. Beni oradan alarak bir düğün evine götürdüler. Sonra babamın evinin yakınına götürüp bıraktılar. Kaynım öğretmen Ali Rıza, karısı Ayşe, kızı Sebahat, oğlu Mehmet ve eşim Hacı Veli İşbilir’i öldürdüler. Evlerini, eşyalarını da yaktılar.
Maviş Toklu:
Cennet kadın, gözleri görmediği ve yaşlı olduğu için öldürülenlerden ve yakılanlardan habersizdi. Sanıklardan Cuma Yalçın ile Nuri Boğa tornavida ile Cennet kadının (80 yaşında) gözlerini oydular, sonra silah sıkarak öldürdüler. Yakınında bulunan helanın çukuruna baş üzeri atıp üzerine at arabasını devirdiler. Daha sonra hem bizim evi hem diğer evlerin tümünü yaktılar.
GİZLİ BELGE
İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı, Maraş Katliamı’nın gün ışığına çıkartılması için özel bir ekibi görevlendirir Özel ekip ayrıntılı raporunu İçişleri Bakanı’na sunar. Ancak raporun içeriği gizli tutulur. Gündem Dergisi, bu raporu elde etmiş bazı bölümlerini yayınlamıştır.
Raporun yayınlanan bölümü şöyle:
18.12.1978 günü, ÜGD Maraş şubesi ikinci başkanı Mustafa Kanlıdere, Ökkeş Kenger ve üçüncü başkan Mustafa Tecirli’ye ‘Halkı kışkırtmak, tahrik etmek ve isyanını sağlamak için solcuların attığı süsü verilmek kaydıyla, tahrip gücü az bir dinamit atılmasını’ emretmiştir. Atılacak dinamit için Başkan Mehmet Leblebici ile görüşür ve bir köye gelir, aynı gün birinci başkan Leblebici Ankara’ya hareket eder…
15 gün öncesinden itibaren, gelecek program olarak Zeynel ile Veysel filminin parçası gösterilmişken ve ayrıca yedek olarak sırada iki film daha bulunurken, Adana Maraş Ülkücü Gençlik Derneği Şubesi’ne gelen iki şahsın getirdiği bu film (Güneş Ne Zaman Doğacak), 16 Aralık’ta aniden gösterime sokulmuştur…
Patlama sesinden sonra ilk kaçan Salman Ilıksoy’un peşine düşülür. 40 metre sonra yakalanır ve çarşı karakoluna götürülür. Bu sırada patlama olayını ve bombayı atanı gördüğünü ve tanıdığını ifade eden Cuma Avcı isimli şahıs da karakola getirilir… Salman Ilıksoy, polis memuru Mahir Güney ve polis memuru Hasan Aydın, ‘Bombayı atanı tanırım’ diyen Cuma Avcı’nın karşısına çıkarılır. Cuma Avcı ortada bulunan polis memuru Hasan Aydın’ı göstererek tanıdığını bildirir. Emniyet Müdür Yardımcısı Hüsnü Işıklı’nın ikazı üzerine ikinci kez polis memuru Hasan Aydın’ı göstererek tanıdığını bildirir. Teşhise katılan dışarı çıkartılır. Konu için zabıt tutulmaz. Bu arada tanık Cuma Avcı’ya, ‘o polis memuru idi. Suçlu o değil. Bombayı atanlar parkalı olur.
Onlar uzun bot giyerler, sakallıdırlar, bıyıklarına dikkat ettin mi?’ gibi şeyler söylenir. Sonra Salman Ilıksoy yine amir odasına teşhis için alınır. Ve tabii Cuma Avcı bombayı atan şahsı ısrarla tanır ve teşhis eder. Son olarak, Emniyet Müdürü Kamuran Korkmaz’ın emriyle aynı karakolun bir başka odasına geçilerek dosyada bulunan teşhis zaptı düzenlenir…
Olaylardan önce, Ankara ili Bahçelievler, Karşıyaka ve Keçiören semtlerinde oturdukları bilinen Hüseyin Yıldız, Ünal Ağaoğlu, Haluk Kırcı, Mustafa Özmen, Mustafa Dülger, Remzi Çayır, Mustafa Demir, Bünyamin Adanalı, Ahmet Ercüment Gedikli, Mustafa Korkmaz ve İsmail Ufuk ile Mehmet Gürses isimli şahısların Maraş iline gittikleri öğrenilmiştir. Yine İskenderun Demir Çelik İşletmesi’nde Fabrika Stok Kontrol Müdür Muavini Hayri Kuşçu, Çelik-İş Sendikası yetkililerinden Tuncay Terekli isimli şahısların olaylardan önce ve olaylar sırasında Maraş’a gittikleri öğrenilmiştir.
19-25 Aralık 1978 tarihleri arasında Maraş ili otellerinde kalan kişilerin günlük kayıtlardaki isim listesine göre (..) aynı isme sahip kimi kişilerden, meslekleri bir seferinde terzi, bir seferinde çiftçi gibi değişik kayıtlar alınmıştır. Bunun dışında raporda, o günlerde herkesin dikkatini çeken Milli Piyangocularla ilgili ilginç bilgiler vardı. Adıyaman ilinden gelerek Çelik Palas Oteli’nde 19- 20 Aralık 1978 günlerinde yatan ve kendilerini Milli Piyangocu olarak tanınan 26 değişik isimli şahısların Milli Piyango İdaresi’nden alınan, 26 Ocak 1979 gün ve 013/653 sayılı yazıları ve ekinde bulunan belgelerden ne sabit ne de seyyar bayii olmadıkları anlaşılmıştır. Yine ekte bulunan 013 sayılı yazıdan yalnız 9 ve 31 Aralık günlerinde çekiliş yapıldığı anlaşılmıştır. Maraş ilinde de yeteri kadar Milli Piyango bayii vardır. Ve 19-22 Aralık günlerinde çekiliş olmayacağına göre, sahte meslek göstererek kalan bu kişilerin, olaylardan haberdar olarak gelmiş militanlar oldukları kanısı uyanmaktadır.
Milli Piyangocuların Maraş’a doluştuğu bu günlerde bazı evler ve iş yerleri üç hilal çizilerek, bazıları ise üzerlerine çarpı konularak işaretleniyor, şehirde çeşitli yerlerde solcular, Aleviler ve hükümet aleyhine slogan yazılıyordu.
22 Aralık 1978 günü Maraş’ta olaylar patlak verdiğinde iki ayrı telefon görüşmesi daha yapılmıştır.
KONTRGERİLLA MERKEZİ… İskenderun Demir-Çelik İşletmesi’nde çalışan Alaattin Eryaman isimli şahıs, Maraş ili 3050 numaradaki şahıs ile konuşurken, 3050 numaradaki kişinin, ‘Benzinlikte toplandık, mahallelere saldırdık’ dediği öğrenilmiştir.
Adana ilinden bir şahıs, Malatya Özel Doğu Kliniği Doktoru Muhittin Turgut’u telefonla aramıştır. Yapılan bu telefon konuşması sırasında, Adana’daki şahıs, ‘Maraş’tan oraya yaralılar gelecek, dikkatli olun’ demiştir. Muhittin Turgut, ‘Orasını bana bırakın. Malatya olaylarında bir açık verdim mi ki bunda vereyim. Malatya olaylarında ne şekilde çalıştığımı siz de bilirsiniz’ karşılığını vermiştir
Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi Gerekçeli Kararında Gençlik Derneği, Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu (MİSK) gibi yasal parti ve örgütlerle ETKO (Esir Türkleri Kurtarma Ordusu), kontrgerilla gibi illegal örgütlerin adı geçer. Bu isimler sanık ifadelerinde, tanık beyanlarında ve güvenlik görevlilerinin raporlarıyla, basında çıkan haberlerde yer alır.
Halk Okulu Dergisi, Sayı: 267