İsimsiz mezarlar
Toprak yığınları
Yüzlerce numaralı tahtalar
Yörük çadırı gibi kurulmuş adli tıp merkezi
Teşhis edilmek için ambulanslar dolusu cesedler
Öpmeye kıyamadığın canından can kopmuş sevdiğin insanlar
Bakmaya değil kokusuna dayanamadığın gördüğünde öldüğüne inanamayacağın bedenler
Yüzler binler kayıp bedenler
Ölüm ölüm dediğin sarılıp öptüğün gül kokulu soğuk beden
Ölüm dediğin beyaz kefen
Ölüm dediğin zamanlı zamansız bir beden
Ölü dediğin toprakta çürüyen beden
Ölü dediğin kefenle gömülür
Bir avuç alçağın kara betonları altında
6 Şubat sabahı ölenler kucaklanamadan gömüldüler
***
Son Kucaklaşma
Bilmiyoruz nasılız,
Her yanımız ölü.
Sarılmıyor insanlar sevdiklerine,
Ateşin bir ucunda biz,
Karşımızda ceset torbasında sevdiklerimiz.
Ama koku başka,
Öpemiyoruz,
Belki de bu yüzden kabullenemiyoruz.
Gül kokulu ölüler yok,
Son kucaklaşma yok.
Toprak kokusuyla kucaklayacağız,
Seviyoruz sizi, ama acıtarak.
Mevsimler döndü,
Ocaklar söndü.
Yeni doğan bebeler,
Yeni ölümler.
Yağmurlar yağdı nehirlerce,
Ama acılar aynı kaldı.
Geldi doğum günü,
Evlilik yıldönümü,
Anneler günü,
Babalar günü,
Kadınlar günü,
İşçiler günü.
Bayram geldi,
Kiminde anne yoktu,
Kiminde eş,
Kiminde aile.
Öğretmen, öğrenci, işçi, köylü, kardeş;
Hepsinin kokusu topraktı.
Her yağmur,
Her an,
Her anı,
Topraktı evleri,
Topraktı kokuları.