Home Eğitim KÜRT HALKINA VE DÜNYA HALKLARINA TARİHİ İHANET: 47 YILDIR SİLAHLI MÜCADELE VEREN...

KÜRT HALKINA VE DÜNYA HALKLARINA TARİHİ İHANET: 47 YILDIR SİLAHLI MÜCADELE VEREN KÜRT MİLLİYETÇİ HAREKET SİLAHLARINI YAKTI

0

KÜRT HALKINA VE DÜNYA HALKLARINA TARİHİ İHANET:

47 YILDIR SİLAHLI MÜCADELE VEREN KÜRT MİLLİYETÇİ HAREKET SİLAHLARINI YAKTI

YAKILAN KÜRT HALKININ BAĞIMSIZLIK UMUDUDUR!

YAKILAN SİLAHLAR;

EZİLEN SÖMÜRÜLEN DÜNYA HALKLARININ SİLAHLI KURTULUŞ MÜCADELESİDİR!

BÜTÜN DÜNYADA EMPERYALİSTLER VE İŞBİRLİKÇİLERİ HALKLARA KARŞI TRİLYONLARCA DOLAR BÜTÇE AYIRARAK SİLAHLANIRKEN, “TOPLUMSAL BARIŞ, DEMOKRATİK SİYASET” DİYEREK GERİLLAYI LAĞVEDİP SİLAHLARI YAKMAK HALKA İHANETLERİN EN BÜYÜĞÜDÜR!

KÜRT HALKININ BAĞIMSIZLIĞI İÇİN GERİLLA SAVAŞI BAŞLATAN KÜRT MİLLİYETÇİ HAREKET, SİLAHLARI YAKMAKLA KALMIYOR; 47 YILDIR SAVAŞTIĞI TÜRKİYE FAŞİZMİYLE VE DÜNYA HALKLARININ BAŞ DÜŞMANI EMPERYALİZMLE, ORTA DOĞU HALKLARININ KANINI DÖKMEK İÇİN İŞBİRLİĞİ YAPMAKTADIR!

KÜRT MİLLİYETÇİ HAREKETİN SİLAHLARI YAKMASI, HALKLARIN SİLAHLI KURTULUŞ MÜCADELESİNE İDEOLOJİK BİR SALDIRIDIR!

“TOPLUMSAL BARIŞ, DEMOKRATİK SİYASET” ADI ALTINDA EMPERYALİZM VE TÜRKİYE FAŞİZMİYLE İŞBİRLİKÇİLİK BAKİDİR!

KÜRT MİLLİYETÇİ HAREKET, 47 YIL ÖNCE “BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN” UĞRUNA SİLAHA SARILAN GERİLLANIN SİLAHLARINI YAKMIŞTIR

ABD’NİN ORTA DOĞU’YU DİZAYN ETME DOĞRULTUSUNDA GÖREVE HAZIR VE NAZIRDIR!

DOLAYISIYLA SURİYE’DE OLDUĞU GİBİ EMPERYALİZMİN HER TÜRLÜ SİLAHLARI EMRİNE AMADEDİR!

KÜRT MİLLİYETÇİLERİNİN EMPERYALİZME HİZMETTE SİLAH SORUNU YOKTUR!

ABD EMPERYALİZMİ ORTA DOĞU İÇİN “OSMANLI DÜZENİNİ” UYGUN BUYURMUŞ! OSMANLI DÜZENİ; TÜK, KÜRT, ARAP BİRLİKTE EMPERYALİZMİN İŞBİRLİKÇİLİĞİNİ YAPMAKTIR

FAŞİST ERDOĞAN “TÜRK, KÜRT, ARAP İTTİFAKIYLA ÇİN SEDDİ’NDEN ADRİYATİK’E” DİYOR!

KÜRT MİLLİYETÇİ HAREKETİN ÖNDERİ ÖCALAN “BALKANLARDAN ORTA DOĞU VE KAFKASLARA KADAR” DİYOR!

İŞBİRLİKÇİLERİNE ABD EMPERYALİZMİ NEREYE KADAR DERSE ORAYA KADAR OLACAKTIR!

İŞTE ABD EMPERYALİZMİNİN ORTA DOĞU İÇİN ÖNERDİĞİ YENİ OSMANLI DÜZENİ ORTA DOĞU HALKLARININ KANI ÜZERİNE KURULAN BU İTTİFAKTIR!

MİLLİYETÇİLİK BURJUVA İDEOLOJİSİDİR!

HALKLARI KURTULUŞA GÖTÜREMEZ, MİLLİYETÇİLİK ÇIKMAZDIR!

TÜRK, KÜRT, ARAB, LAZ, ÇERKEZ, GÜRCÜ… HALKIMIZ; MİLLİYETÇİLİK ZEHİRİ İLE ZEHİRLENMEYİN!

EZİLEN, SÖMÜRÜLEN DÜNYA HALKLARI KARDEŞTİR!

HALKLARI BİRBİRİNE DÜŞMAN EDEN, KIRDIRAN EMPERYALİST TEKELLERİN ÇIKARLADIR!

EMPERYALİST TEKELLERİN ÇIKARLARI İÇİN AKITILACAK BİR DAMLA KANIMIZ YOKTUR!

TÜRK VE KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİ EMPERYALİZME İŞBİRLİKÇİLİKTE UZLAŞTILAR…

TÜRK, KÜRT, ARAP, LAZ, ÇERKEZ, GÜRCÜ…

ANADOLU HALKLARI…

BİZ EMPERYALİZME VE İŞBİRLİKÇİLERİNE KARŞI BİRLEŞELİM, SAVAŞALIM, KAZNALIM!

***

Kürt milliyetçi hareketin önderi Abdullah Öcalan 27 Şubat 2025 tarihinde PKK’ye fesih çağrısı yapmıştı. Bu çağrı üzerinde PKK 12. Kongresi’nde fesih kararı alarak silahları bırakıp kendisini tasfiye edeceğini açıkladı.

Abdullah Öcalan, PKK’ye silahları bırakması için yazdığı 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda ‘’Varlık inkârına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir’’  dedi.

1978 yılında Bağımsız Kürdistan hedefiyle silahlı mücadele başlatan Kürt milliyetçi hareket PKK, bağımsız devlet kurma hedefinden vazgeçince, savaşma gerekçesi de doğal olarak ortadan kalkar. Kürt milliyetçi hareket 90’lı yılların başından beri silahlı mücadeleyi oligarşik faşist devlet ile uzlaşmak için kullandı. Ancak bütün bu yıllar boyunca Kürt halkını ve kadrolarını, savaşçılarını “taktik” diye oyaladı. Esasında Kürt milliyetçi hareket ilk ateşkes ilanından beri “aşırı tekrar ve açmazı” yaşamıştır. Öcalan, milliyetçilik açmazını silahlı mücadeleyi tasfiye ederek emperyalizmle ve oligarşik faşist devletle uzlaşmakta aradı.

Öcalan, ‘’Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir’’ diyor.

Daha ilerisi emperyalizme tam teslimiyet, işbirlikçisi olmak ve onun hizmetine girmektir. Bugün yaşanmakta olan da budur.

“Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan, silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.”

Nitekim 11 Temmuz 2025 tarihinde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Süleymaniye kenti, Casene Mağarası önünde yapılan törende, 15 kadın toplam 30 gerilla sembolik olarak silahlarını ve kütüklüklerini özel bir kazan içine koyarak benzin döküp yaktılar.

Silahların yakılması televizyonlardan güvenlik nedeniyle naklen izlenemedi. Silah yakma törenini izlemeye giden basın mensupları uzak bir noktada bekletildi. Tören bittikten sonra MİT ve devlet basını tarafından çekilen görüntüler tüm dünya basınına servis edildi. 30 kişilik bir grup PKK gerillalarının bir dağdan silahlarıyla inip çeşitli ülkelerden izlemek için gelen heyetin önünde törenle silahlarını özel hazırlanmış bir kazanın içine bırakıp ateşe verilip gerillaların tekrar silahlarıyla indikleri dağa silahsız tırmanması sembolik olarak halkların mücadelesine verdiği zarar çok daha büyüktür.

Silah bırakma töreninde silah bırakan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat ve Nedim Seven gerillalar adına konuşan PKK yöneticilerinden Bese Hozat “Barış ve demokratik toplum sürecinin pratik başarısı için bir iyi niyet ve kararlılık adımı olarak ve bundan sonra özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi, demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve demokratik entegrasyon (bütünleşme-birleşme) yasalarının çıkarılması temelinde sizlerin huzurunda silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz” dedi.

Ve 30 kişilik bir gerilla grubu sembolik olarak silahlarını tutuşturdu. Bir süreç olarak bu imha devam edecek.

‘’Tarihsel’’ Olan İhanettir!

Teslimiyet ve işbirlikçilik  ‘’tarihsel’’ sihirli kavramı altında gizlenmektedir. Öcalan’ın, bir sayfalık PKK’ye silahları teslim edin çağırısının içinde tam 11 kez ‘’tarihsel’’ ifadesi kullanılmış. Ve teslimiyetle, işbirlikçilikle ilgili her şey ‘’tarihsel’’ kavramı ile örtülmeye çalışılıyor. Evet, bir tarihsellikten bahsedilecek ise o da işbirlikçiliğin halklara ihanetin tarihselliğidir.

Gerillalar silahlarını ateşe verip geri silahsız dağa dönerken onların güvenliğini yüzleri kapalı özel harekât timleri ve omzunda ABD bayrağı olan ABD özel güvenlik birimleri aldı. Törene katılanlardan Evrensel gazetesi yazarı Fatih Polat bunu şöyle aktarıyor: “Tören alanına yaklaşırken, gözleri dışında yüzleri kapalı özel harekât timleri farklı alanlarda dikkat çekerken omzunda ABD bayrağı olan bir güvenlik görevlisi de dikkatimizi çekti. Bugün burada ‘dünyanın bütün ajanlarının’ da güya birbirlerine çaktırmadan birleştiklerini ekleyelim.” (Fatih Polat, Evrensel, 12.07.2025)

“KURUCU ÖNDERLİK SÖZÜNÜ TUTTU”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK’nın silah bırakma töreninin ardından yaptığı ilk açıklamada PKK’nın sözünü tuttuğunu, DEM Parti’nin bu süreçte sağduyulu ve sorumlu bir siyaset izlediğini ve bu gelişmelerin“yüreklere su serpen gelişmeler bir milat” olduğunu söyledi. Yıllardır ağzından “bebek katili, terörist başı, asalım, keselim” gibi hakaretlerden başka bir şey çıkmayan faşist Bahçeli birden Öcalan’a övgüler dizmeye başladı.

Kürt milliyetçileri de Bahçeli’nin bu övgülerini boş bırakmadı: Şırnak’ta bulunan Hakkari Bulvarı’nın ismi, Devlet Bahçeli Bulvarı olarak değiştirildi. MHP Şırnak İl Başkanlığı konuyla ilgili teşekkür mesajı yayınladı.

SİLAHLARI YAKMAK KÜRT HALKINA VE DÜNYA HALKLARINA TARİHİ İHANETTİR

Emperyalist işgallere ve faşist iktidarlara karşı halkların tek kurtuluş yolu silahlı mücadeledir, halk savaşıdır. Kürt milliyetçileri de tüm çarpıklıklarına rağmen silahlı mücadeledeki ısrarlarının sonucu olarak Kürt halkı nezdinde bir güç olmuş kendini kabul ettirmiştir. Ancak küçük burjuva önderlik bir hareketin milliyetçi ideoloji ile halkların kurtuluşunu sağlaması mümkün değildir. Tüm çarpıklıklarına rağmen Kürt milliyetçi hareket bugüne kadar ne kazanmışsa hepsini de esas olarak gerilla savaşı sayesinde kazanmıştır. Fakat Kürt milliyetçi hareket tıkanıklığın nedenlerini küçük burjuva ideolojisinde arayacağı yerde silahlı mücadeleyi tasfiyede görmektedir.

Bütün emperyalistler tepeden tırnağa silahlanırken, silahlanmak için her yıl bütçelerinden trilyonlarca dolar ayırırken, halkların emperyalizme ve işbirlikçi faşist iktidarlara karşı silahsızlanmasını savunmak, var olan silahlı güçlerini lağvetmek, silahları ateşe atıp yakmak başlı başına bir ihanettir.

Ateşe atılıp yakılan sadece üç beş silah değildir, halkların kurtuluş umudu ateşe atılıp yakılmıştır. Emperyalistlere ve faşist iktidarlara karşı halk kurtuluş savaşları ateşe atılıp yakılmıştır.

Gerillanın elinden silahları alıp ateşe vermek, emperyalizme ve faşist iktidarlara karşı asla silaha sarılmayın, dağa çıkmayın, gerilla savaşı vermeyin demektir. Oysa halk kurtuluş savaşları emperyalistler için atom bombasından çok daha etkili bir silahtır. Asya’dan Afrika’ya onlarca ülkede halklar emperyalist işgalden halk kurtuluş savaşlarıyla bağımsızlığını kazandı.

Kürt milliyetçi hareket silahları ateşe verip yakarak bütün dünya halklarına emperyalizme karşı savaşmayın, elinize silah almayın, direnmeyin teslim olun demektedir.

Kürt milliyetçi hareket sosyalist blok yıkıldığından beri sırtını emperyalistlere yasladı. Kurtuluşunu Kürt halkında değil emperyalizmin icazetinde aradı. Oligarşiyle uzlaşmak için emperyalistlerden hep medet umdu. Öcalan’ın tutuklanmasından sonra ise emperyalistlerin bölgesel çıkarları doğrultusunda hizmetlerinde olacağını söyledi. Öcalan İmralı savunmalarında oligarşik faşist devletle bütünleşip Balkanlar’dan Kafkaslara kadar Osmanlı’nın eski gücüne kavuşma hayalleri kurdular. Özet olarak 1993 yılındaki ilk ateşkes ilanından beri gerilla savaşını oligarşiyi uzlaşma masasına oturtmak için bir koz olarak kullandı. Ancak bütün bunlara rağmen gerilla savaşı halk için bir umut olmuştur. Faşizm karşısında sığınacak bir liman olmuştur. Kürt milliyetçi hareket Kürt halkının umutlarını yakmıştır. Zulmün karşısında sığınacak limanlarını yıkmıştır.

Silah yakma töreninde PKK gerillaları adına açıklama okuyan Bese Hozat Bundan sonra özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi, demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve demokratik entegrasyon (bütünleşme-birleşme) yasalarının çıkarılması temelinde sizlerin huzurunda silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz” dedi. Demokrasinin D’sinin olmadığı, hukukun halka karşı bir terör aracı olarak kullanıldığı ve bütün ülkenin halk için bir hapishaneye dönüştüğü faşist AKP-MHP iktidarından halkın silahlı direnişini tasfiye edip nasıl bir özgürlük mücadelesi vereceksiniz. Faşizmin, düzen için muhalefetine bile tahammülü yokken kiminle nasıl bir entegrasyona girilecek?

EMPERYALİZMLE VE FAŞİZMLE İŞBİRLİĞİ YAPARKEN SOSYALİZM MÜCADELESİNDEN SÖZ ETMEK MASUM DEĞİLDİR!

Üstelik Kürt milliyetçi hareket 90’ların başından beri emperyalizme yanaşmak için sosyalizme küfrederken, silahlı mücadeleyi tasfiye edip silahları ateşe verdikleri açıklamada sosyalizm mücadelesinden bahsediyor. Bu da hiç masum değildir. Kürt milliyetçi hareket emperyalizmle ve faşizmle işbirliği yaparken sosyalizm söylemlerine daha çok sarılarak halkların kurtuluş mücadelesini de emperyalizmin ve faşizmin hizmetine sokmaya çalışıyor. Emperyalizmle, faşizmle işbirliği yaparak, antiemperyalist, antifaşist olunmadan sosyalist olunamaz. On binlerce insanımızın kanını döken faşizmle işbirliği yapıp sonra sosyalizm mücadelesinden bahsetmek. Suriye’de ‘’Rojava Devrimi’’ diyerek Kürt halkını ve oportünist solu ABD’nin kara gücü, maşası yaptınız. Bugün halkların kurutuluş umudu olan gerillanın elindeki silahı yakarken sosyalizmden bahsetmek birincisi ihaneti gizlemek, ikincisi sosyalistleri faşizmin hizmetine sokmaya çalışmaktır.

PKK, SOLU SOL YAPAN EN TEMEL SİYASİ KRİTERLERİ YOK SAYMIŞ, SOLUN EN TEMEL İLKELERİNİ İNKÂR ETMİŞ, SOLUN TEMEL DEĞERLERİNİ ÇİĞNEMİŞTİR TÜRK-KÜRT-ARAP TARİHSEL İTTİFAKI DEĞİL, EMPERYALİZMİN İŞBİRLİKÇİLİĞİ

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan son günlerde yaptığı tüm konuşmalarında sık sık ‘’Türk, Kürt, Arap’’ ittifakından bahsediyor. Öcalan’ın İmralı’dan görüntülü yaptığı silah bırakma çağrısının arkasından “Malazgirt’ten bu yana Çanakkale Zaferi ve Kurtuluş Savaşı dahil hepsini Türk, Kürt, Arap ve daha nice Müslüman halkın ortak savaşı” diyerek kendisine göre işbirlikçiliğin tarihini yazıyor. Hızını alamayan Sosyalist sistem yıkıldıktan sonra emperyalistler Türki Cumhuriyetlerini sömürmek için Türkiye oligarşisini ve Fethullah Gülencileri kullanmıştı. O yıllarda Süleyman Demirel, bu işbirlikçiliğin üstünü örtmek için ‘’Çin Seddi’nden Adriyatik’e kadar Türk olacak’’ diye höykürüyordu. Bugün de Erdoğan aynı şeyi yapıyor. Çin Seddi’nden Adriyatik’e kadar Türk, Kürt, Arap ittifakıyla hakim olacaklarını söylüyor. Bunların hepsi işbirlikçiliğin maskesidir.

Erdoğan, PKK’nın silah bırakma gösterisinden sonra yaptığı konuşmasında ‘’AK Parti, MHP ve DEM; biz en azından üçlü olarak bu yolu beraber yürümeye karar verdik’’ diyerek süreci Türk-Kürt-Arap fetih ittifakına bağladı. ‘’Şam da, İstanbul da ortak şehrimiz’’ dedi.

Türk, Kürt, Arap ittifakı değil, emperyalizmin Orta Doğu’daki işbirlikçileridir. Türkiye faşizmi, Kürt milliyetçiliği ve HTŞ Orta Doğu halklarına karşı emperyalistler nerede görev verirse orada görev almaya hazırdırlar. Aralarındaki ittifakın özü de budur. Nitekim Abdullah Öcalan Akademisi ilk olarak Afrika’da açıldı. Kürt milliyetçi hareketin Afrika’da ne işi var demeyin. Onların bir işi yok, işi olan ABD’dir.

ABD Kongresi’nden 130 milyon dolar SDG’ye bütçe ayrılmış. Bu paranın bir senti bile ABD çıkarı olmayan bir yere harcanamaz. Nereye harcanacak? İran başta olmak üzere askeri olarak nerede ihtiyaç duyarsa orada kullanmak için harcanacak.

PKK’ya diyor ki; sen benim Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetlerindeki ve Afrika’daki uşağımsın. Seni buralarda kullanacağım. ABD barış diyerek yeni bir savaşı örgütlüyor, silah bırakma adı altında “silahlıları” yeni cepheye transfer ediyor. Yani PKK, ABD için artık SDG’dir. Yakılan silahlar halkın mücadelesi için kullanılan silahlardır. Emperyalizmin çıkarları için bölge silah deposuna çevrilmiştir. Yüz milyonlarca dolarlık silahlar Orta Doğu halklarını katletmek için kullanıcılarını bekliyor. ABD-AB emperyalizmi ve İsrail’in çıkarları doğrultusunda kullanılacak silahlarda hiçbir sınırlama yoktur.

PKK’NİN SİLAH BIRAKMASI ÖCALAN’IN ÇAĞRISIYLA DEĞİL, ABD İŞBİRLİKÇİLİĞİNİN ZORUNLU İTTİFAKIDIR!

Türkiye faşizmi, Kürt milliyetçileri ve HTŞ; üçü de ABD işbirlikçisi. Üçünün de varlıkları ABD işbirlikçiliğine bağlı. Türkiye faşizmi 1950’lerden beri ABD’nin bir numaralı işbirlikçilerinden birisidir.

Kürt milliyetçi hareket 1990’lardan beri sırtını emperyalizme dayamış, her türlü kullanılmaya kendini açmıştır. Adeta bizi kullanın, bizi niye kullanmıyorsunuz “biz ABD’ye ne yaptık ki” diyerek ABD’ye yalvarmıştır. Nitekim Suriye’nin işgal edilmesi için ABD’nin “Kara Ordusu” oldu.

HTŞ ise iktidara getirilmesini de varlığını da tamamen ABD’ye borçludur. Bundan daha bir yıl önce üçü de asla bir araya gelmeyecek güçler olarak görülüyordu. ABD çıkarları doğrultusunda üçünü de bir araya getirdi. Onları bir araya getiren ABD’nin Orta Doğu politikalarıdır. ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi’dir.

ABD, ORTA DOĞU’YU YENİDEN DÜZENLERKEN PKK’YE DE YENİ GÖREVLER VERİYOR!

Kürt milliyetçi hareket Rojava süreciyle birlikte tamamen ABD’nin denetimine girmiştir. Türkiye’de PKK’nin silah bırakıp lağvedilmesi, silahlı PKK’nin oligarşiyle işbirliğinin önünde engel olmasındandı. Kürt milliyetçi hareket esas olarak Rojava’da tamamen ABD’nin denetimine girmiş ve PKK, PYD-YPG adı altında ABD’nin kara ordusu olarak kullanılmaktadır. PKK’nin fiziki olarak varlığını sürdürmesi Türkiye oligarşisinin önünde engeldir. Onun için PKK’nin tasfiyesi bizzat ABD tarafından dayatılmıştır. PKK zaten fiilen PYD-YPG olmuştur. Uzun zamandan beri Türkiye faşizmine karşı askeri bir faaliyeti kalmamıştır. Kürt milliyetçi hareket ile oligarşi arasındaki işbirliğinin kurulabilmesi için PKK’nin tasfiyesi zorunluluk haline gelmiştir. Suriye’de, İran’da, hatta bütün olarak Orta Doğu’da ABD’nin ve İsrail’in çıkarları doğrultusunda kullanılmaya hazırdır.

ORTA DOĞU’YA OSMANLI DÜZENİ ABD POLİTİKASI

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack yaptığı açıklamalarda Orta Doğu için Osmanlı sistemini öneriyor. Tayyip Erdoğan da yıllardır “ecdadımız” diye övünüp durduğu Osmanlı sistemini “Türk, Kürt, Arap” ittifakı ile gerçekleştirme hayalleri içinde. Osmanlı’nın son iki yüz yılı Orta Doğu’da İngiliz çıkarlarını korumak için sürdü, Tayyip Erdoğan da iktidarını ABD işbirlikçisi olarak garanti altına almaya çalışıyor. Osmanlı düzenin bugünkü özü budur.

ABD-AB EMPERYALİSTLERİNİN HEDEFİ İRAN’I YIKIP PARÇALAMAKTIR!

ABD, Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında 22 ülkenin sınırlarını değiştireceğim demişti. SDG ve HTŞ, Büyük Orta Doğu Projesi’nin ürünüdür. Suriye’de Esad İktidarı yıkıldıktan sonra şimdi sıra İran’da. Orta Doğu’yu İsrail’in güvenliğini dikkate alarak yeniden düzenlemek istiyor. Şu anda ABD-AB emperyalizminin Orta Doğu düzenine boyun eğmeyen bir İran var. Türk, Kürt, Arap ittifakı ne Malazgirt’e kadar uzanan tarihi bir ittifaktır ne de kardeşlik ittifakıdır.

ABD-AB emperyalizmi Filistinlileri Gazze’den sürmeye çalışırken Lübnan’da Hizbullah’ı silahsızlandırmak istiyor. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, aynı zamanda ABD’nin Suriye özel temsilciliğini yapıyor. Barrack Orta Doğu’da sömürge valisi gibi dolanıyor. Suriye’ye SDG ile HTŞ’yi bir araya getirip uzlaştırmaya çalışıyor. Önceki hafta da Lübnan’ın başkenti Beyrut’taydı. Barrack Beyrut’a, “Hizbullah’ı silahsızlandırma planı”yla gitmişti. Ancak istediği sonucu alamamıştır; Lübnanlı yetkililer kendisine özetle “İsrail’in geri çekilmesi ve silahın devletin tekelinde toplanması adımları eşzamanlı olmalı” dedi.

İran’ı ABD destekli İsrail saldırıları ile birkaç gün içinde Humeyni rejimini yıkıp istedikleri sonucu alacaklarını sanmışlardı. Ancak İran emperyalizmin tüm saldırılarına karşı direndi. Geri adım atmadı. İsrail’i saldırdığına pişman etti.

İRAN’A KARŞI ABD’DEN, İSRAİL’DEN AÇIK DESTEK BEKLEYEN PJAK

PKK’nın İran kolu PJAK’ın lideri Hüseyin Yazdan Banah, olası bir İsrail-İran savaşında İsrail’i destekleyeceklerini ve çatışmalara katılmaya hazır olduklarını açıkladı. Yazdan Banah, doğrudan ifadelerle konuşarak, “İran’a yönelik bir saldırıya katılmaya hazırız. Bölgedeki hakimiyetimizi sağlamak için ne gerekiyorsa yaparız” dedi. Bu açıklama, PJAK’ın İsrail cephesinde yer alabileceğini açıkça beyan ettiği ilk mesaj olarak dikkat çekti. Örgüt, yeni stratejileri kapsamında bölgesel gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve değişen dengelere uyum sağlayabilecek kapasiteye sahip olduklarını savundu.

PJAK’ın açıklaması da göstermektedir ki İran’da Kürt milliyetçileri adeta ellerini açmış İran’a karşı ABD’den, İsrail’den görev versinler diye fırsat kollamaktadır.

KÜRT MİLLİYETÇİLERİNE; SİZE DEVLET SÖZÜ VERMEDİK

Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, New York’ta bir konferansta soruları yanıtlarken, DSG ve Kürtler sorulunca ‘’Şara rejiminin Aralık ayında Şam’a gireceğini beklemiyorduk. Dürziler Dürzi toprağı olmasını istiyor. Aleviler Alevi toprağı olmasını istiyor. Kürtler Kürdistan olmasını istiyor. Suriye’nin, Şam’ın söylediği şey bu olmayacak; tüm yollar Şam’a çıkıyor; tek ülke, tek millet, tek ordu bu süreç içinde. Onlara bir hükümet içinde kendi bağımsız hükümetlerini kurma yetkisini borçlu değiliz. Tek bir Suriye Hükümeti ile nasıl bütünleşecekleri konusunda makul bir yaklaşımın olacağı yeni bir rejime geçişi sağlamalarını borçluyuz. Suriye, federalizm altında bir Suriye olamayacağı pozisyonunu aldı. Sizi bir araya getireceğiz, hakemlik yapacağız, arabuluculuk yapacağız, yardım edeceğiz ama burada kalmayacağız. Eğer siz katılmıyorsanız, katılmayın ama sonsuza dek burada bakıcı ve arabulucu olarak kalmayacağız.”

ABD, işbirlikçisini kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor, işi bitince de bir kenara atıyor. Emperyalizmle işbirlikçilik ilişkilerinde işbirlikçinin kendi çıkarları doğrultusunda bir talebi olamaz. Ancak efendisinin çıkarlarıyla talepleri çelişmediği sürece onun yanındadır. Çıkarları çeliştiği anda işi biter. Kürt milliyetçi harekete de sen benim için varsın, ben senin için değil diyor. Suriye ve Orta Doğu’da benim çıkarlarıma hizmet ettiğin sürece benim işbirlikçim olarak varlığını sürdürebilirsin.

Diyor ki, Sen benim Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetlerindeki ve Afrika’daki uşağımsın. Seni buralarda kullanacağım…

Kürt halkı tarihi boyunca ihanetler yaşamıştır. Ve her ihanet binlerce, on binlerce Kürdün katledilmesine neden olmuştur. Bugün kaderini emperyalizme bağlayıp sırtını halklara dönen Kürt milliyetçi önderlik, Kürt halkının kaderiyle oynuyor. Kürt halkının kaderini İsrail’in, ABD-AB emperyalistlerinin çıkarlarına feda ediyor. Emperyalistlere yaslanarak dünyanın hiçbir yerinde kurtulan bir halk yoktur.

TÜRK VE KÜRT HALKI BU İŞBİRLİKÇİLİĞE ORTAK OLMAYACAK; BU İŞBİRLİKÇİLİĞİ REDDEDEREK KURTULUŞ YOLUNDA YÜRÜYECEKTİR

PKK’nin gelişimi, nerede ne yaptığı, sadece Kürt halkını veya yalnızca PKK’yı ilgilendiren bir sorun değildir. Başından itibaren öyle görmedik. İki halkın kaderinin birbirine bağlılığı öylesine güçlüdür ki, her olumlu veya olumsuz gelişme, iki halkın kurtuluş mücadelesini de etkileyecektir.

Bu nedenle, 40 yıl boyunca, PKK’nin milliyetçi çizgiden uzaklaşıp devrimci çizgiye yönelmesi için ideolojik mücadele yürüttük.

Milliyetçiliğin derinleşmesinin düzene götüreceğini, en olumsuz noktalara savuracağını yazdık, söyledik. Bugün milliyetçilik çıkmazının kaçınılmaz sonu yaşanmaktadır.

Milliyetçilik siyasi, ideolojik, mantıksal sonuçlarına varmıştır.

Türkiye oligarşisi ile birlikte, Türkiye oligarşisinin askeri olup Balkanlar’a, Kafkaslara, Orta Asya’ya, Orta Doğu’ya “açılma” politikası, ABD işbirliği ile hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.

Kürt halkının kaderi, ABD işbirlikçiliğine bırakılamaz.

Kürt halkı, devrimcilerin önderliğinde kendi ulusal ve sosyal kurtuluş yolundan ilerleyecektir. Kimse tarihi tersine çeviremez…

Şunu herkes bilmelidir ki; özellikle PKK’nin kuyruğuna takılan ve kendini hala sol, devrimci olarak adlandıranlar, sol olmanın en temel kriteri antiemperyalist, antifaşist olmaktır. Kürt milliyetçi hareketin kuyruğunda emperyalist politikalara yedeklenenler sol olma vasfını da yitirir.

Bağımsız, demokratik, sosyalist bir ülke istiyorsak;

Sınıfsız, sömürüsüz bir dünya istiyorsak;

Kürt, Türk halk için, bütün olarak Anadolu halkları için tek seçenek,

BİRLİKTE SAVAŞ

BİRLİKTE İKTİDAR seçeneğidir.

Halklarımız; Türk, Kürt, Arap, Gürcü, Çerkez, Laz, Boşnak, Terekeme, Çingene, Abaza tüm Anadolu halkları, Cephe’nin önderliğinde halkların birliğini sağlayacak, Anadolu’da Devrimci Halk İktidarını kuracaktır.

BİRLİKTE SAVAŞACAĞIZ BİRLİKTE KAZANACAĞIZ!

Sonuç Olarak;

1)Kürt milliyetçi hareketin PKK’yi feshetmesi ve ateşe verdiği silahlar Kürt halkının umudu olan silahlardır. Kürt milliyetçi hareket Kürt halkının kaderini emperyalizmin çıkarlarına bağladı. Kürt halkını ABD-AB emperyalizmin ve İsrail’in işbirlikçisi yapmak istiyor.

2)Kürt milliyetçilerinin ‘’tarihsel’’ diye misyon yükledikleri sürecin Kürt halkı için hiçbir tarihselliği yoktur. Bu süreç teslimiyet, tasfiye ve işbirlikçiliğin sürecidir. Türkiye’de hendeklerden beri ciddi bir askeri faaliyeti kalmayan PKK’nin varlığı Kürt milliyetçi hareket için oligarşiyle uzlaşmanın da önünde engel oluyordu. AKP faşizminin yönetememe krizi ve Orta Doğu’daki gelişmeler tasfiye ve işbirliğinin en uygun zeminini bulmuştur.

3)“Toplumsal barış, demokratik siyaset’’ adı altında Türkiye’de gerillayı silahsızlandırıp lağvediyor. Çünkü gerillanın elindeki silahlar Türkiye faşizmiyle işbirlikçiliğin önünde engeldir.

4)Kürt milliyetçi hareket Türkiye faşizmiyle işbirliği yapmak için PKK’yi silahsızlandırırken Suriye’de ABD silahlarıyla 80 bin kişilik YPG ordusuna dönüşmüştür. ABD’nin Suriye’deki çıkarlarının bekçiliğini yapmaktadır.

5)Kürt milliyetçi hareketin ‘’Toplumsal Barış, Demokratik Siyaset’’ söylemleri işbirlikçiliğin demagojisidir.

Rojava devrimi diyerek Suriye’de ABD işbirlikçiliğini meşrulaştırmaya çalıştı. Şimdi ‘’Toplumsal barış, demokratik siyaset’’ diyerek Türkiye faşizmiyle işbirliğini ve Türkiye’de silahlı mücadeleyi tasfiye etmeyi meşrulaştırmaya çalışıyor. Gerçek Suriye’de olduğu gibi İran’da ve bütün Orta Doğu’da emperyalizmin hizmetine girmektir. Kürt halkını emperyalizmin ve İsrail’in hizmetine sokmaktır.

6)Emperyalizmle işbirliği yaparak ne ‘’Toplumsal barış’’ sağlanır ne de ‘’Demokratik siyaset’’ yapılabilir. Süreç; ülkemizde dibe vurmuş AKP faşizmine yeniden ‘’can simidi’’ olma sürecidir. AKP faşizminin iktidarda kalabilmek için yapamayacağı şey yoktur.  ‘’AKP, MHP, DEM Parti işbirliği’’ bunun en somut göstergesidir.

7)AKP, MHP ve DEM Parti işbirliğinin asıl mimarı ABD’dir. ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında bir araya getirilmişlerdir. Süreç, ABD’nin Orta Doğu politikaları neyi gerektiriyorsa o yönde ilerleyecektir.

8)İsrail’in İran saldırısıyla İran’da iç ayaklanmalar yaratıp rejimi yıkabilselerdi Kürt milliyetçileri ve Türkiye faşizmine çok işler düşecekti. Ancak başaramadılar. Kürt milliyetçi hareketin İran’daki uzantısı PJAK adeta fırsat kolluyor. İsrail’in ABD’nin kendilerine görev vermesini bekliyor.

9)Fakat Orta Doğu’da politikalar hiçbir zaman düz bir hatta ilerlemez. Çıkarlar ve güç dengeleri sürekli değişir. Üstelik halkların hesaba katılmadığı hiçbir politikanın hayat bulma şansı yoktur. İsrail maşasını kullanarak emperyalistler İran’a diz çöktüremedi. Şimdi politikalarını ona göre yapmak zorundalar.

10)Türk ve Kürt halkları emperyalizmin işbirlikçiliğini kabul etmeyecek. ABD-AB emperyalizmi dünya halklarının katilidir. İsrail Orta Doğu halklarının bağrına saplanmış ABD-AB emperyalistlerinin kanlı hançeridir. Anadolu halkları emperyalizmin suçlarına ortak olmayacak. Halkların tek kurtuluş yolu birlikte savaş, birlikte devrimdir.

***

“ŞİMDİ AK PARTİ, MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ, DEM EN AZINDAN ÜÇLÜ OLARAK BU YOLU BERABER YÜRÜME KARARI VERDİK!” TAYYİP ERDOĞAN

“BU İTTİFAK SÜREÇ İTTİFAKIDIR. BAŞKA BİR İTTİFAK OLARAK ALGILANMAMALI KESİNLİKLE.” PERVİN BULDAN

“TÜRK, KÜRT, ARAP İTTİFAK YAPINCA GÜÇLENDİK, CİHANA HÜKMETTİK!” TAYYİP ERDOĞAN

“… ÖZELLİKLE KÜRTLERİN BÖLGESEL DOSTLUĞU, BÖLGESEL GÜCÜNE BÜYÜK KATKI SAĞLAYACAKTIR. TARİHTE OLDUĞU GİBİ GÜNÜMÜZDE VE GELECEKTE DE KÜRTLERİN BU ROLÜ ORTA DOĞU’DA HAKLI VE GÜÇLÜ OLMANIN TEMELİ OLACAKTIR.” ABDULLAH ÖCALAN

TAYYİP ERDOĞAN’I VE ABDULLAH ÖCALAN’I BİR ARAYA GETİREN, AYNI SÖZLERİ SÖYLETEN ABD’DİR!

BUNUN ADI İTTİFAK DEĞİL, HALKLARA DÜŞMANLIKTIR

KÜRT MİLLİYETÇİ HAREKETİ ROBOSKİ’DE, CİZRE’DE, SUR’DA, SURUÇ’TA VE ANKARA GAR’INDA HALKI KATLEDENLERİN SAFINDA BİLE İSTEYE YER ALMA İHANETİNİ GERÇEKLEŞTİRİYOR!

HALKLAR BU İHANETİ ASLA UNUTMAYACAKLAR!

Halk Okulu Dergisi, Sayı: 297

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Exit mobile version