Home Gündem AKP’nin Sağlık Bakanı Tarikatçı Faşist Gerici Kemal Memişoğlu

AKP’nin Sağlık Bakanı Tarikatçı Faşist Gerici Kemal Memişoğlu

0

TARİKATÇI FAŞİST GERİCİ KEMAL MEMİŞOĞLU EBRU TİMTİK’İ KATLETMENİN

AYTAÇ ÜNSAL’I SAKAT BIRAKMANIN KARŞILIĞINDA AKP’NİN SAĞLIK BAKANI YAPILDI!

HİÇBİR SUÇ UNUTULMAZ, HİÇBİR MAKAM SUÇLULARI KORUYAMAZ!

Pandemi ve deprem sürecindeki halk düşmanı politika ve söylemleri, Nakşibendi Tarikatı kollarından İskenderpaşa Cemaati’nin sahibi olduğu Haksağ Sağlık Hizmetleri A.Ş.’de yönetim kurulu üyeliği, Medipol Üniversitesi kurucusu ve Medipol Hastaneler zincirinin sahibi olması nedeniyle çok teşhir olan Fahrettin Koca yıpranmıştı.

AKP’nin Sağlık Bakanlığı koltuğu için yeni bir yüze ihtiyacı vardı. Sağlık Bakanlığı içinde kadrolaştığı uzun yıllardır bilinen Nakşibendi Tarikatı geleneğinden adaylar vardı Tayyip Erdoğan’ın önünde. Bunlardan oligarşi için en “güvenilir” ve “kullanışlı” olan, 8 yıldır İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü koltuğunda oturan Kemal Memişoğlu idi.

Ne de olsa 2019-2020 Adalet için Ölüm Orucu Direnişi sürecinde, direnişçilerin katledilmesi için elinden geleni yaparak, rüştünü AKP’ye ispatlamıştı.

Grup Yorum emekçileri Helin Bölek ve İbrahim Gökçek zorla müdahale için hastaneye kaçırıldığında, ne “hekim” ne “profesör” ne de “İl Sağlık Müdürü” sıfatıyla basının karşısına çıktı. “Zorla müdahale işkencedir, direnişçilerin ömründen çalmaktır, bir hekim olarak bu suça göz yummayacağım” demeyeceği açıktı. Dahası bu süreçte ailelerle görüşmedi, direnişle ilgili telefonlara çıkmadı, hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranarak sessiz sedasız bir köşede kalmayı başarmıştı. Bu yüzden

AKP’nin Sağlık Bakanlığı için biçilmiş kaftandı!

Kemal Memişoğlu, Halkın Avukatı Ebru Timtik’in Katilidir!

Halkın Adalet Savaşçıları Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal, 30 Temmuz 2020 sabahı erken saatlerde Silivri Hapishanesi’nden kaçırıldı.

Halkın Hukuk Bürosu (HHB) şehidi Ebru Timtik Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi’nde, bugün hala faşizmin hücrelerinde tutsak olan Aytaç Ünsal ise Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde zorla müdahale tehdidi altında, hapishaneden çok daha ağır tecrit koşullarında tutuluyorlardı.

Hastaneye kaçırıldıkları ilk günden itibaren ‘hasta değil direnişçi’ olduklarını ve hiçbir şekilde zorla müdahale istemediklerini, talepleri kabul edilene kadar direnişe devam edeceklerini ilan ettiler.

Hastanenin bilim kurulu, tedaviyi reddettiklerine dair rapor hazırlayıp, 37. ACM’ye iletilmek üzere İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne gönderdi.

Ancak İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü koltuğunda oturan Kemal Memişoğlu, bu raporu mahkemeye göndermedi.

HHB’ye baskın yapan, gözaltında işkence talimatı veren, tutuklatan, 1 yıl sonra çıkarıldıkları ilk mahkemede tahliye kararı veren hâkim heyetini rütbelerini düşürerek görevden alıp Cübbeli Cellat Akın Gürlek’i ACM başkanı yapan, 10 saat içinde “yeniden tutuklama” kararı verdiren, adil yargılanma hakkını duruşmaların her aşamasında gasbeden faşizmdi.

Tutuklanmaları, mahkeme süreçleri gibi hastaneye kaçırılmaları ve direnişi katliam pahasına da olsa bitirme kararı emperyalizme ve oligarşiye aitti. Halkın avukatlığı geleneğini mutlaka ama mutlaka bitirme talimatı, AKP’den her düzeydeki sorumlulara ulaşmıştı.

İşte Kemal Memişoğlu, AKP’den aldığı talimatı büyük bir gönüllükle uyguladı!

Geçen her saniyenin Ebru ve Aytaç’ın katledilmesi demek olduğunu bile bile sağlık raporlarını mahkemeye göndermedi!

Avukatları 37. ACM’den, İl Sağlık Müdürlüğü’ne yazı yazarak raporu istemesini talep etti. Adli Tıp Kurumu’nun, sağlık durumlarını göz önüne alarak “hapishanede kalamaz” raporu vermesine rağmen; talimatla hareket eden mahkeme tahliye talebini reddetti.

Hapishane müdürleri de aynı içerikli talebi reddederek Ebru ve Aytaç’ı alenen el birliğiyle katletmeye çalıştılar. Hastaneye kaçırıldıklarının 29. günü, Ebru Timtik ölüm orucunun 238. gününde, 27 Ağustos 2020’de ölümsüzleşti!

Ebru canını cübbe yaparak; halka adalet mücadelesinin nasıl verileceğini gösterdi, HHB’nin bitirilemeyeceğini 30 kiloluk bedeniyle kanıtladı, yoldaşlarının ömrüne ömür kattı, zaferin yalnızca ve yalnızca direnilerek kazanılabileceğini tüm dünya halklarına gösterdi.

AKP faşizmi; Halkın Avukatı Aytaç’ı, Ebru’nun ölümsüzlüğüyle kazanılan zaferin sonucunda ölüm orucunun 213. günü tahliye etmek zorunda kaldı. Daha tedavisi bitmeden, sinir ağrıları nedeniyle yürümekte bile zorlanan ölüm orucu gazisi Aytaç’ı yeniden tutukladı. Hapishanede tedavisini engelleyerek sakat bıraktı. Bu sürecin sorumluları:

  • Başta işbirlikçi uşak Tayyip Erdoğan ve dönemin İçişleri Bakanı Soysuz Süleyman Soylu olmak üzere tüm bakanlar,
  • 37. ACM, 38. ACM, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanları
  • Dönemin İstanbul İl Sağlık Müdürü Kemal Memişoğlu
  • Dr. Sadi Konuk ve Kanuni Sultan Süleyman EA Hastanesi Başhekimleri, Başhekim Yardımcıları, katliam suçunu susarak onaylayan tüm çalışanlarıdır.

Kemal Memişoğlu Kimdir?

Rizeli olan Memişoğlu’nun dedesi Lazistan Milletvekilliği yapmış olan Mehmet Necati Memişoğlu, babası 1983 seçimlerinde Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP)’nden Rize Milletvekili seçilen Fehmi Memişoğlu’dur.

MDP, 12 Eylül Amerikancı faşist cuntasının katliam, baskı ve sömürü politikalarıyla teşhir olan işbirlikçi oligarşinin, yine ABD’nin talimatıyla “sivilleşme” demagojisinin gereği olarak Nakşibendici emekli general faşist Turgut Sunalp’e kurduruldu.

İşbirlikçi oligarşinin “demokrat” yüzünü güçlendirmek amacıyla siyasi parti kurmak, yasal hale getirildi. Cuntanın ardından ilk kez yapılacak olan seçimlerde, hem Amerikancı sömürü, yağma ve katliam politikalarını sürdürecek hem de devrimci örgütlere karşı acımasız olacak bir iktidar arayışı sonucunda kurdurulmuştu.

Fakat emperyalizmin talimatıyla kurulan tek parti MDP değildi. Turgut Özal, ABD emperyalizminin çok yakından denetlediği, 24 Ocak Kararları’nı açıklayan müsteşar olarak basının da tanıdığı bir isimdi.

Seçimlerden bir gün önce Kenan Evren, halka açık çağrı yaparak MDP’ye oy istedi. Fakat CIA Türkiye Masası Şefi Paul Henze, Turgut Sunalp’e “size ana muhalefet partisi başkanlığı yakışır” demişti. Öyle de oldu ve seçimlerden Anavatan Partisi (ANAP) galip çıktı, Turgut Özal başbakan yapıldı.

Anadolu halkları Turgut Sunalp’i, NATO talimatıyla başlatılan kontrgerilla faaliyetlerinin uygulayıcısı, Ziverbey Köşkü’nü işkencehaneye çevirtmesiyle tanıyordu. Ama en çok da gözaltında 27 kadına tecavüze edildiği mahkeme kararlarıyla ortaya çıktıktan sonra; işkencecilerden Sedat Caner’in “cop ve şişe ile tecavüz, sık başvurulan bir yöntemdir” deyişinin ardından 12 Mart’ta işkence yapılmadığını iddia ederek “Taş gibi delikanlılarımız varken, copa neden müracaat edilsin?” diyen sapık, işkenceci, faşist kimliğiyle tanıyordu.

İşte 12 Mart Cuntası’nın sapık işkencecisi Turgut Sunalp “taş gibi delikanlıları” artık muhalefetçilik oynamak üzere TBMM’ye taşıma görevi üstlenmişti ve 71 milletvekilinden biri de Kemal Memişoğlu’nun Nakşibendici babası Fehmi Memişoğlu’ydu.

Fehmi Memişoğlu, ABD’de eğitim görmüş mühendis olarak tanınan bir işbirlikçiydi. Parti olarak MDP’yi tercih etmesi de işbirlikçi faşist kimliğinin sonucuydu. Fehmi Memişoğlu, oğlunu da ABD’de okutmuş, kendisi gibi “dinci”, tarikatçı, materyalizme düşman, halka ve devrimcilere karşı çalışan biri olarak yetiştirmişti.

Halkımız;

Kemal Memişoğlu, Ebru Timtik’in katilidir. Onun yüzünü her gördüğünüzde, aklınıza Ebru’nun, Mustafa’nın, Helin ve İbrahim’in 30 kiloluk bedenleri gelsin!

Sağlık hakkımızı elimizden alan, sağlığı paralı hale getiren, aşılardan ilaçlara, temizlik işlerinden inşaatlara kadar tüm ihaleleri tarikatlara peşkeş çeken AKP’nin sağlık politikalarını canla başla uygulayan halk düşmanlığı gelsin!

Kemal Memişoğlu!

Ebru Timtik’i katletmenin mükâfatını 2 Temmuz 2024 günü Sağlık Bakanı yapılarak aldın. Ülkemizde İmam Hatip Liselerini ilk kuran İlim Yayma Cemiyeti mensubu biri olarak o koltuğa oturmanın şaşkınlığı ve minnetiyle Tayyip Erdoğan’a söylediklerini hatırla: “Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın takdirleriyle Türkiye Cumhuriyeti’nin 53. Sağlık Bakanı olarak atanmış bulunmaktayım.

Vatanımız ve milletimiz için bu onurlu göreve beni layık gördüğü için Sayın Cumhurbaşkanı’mıza şükranlarımı arz ediyorum. Görevimin gerektirdiği ağır sorumluluğu hakkıyla ifa edebilmek için var gücümle çalışacağım. Allah utandırmasın. Saygı ve hürmetlerimle.”

“Var gücünle” çalışacağına eminiz Kemal Memişoğlu; emperyalizmi ve AKP’yi memnun edip “şükranlarını sunmak” için halkımızı katletmekte sınır tanımayacağını, sağlık hakkını çalarak tekellerin hizmetine daha çok vereceğinden şüphemiz yok!

Ama unutma ki, kime hürmetlerini sunarsan sun, kime sığınırsan sığın; senin de ailenin de suçlarını unutmayacak, unutturmayacağız!

Tüm halk düşmanları gibi; senin de kaçacak yerin olmayacak, sen de er ya da geç halka hesap vermekten kurtulamayacaksın!

Halk Okulu Dergisi, Sayı 247

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Exit mobile version