Home Eğitim AKP Faşizminin Alevi Katliamı Planı ve İşbirlikçi İdris-İ Bitlisi

AKP Faşizminin Alevi Katliamı Planı ve İşbirlikçi İdris-İ Bitlisi

0

AKP FAŞİZMİNİN ALEVİ KATLİAMI PLANI

Numan Kurtulmuş; 1514’te Çaldıran’da o ittifakımız, Anadolu’daki Müslüman toplulukların başının daha dik bir şekilde dolaşmasına, esenlik ve birlik içerisinde birlikte var olmasına neden olmuştur

KÜRT MİLLİYETÇİLERİNE SESLENİYORUZ; AKP’NİN KATLİAM PLANLARININ ORTAĞI OLMAYIN!

TBMM başkanı Numan Kurtulmuş, 19 Mayıs’ta Şırnak Üniversitesi’nde ‘’1514’te Çaldıran’da o ittifakımız, Anadolu’daki Müslüman toplulukların başının daha dik bir şekilde dolaşmasına, esenlik ve birlik içerisinde birlikte var olmasına neden olmuştur.” dedi.

Ne oldu Çaldıran’da da Müslüman topluluklar Çaldıran ittifakıyla başları daha dik dolaşmaya başladı?

Çaldıran’da kimlerin, nasıl bir ittifakı oldu?

Çaldıran Savaşı Osmanlı Devleti ile Safevi Devleti (İran) arasında Van Gölü’nün kuzeybatısındaki Çaldıran Ovası’nda 23 Ağustos 1514 yılında yapıldı.

Çaldıran Savaşı’nda işbirlikçi Bitlisli Kürt İdris önderliğindeki kimi Kürt aşiretleri ile Osmanlı arasında ittifak yapıldı.

İdris-i Bitlis-i, Safevi Devleti kaçkını Şiilik düşmanı bir Kürt’tür. Yavuz Sultan Selim bunu keşfetmiş ve Safevi Devleti’ne karşı savaşta Kürt aşiretlerin desteğini almak için kullanmıştır.

Hedefleri öncelikle Anadolu topraklarındaki Aleviler olmuş, Alevi katliamlarına yönelmişlerdir.

Dönem Osmanlı Devleti’nin vergilerle, baskılarla halkı bunalttığı bir dönemdir. Alevi halkın Osmanlı’ya tepkisinin temelini bu oluşturur.

Bu dönemde, Şah İsmail önderliğinde Safevi Devleti Anadolu’da da taraftarlar bulur, dergâhlar kurarak örgütlenir. Türkmen Alevi halk içinde Safevi Devleti’ne göçler başlar.

Anadolu’da ise Osmanlı, Alevilere karşı düşmanca politika izlemektedir. Sünnilik resmi din sayılır ve Osmanlı dini iktidarını güçlendirmek için kullanır.

Aleviliğin düşman sayılması, hem Anadolu’da Safevi Devleti’nin etkisini kırmak hem de Sünnilik üzerine geliştirilen politikanın güçlendirilmesi içindir.

Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı Anadolu’da Alevi katliamlarına başlar.

İdris-i Bitlisi bu katliamlarda Osmanlı’nın yanındadır. İttifakın özü budur.

İdris-i Bitlisi Alevi katliamlarını ve Osmanlı’nın yanında yer alışlarını “Selim-Şahname” isimli kitabında da anlatır ve katliamlarıyla övünür.

İdris-i Bitlisi Kürt halkının tarihinde hain olarak geçer.

O Kürt toplumu içinde çıkan tek hain değildir. Bir benzeri Hamidiye alaylarıdır. Hamidiye Alayları işbirlikçiliğin asimilasyonun kurumlaşmasıdır.

19. yüzyıl, Osmanlı açısından olduğu gibi Kürdistan açısından da yeniden şekillenme dönemidir. Bu dönem Avrupa kapitalizminin Osmanlı’ya ve dolayısıyla Kürdistan’a müdahaleleri ve bunun karşısında aşiret çıkarlarını koruma temelinde gelişen Kürt ayaklanmalarıdır.

Osmanlı padişahlarından II. Abdülhamid 31 Ağustos 1876’da tahta çıktı. Kürt ayaklanmalarını kanla bastırma yolunu seçti.

Daha sonra “İstibdat Dönemi” olarak adlandırılacak olan bu dönemde Balkanlar’daki ulusal kurtuluş savaşlarına karşı katliamcı bir politika izleyen Abdülhamid’in Kürdistan’a ve Kürt halkına karşı politikası da bu doğrultuda olmuştur. Kendi adıyla anılan Hamidiye Alaylarını Kürt ulusal uyanışına karşı, Kürt işbirlikçilerden kurdu.

Hamidiye Alayları, sadece bir askeri güç oluşturmak amacıyla kurulmamıştı. Hatta bu amaç, taliydi.

Asıl amaç, Kürtleri düzene tabi kılmaktı.

Abdülhamid hatıralarında Hamidiye Alaylarını şöyle anlattı:

“… Rumeli’nde ve bilhassa Anadolu’da Türk unsurunu kuvvetlendirmek ve her şeyden evvel de içimizdeki Kürtleri yoğurup kendimize mal etmek şarttır. Türk tahtına çıkmış olan seleflerimin en büyük kusuru Slav unsurunu, Osmanlılaştırmış olmamalarıdır… Rusya ile harp vukuunda, disiplinli bir şekilde yetiştirilen bu Kürt alayları, bize çok büyük hizmetlerde bulunabilirler. Ayrıca orduda öğrenecekleri ‘itaat’  fikri, kendileri için de faydalı olacaktır. Zabit unvanı verdiğimiz Kürt ağaları ise yeni mevkileriyle övünecekler ve bir miktar zapt-ı rapt altına girmeye gayret edeceklerdir.” (Sultan Abdülhamid, Siyasi Hatıratım, Syf.74-76)

İdris-i Bitlisi, Hamidiye Alayları gibi ihanet içindeki Kürt yöneticileri, Kürt halkının Osmanlı’nın katliamlarında zulmünde kullanılmasına neden oldu. Osmanlı’nın doğu sınırlarını bu Kürt aşiretleri bekledi.

Bu ihanetlerin sonucu nedir? Kürt, Türk ve diğer halkların katledilmesidir. İhanettir. Kürt halkının dilinin, kimliğinin inkârıdır.

BU KÜRT-TÜRK İTTİFAKI DEĞİL, FAŞİST AKP İKTİDARI VE KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİ ÖNÜNE KONULAN AMERİKAN PROGRAMIDIR

Düne kadar Kürt kelimesini bile yasaktı.

Kürtçe konuşmak suçtu.

Kürt milliyetçisi Selahattin Demirtaş, milletvekilleri, belediye başkanları halen hapiste.

Belediyelere kayyum atandı.

Ne oldu da, faşist Devlet Bahçeli birden bire Sırrı Süreyya’nın fotoğrafını okşayan Kürt aşığına dönüştü?

Ne oldu da, Tayyip Erdoğan Kürt, Türk ve Arap ittifakının faydalarını keşfetti.

Ne oldu da, tarihin sayfalarına gömülüp Malazgirt, Çaldıran savaşlarına ilişkin cahilce saçmalamaya başladı. Ve şimdi de Numan Kurtulmuş İdris-i Bitlisi’yi hatırladı.

Osmanlı ve devamı faşist devlet işbirlikçi Kürtleri seviyor. Ama düne kadar işbirlikçi bile olsa Kürtlerin kimlikleri yoktu. Şimdi Kürt ve Türk ittifakı demeye başladılar. Kulaklarından tutup önlerine bu programı koyan ABD emperyalizmidir.

Bu programda Türk’ü, Kürt’ü, Alev’isi ve Sünni’siyle Anadolu halkının bir çıkarı yok.

Bu program emperyalistlerin çıkarları için Anadolu halkının kanının dökülmesi programıdır.

Bu program emperyalizmin halkları birbirine kırdırarak kendi egemenliklerini kurma, yeni sömürgeleştirme programıdır.

Bu program Kürt, Türk, Arap, Anadolu ve Orta Doğu halklarının ABD emperyalizminin egemenliği için savaştırılması programıdır.

KÜRT HALKI YENİ İDRİS-İ BİTLİSİLERE İZİN VERMEMELİDİR

Kürt milliyetçi hareketin mücadele süreci içinde de pek çok İdris-i Bitlisi çıkmıştır. Kürt milliyetçi hareketi bu kişileri ihanetle, İdris-i Bitlisi olmakla suçlamış mahkûm etmiştir.

Şimdi ne İdris-i Bitlisi haini övünç kaynağınız mı oldu?

Kürt halkı Numan Kurtulmuş’un değerlendirmelerine bakıp faşizmin politikasını görmeli.

Faşizm, yeni İdris-i Bitlisiler çıkarmak istiyor.

Bu ittifakı Suriye’de, Türkiye’de, İran’da Alevi, Şii, Safevi ve Kürt katliamlarında kullanmak istiyor.

Bu politikayı dün Osmanlı’nın egemenlik çıkarları için uyguladılar. Bugün ABD’nin egemenlik çıkarları için kullanmak istiyor.

Faşizmi, Numan Kurtulmuş’u uyarıyoruz:

Alevi katliamları planlamaktan vazgeçin. Alevi halkına yönelik katliam planlarınız, zulmünüz emperyalizmin işbirlikçisi faşist düzeninizin ömrünü uzatmaya yetmeyecek.

Kürt halk çocuklarının kanını emperyalist ABD’nin çıkarları için dökmenize izin vermeyeceğiz. Emperyalist çıkarlar için Alevi katliamları yapmanıza izin vermeyeceğiz.

Sonuç olarak:

İdris-i Bitlisi ve Osmanlı ittifakı Anadolu halkının gözünde bir ihanet, zulüm, katliam ittifakıdır.

İdris-i Bitlisi bir haindir. Halk düşmanıdır. Alevi halkının katilidir.

Kürt halkı kendi içinden yeni İdris-i Bitlisileri de tarihte olduğu gibi mahkûm edecek, lanetleyecektir.

İŞBİRLİKÇİ İDRİS-İ BİTLİSİ

İdris-i Bitlisi Osmanlı kaynaklarında “Büyük bir Sünni Alim”, Kürt ve Alevi halkın hafızasında hain ve işbirlikçi olarak geçer. II. Bayezid zamanında saraya kapılanmış ve padişahın isteği ve altınlarla ödüllendirilmesi ile Osmanlı sultanının tarihini anlatan Heşt Behişt (sekiz cennet) adlı kitabı yazmıştır. Kitapta Osmanlı’nın kuruluşundan Yavuz Selim’in tahta oturmasına kadar olan süreci sekiz bölümde anlatır. 1512’de Yavuz Sultan Selim babasını zorla tahttan indirip yerine geçince İdris-i Bitlisi de padişahın eteğine yapışır.

Sultan Selim tahta geçtiğinde Doğu Anadolu Bölgesi’nde Şah İsmail’in Kızılbaş Safevi Devleti hakimdir. 1509’da Şah İsmail Ustacalu Mehmet Bey’i Diyarbakır’a tayin etmiş, o da kendisine karşı gelen bütün Şafi Kürt beylerini yenmiş, Şah İsmail’e bağlamıştır. Sivas ve Dersim bölgesinde yaşayan Kürt halkı zaten Kızılbaştır.

İdris-i Bitlisi “Selim – Şahname’’ adlı kitabında da yazdığı gibi 1513’te Osmanlı sınırları içindeki Kızılbaşların katledilmelerinden başlayarak Kızılbaşlığın yok edilmesi için canla başla çalışmıştır. 1514’te ikna ettiği Şafi Kürt beyleri ile birlikte İran seferinde Sultan Selim’in yanında yer alır. Osmanlı tarih yazıcısı Solakzade’nin yazdığına göre İdris-i Bitlisi’nin çabaları ile Şafi Kürtlerin Osmanlı’nın yanında yer alması Safeviler karşısında Osmanlı’nın savaş kazanmasını sağlamıştır. Ermi, Aşti, Sarvan, Soson, Bitlis, İmadiye ve Hasankeyf beyleri dahil toplam 25 ilin ünlü komutanlarının Osmanlıdan yana tavır almasını sağladı.

Osmanlı-Safevi Savaşı’nda Şah İsmail Çaldıran’da yenildi. Ama Doğu Anadolu’da Kızılbaşlar hala çok güçlüdür. Kürt beyleri de başına buyruk hareket etmeye yatkındır. İdris-i Bitlisi 40 bin Kızılbaş’ın katledilmesinin ve Çaldıran galibiyetinin yetmediğini görerek harekete geçer. 33 Şafi Kürt aşiretini bir araya getirir ve Sultan Selim’e şu mektubu yazarlar:

“Canu gönülden İslam Sultanına biat eyledik. İlhadları zahir olan Kızılbaşlardan teberi eyledik (yüz çevirdik) Kızılbaşların neşrettiği(yaydığı) dalalet ve bidatları (sapkınlıkları) kaldırdık ve ehl-i sünnet mezhebi Şafi mezhebini icra eyledik.(…) Bu muhlis ve size itaat eden bendelere yardım ediniz. Bizim beldelerimiz Kızılbaş diyarına yakındır, olmazsa, biz kendi başımıza müştakil olarak bunlara karşı çıkamayız.” Aktaran: AlevilerinSiyasal Tarihi / Necdet Saraç / syf.68

Böylece Sultan Selim Konya Beylerbeyi emrindeki Osmanlı ordusunu göndererek Şah İsmail’in Diyarbakır’daki güçlerini dağıtır. İdris-i Bitlisi’ye rüşvet ve hediyelerle Kürt beylerinin Osmanlı’ya bağlanması için tam yetki verilir. İşbirliğine karşı çıkan Diyarbakır ve Mardin beyleri bizzat İdris-i Bitlisi’nin de katıldığı Osmanlı orduları tarafından kılıçla egemenliği kabule zorlanır. Erzincan, Dersim ve Bingöl civarında dağlara sığınanlar dışında Kızılbaş halka karşı yıllarca sürecek bir katliam başlar. Kızılbaşlar sürülür, köyleri yakılır, yıkılır, toprakları ellerinden alınır. Bu nedenle Nuri Dersimi“Kürdistan Tarihinde Dersim” adlı kitabında İdris-i Bitlisi’yi“hain” olarak anar. Kürt İdris, Yavuz Selim’le aynı yıl, 1520’de öldü. Mezarı, Eyüp sırtlarında İdris Köşkü Caddesi’nin kıyısına gömüldü.

Halk Okulu Dergisi, Sayı: 291

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Exit mobile version