Home Genel Anadolu Alevi Meclisi: Alevi Halkımız, Alın Terinizi Sizi Yakanlara Verenlere Peşkeş Çekmeyin!

Anadolu Alevi Meclisi: Alevi Halkımız, Alın Terinizi Sizi Yakanlara Verenlere Peşkeş Çekmeyin!

0

HÜSEYİN MAT, ALEVİ HALKTAN TOPLANAN 500 BİN EURO’YU VEREREK ALEVİ DÜŞMANLARINI BELGESELDE KONUŞTURDU

Alevi Halkının Haklarının ve Özgürlüklerinin Mücadelesini Veren Devrimcilerdir

Alevi Halkına Yönelik Katliamların Önüne Bedenleriyle Barikat Olan Devrimcilerdir

Alevi İnancını ve Değerlerini, Günümüz Koşullarında Sürdüren Devrimcilerdir

Dünün Kerbela’sı Bugünün Kızıldere’sidir

Zalimin Önünde Eğilen ve Biat Edenler Bizden Değildir

Devrimcilerle Alevi Halkının İlişkisini Kesmeye Çalışanlar

Emperyalizme ve Faşizme Hizmet Edenlerdir.

Alevi Halkının Haklarını Tarihsel, Siyasal Haklılıkla ve Gerçeklerle Savunan Sadece Devrimcilerdir

Maraş’ta Alevi Katliamının Engellenememesinin Nedeni Devrimci Örgütlenmelerin Zayıflığıdır

Faşizmin Katliamı Karşısında Etkili Bir Direniş Örgütleyemediler

Çorum’da Alevi Katliamının Maraş Gibi Yaşanmamasının Nedeni; Devrimci Hareketin Örgütlü Gücü ve Örgütlediği Direniştir

*

Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Genel Başkanı Hüseyin Mat ve çevresindekiler Alevi halktan toplanan paralarla, 500 bin euro vererek, Madımak Belgeseli hazırlattı. Hazırlattıkları belgeselde Temel Karamollaoğlu gibi Alevi düşmanlarına söz hakkı verip propaganda yaptırdılar.

Alevi halkının değerlerine, acılarına ihanet eden bu tavırlarının karşısına devrimci Aleviler çıktı ve eleştirdiler. Hüseyin Mat ve çevresi, büyük bir demagoglukla devrimcilere saldırı başlattı. İstiyorlar ki devrimciler olmasın, devrimcilerle Alevilerin bir ilişkisi olmasın. İstedikleri gibi Alevi halkının değerlerini, kültürünü, mücadelesini, inancını emperyalist Almanya’ya, faşist Türkiye’ye pazarlayabilsinler. Buna izin vermeyeceğiz!

Yaptıkları belgeselin ismi “çok kötü bir şey oldu”.

Hayır! Madımak’ta “çok kötü bir şey” gibi belirsiz bir durum yaşanmadı, bir katliam oldu.

Katleden faşist devletti.

Alevi halkının tarihindeki en büyük katliamı sıradanlaştırıp, sadece “çok kötü bir şey” diye tanımlamak ne anlatır?

Kim yaptı bu katliamı, neden yaptı?

Neden bu belgeselin ismi faşizmin bu katliamını teşhir edecek şekilde seçilmedi?

Kime kendinizi kanıtlamaya çalışıyorsunuz?

ABD’nin “Ilımlı İslam Projesi” gibi siz de ABD’nin, Almanya’nın “Ilımlı Alevi Projesi” misiniz?

Belgeseli yapan Ümit Kıvanç.

Kim bu adam?

Görevi devrimi, devrimcileri değersizleştiren bir dönek.

Kendini faşizme satmış bir solcu eskisidir.

Kimliğini tanımak için 12 Eylül faşist cuntası için söylediklerine bakmak yeterlidir:

Ümit Kıvanç, faşist cuntayı şöyle övüyor: İyi ki 12 Eylül geldi. Yoksa sosyalistlerin iktidara gelmesi tehlikesi vardı. Eğer sosyalistler iktidara gelseydi en az 5 milyon kişi keserlerdi. 12 Eylülcüler 150 kişiyi öldürmüştür.”

Hüseyin Mat’a soruluyor; “Nasıl böyle birine belgesel yaptırıyorsunuz? Alevi halkının böylesi bir faşist beyinliyle neden aynı zeminde buluşturuyor, Aleviliğin ismini kirletiyorsunuz?”

Belgeselde ne var?

127 kişi ile röportaj yapılmış.

İçlerinde Alevi düşmanları var ama devrimciler yok.

Madımak Katliamı Hafıza Merkezi Projesi Koordinatörü ve Sanal Müze Yönetmeni Eylem Şen şöyle diyor: “Eğer suçlu olduğuna inandığınız bir kişi konuşunca suçlu olmadığı yolunda izlenim yaratabilecekse sizin kendi sözünüzden şüphe duymanız yerinde olacaktır.”

Suçluyu bul,

Konuştur.

Sonra da suçsuza de ki;

“Ondan şüphelendiğin için sen suçlusun!”

Demagoga bakın!

Sen neden katillere söz hakkı veriyorsun?

Sen neden buna ihtiyaç duyuyorsun?

Bunların hesabını Alevi halkımıza vereceksiniz!

Katilleri aklamanıza izin vermeyeceğiz!

Suçlular gitsin AKP kanallarında propagandalarını yapsınlar.

Sen neden Alevi halkının 500 bin euro’su ile kendi katliamlarını meşru, haklı göstermeye çalışmalarına olanak sunuyorsunuz?

Soru Açık: Siz Kimden Yanasınız? Kim için Belgesel Hazırladınız?

Cevap; katilleriyle Alevileri barıştırmak için!

Katillerin yaptığı yanına kalsın diye bu belgeseli yaptınız.

Ümit Kıvanç Ne Diyor; “Umudum yok, inadım var…”

Umut yoksa inat ne işe yarar?

Katilleri aklamaya yarar işte…

Halkta umutsuzluk, karamsarlık, yenilmişlik ruh halini oluşturmak faşizmin politik hedefidir. Ümit Kıvançlar zehirlerini akıtarak bu hedefe hizmet ediyorlar.

AABF’nin belgeseli!

Bizi yakanlara söz hakkı vermek için 500 bin euro veriyor.

12 Eylül faşist cuntasını savunan, devrimcilere hakaret eden bir döneğe 500 bin euro veriyor.

Sözde Madımak belgeseli yaptırıyor!

Tersine Madımak’ta yakılanların kemiklerini sızlatıyor, bir daha ateş atıyor üzerlerine.

Bu ihanete izin vermeyelim!

AABF bu belgeselde; “Madımak’ın utanç müzesine dönüşmesi, toplumsal yüzleşme yoluyla olabilecektir”diyor.

Bu mu Alevi halkının talebi?

Madımak katillerinin 8 avukatı AKP milletvekili oldu.

Hangi toplumsal yüzleşme?

Biz halk olarak faşizmden hesap soracağız.

“Toplum” olarak yakmadık Madımak’ta yakılanları.

FAŞİZM YAKTI.

AKP İslamcı gericiliği yaktı.

Bizim katilimiz “toplum” değil.

Yalan söylemeyin! Demagoji yapmayın!

Hüseyin Mat eleştiriye tahammül edemiyor ama biz eleştirmeye devam edeceğiz!

Eleştirmekle de kalmayacağız, Alevi halkının acılarını katillerine peşkeş çektiğinde karşısında bizi bulmaya devam edecek!

Sivas Madımak Katliam Belgeseli, Hüseyin Mat yönetimindeki Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu imzasıyla 2 Temmuz’da gösterime girdi.

Köln AABF merkezinde bir panel yapıldı ve Hüseyin Mat bu belgeseli övünerek anlattı. Biz de Alevi devrimciler olarak bu panele katıldık ve Hüseyin Mat’ın konuşmasını ve paneli eleştirdik.

Panelde, söz alan ve Alevi Halk Meclisi adına konuşma yapan Faruk Ereren şunları söyledi:

Biz bu belgeseli eleştirenleriz…

Biz Ümit Kıvanç’ı çok iyi tanıyanlarız.

12 Eylül’ün namlı döneklerinden…

AKP destekçisi, Erdoğan hayranı…

Hocası Murat Belge şu an ülkemizdeki Soros Vakfı’nın yöneticilerinden biri… Oraya kadar yükseldi yani döneklikte…

(…) Ümit Kıvanç’ın belgeselde olması Alevi halkının ve halkımızın beynini zehirlemektir.

(…) Bir başka önemli nokta Alevi halkı için MARAŞ’TA, SİVAS’TA, ÇORUM’DA bütün katliamlarda can veren kanı akıtılan devrimcilerdir.

Sayısız devrimci işkenceler görmüş, katledilmiştir.

Sayısız devrimci tutuklanmış, onlarca yıla varan tutsaklıklar yaşamıştır.

Bu belgeselde neden tek bir devrimci yok?

Temel Karamollaoğlu gibileri var da neden devrimciler yok?”

Alevi Halk Meclisi’nin bu eleştirileri üzerine Hüseyin Mat devrimcilere saldırmaya başladı Ümit Kıvanç’ı savundu.

Hüseyin Mat! Emperyalist Almanya’nın başbakanı neden sizi övüyor?

Almanya emperyalist bir devlettir.

Ülkesindeki devrimcileri yıllarca hapishanelerde tutuyor.

Grup Yorum konserlerini engellemeye çalışıyor.

Devrimcileri cenazelerimize omuz vermekten bile tutukluyor.

Peki, bu Almanya’nın başbakanı neden AABF’yi övüyor?

Hüseyin Mat neden “aşk ile sayın başbakan” diyerek Almanya Başbakanı Olaf Scholz’a duygularını ifade ediyor?

Bu aşk nereden geliyor?

Hüseyin Mat devrimciler karşısında Alevi halkının temsilcisi gibi konuşma hakkına sahip değildir.

Bakın, Faruk Ereren’den sonra konuşan Hüseyin Mat ne diyor; değerli konuğum ne hikmetse Alevi Meclisi’ni kuruyorsun da niye Sünni meclisini kurmuyorsunuz? Bence Alevileri örgütlemeyin camileri, Sünnileri örgütleyin!”

Tam katillerin söylemi.

Katillerde diyor ki; devrimciler Alevileri kullanıyor.

Hayır! Devrimciler Alevileri kullanmıyor!

Aleviler, en güvenli şekilde, devrimcilerin içinde kendilerini, inançlarını ifade edebiliyorlar.

Hüseyin Mat demagoji yaparak kendisini devrimciler karşısında Alevi temsilcisi sayıyor.

Biz eleştirirken Aleviliği eleştirmiyoruz, tam tersine Aleviliği savunuyoruz.

Ve bu gerçeği Hüseyin Mat’ın demagogluğu örtemez!

Alevileri temsil eden devrimcilerdir.

Alevilerin haklarını bugüne kadar devrimciler savundu.

Alevilere yönelik katliamların karşısında bugüne kadar devrimciler durdu.

Dün Kerbela ne ise bugünün Kızıldere’si aynıdır.

Kerbela’da Hüseyinler zalim Yezit’e biat etmediler, teslim olmadılar.

Kızıldere’de Mahirler bugünün Yezitleri faşizme teslim olmadılar, direnerek şehit düştüler.

Biz, Kerbela’da Hüseyinlerin direndiği gibi direnenleriz.

Soruyoruz;

Sen ve senin gibiler Aleviliği savunmak için hangi bedeli ödediniz?

Sen ve senin gibiler, Alevilik için hangi zulmü gördünüz?

Siz Alevilik üzerinden beslenen, kendi rahat yaşamınız için Aleviliği kullananlarsınız.

Siz Aleviliği düzene satanlarsınız.

Bunu eleştirdik ve eleştirmeye devam edeceğiz.

Kerbela’yı, Hz. Hüseyinleri, Aleviliğin değerlerini size karşı mücadele ederek koruduk ve yaşattık biz.

Alevi toplumu içinden çok kınalı keklik çıkarmıştır.

Biz bunları mahkûm ede ede Alevi değerlerini bugünlere getirdik.

Kınalı kekliklerin Alevi değerlerini yozlaştırmasının, düzen Aleviliğini geliştirmesinin önündeki engel devrimcilerdir.

Biz Alevi değerlerini sadece lafta savunanlar değiliz; biz yüzlerce kez bağladık alnımıza kızıl bantları ve zalime, zulme karşı bedenlerimizi ölümlere yatırdık.

Sen neden devrimcilerin Alevi halkın içinde olmasın istiyorsun?

Neden Alevi halkının tarihine ihanet etmesini ve devrimden, devrimcilikten, devrimcilerden uzak durmasını istiyorsun?

Sen neden Kerbela’yı tarihin derinliklerine gömmek;

Pir Sultanlar gibi darağacında can verenleri; şiirleri, türküleri için canını veren Helin Bölekleri, İbrahim Gökçekleri Alevi halkından koparmak istiyorsun?

Hüseyin Mat devam ediyor konuşmasına:

Aleviler artık örgütlüdür. (…)

Aleviler kendi dostunu ve düşmanını çok iyi biliyor.

(…)

Kimse gelip Alevilere demokrasi dersi vermesin.”

Demagog kendisine yapılan eleştirileri Alevi toplumuna yapılan eleştiri gibi göstererek, zeytinyağı misali su yüzüne çıkmaya çalışıyor.

Burjuvaziden aldıkları eğitim budur.

Demagogluğu öğreniyorlar. Gerçeklerle tartışamazlar, gerçekleri konuşamazlar.

Yalan söyleyecekler, gerçekleri çarpıtacaklar ancak kendilerini böyle kabul ettirebilirler.

Ama buna izin vermiyoruz, vermeyeceğiz.

Alevilerde demokrasi var, sen de yok Hüseyin Mat!

Sen gerçekleri yüzüne vuranları susturmaya çalışan bir despotsun!

Aleviler devrimcilere kapılarını açtı çünkü devrimciler Sünni halkın olduğu kadar Alevi halkın da çocuklarıdır.

Ama senin gibi eleştiriyi kabul etmeyenler devrimcileri Alevi halktan koparmaya çalışıyorlar.

Çünkü devrimciler Aleviliği sömürmenize izin vermiyor.

Bu ülkede Maraş, Çorum, Sivas, Gazi, Madımak katliamlarında devlet amacına ulaşamadıysa, bunda devrimcilerin yürüttüğü mücadelenin ve halklara önderlik etmelerinin belirleyici rolü vardır.

Faşizm Alevi-Sünni çatışması yaratmak için yaptı bu katliamları, devrimciler Alevi-Sünni çatışmasının önüne geçtiler.

Alevi halkını yine içlerindeki devrimciler koruyacak.

Sonuç olarak;

“MADIMAK’TA ÇOK KÖTÜ BİR ŞEY” OLMADI, FAŞİZM KATLİAM YAPTI. KATİLLER YARGILANMADI, CEZALANDIRILMADI.

Hüseyin Mat 500 bin euro verip Alevi halkın katillerini konuşturdu.

Hüseyin Mat, 500 bin euro verip faşizmin savunucusu Ümit Kıvanç’a belgesel yaptırdı.

Hüseyin Mat, bunu eleştiren devrimcilere saldırıyor, Alevi halkını kışkırtıyor.

Hüseyin Mat 500 bin euro’yu Alevi halkının kendini suçlu hissetmesi için harcadı.

ALEVİ HALKININ ACILARINI KULLANMAYI BIRAKIN!

ALEVİ HALKI OLARAK MADIMAK’IN KATİLLERİNİ YARGILAYACAK VE CEZALANDIRACAĞIZ!

KATİLLER YARGILANIP CEZALANDIRILANA KADAR MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ!

Alevi halkımız;

Hüseyin Mat gibi Alevi bezirgânlarının değil, devrimci Alevilerin izinden yürüyün!

Bu Kerbela’nın izinden yürümektir. Bu Pir Sultanların izinden yürümektir.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin başında Hızır Paşalarla uzlaşanlar değil, Pir Sultan’ın izinden yürüyenler olmalıdır.

Birde biz anlatalım;

“Sivas’ta ne oldu?” değil

SİVAS’TA NE YAPILDI?

2 TEMMUZ 1993’de Sivas’ta “kötü bir şey” olmadı.

2 TEMMUZ 1993’DE SİVAS’TA KATLİAM YAPILDI.

2 TEMMUZ 1993’DE DEVLET SİVAS’TA KATLİAM YAPTI.

Sivas’ı Kim Yaktı?

DYP-SHP KOALİSYONU YAKTI!

Sorumlular:

Sivas Katliamı gerçekleştirildiğinde başbakanlık koltuğunda DYP’li Tansu Çiller, Başbakan Yardımcılığı’nda CHP’li Erdal İnönü, Cumhurbaşkanlığı makamında ise Süleyman Demirel oturuyordu.

Neden Yaktı?

Devrimci mücadele kırda şehirde yaygınlaşırken, Aleviler de devrimci mücadelenin gelişmesi ile birlikte kendi taleplerini dile getirmek ve inançlarını özgürce yaşamak için, örgütlenmelerini büyütmek için çalışmalar yapıyordu.

Aleviler başta olmak üzere aydınlar, sanatçılar, yazarlar, devrimci, demokratlar Pir Sultan’ı anmak için Pir Sultan’ın doğduğu yerde, Pir Sultan’ın memleketinde toplandılar.

33 aydının, yazarın, sanatçının, halktan insanın, iki otel çalışanın diri diri yakılarak, dumandan boğularak can verdiği, onlarcasının yaralandığı katliam gerçekleşti.

Katliam davası açılmış olsa da devlet katliamcıları koruma yoluna giderek tarafını belirtmiştir.

Göstermelik tutuklamalar yapılmış, adı sanı belli olan katliamcıların kaçması, gizlenmesi sağlanmıştır.

Daha sonra Adalet Bakanı olan Şevket Kazan katliamcıların davasını üstlenmiş, AKP’nin ileri kadroları katilleri ziyaret edip ailelerini sahiplenmiş, katliamcıları açıktan desteklemiştir.

İşte bu belgeselde!

Katliamın katillerine söz hakkı verilmiş ve bu da meydan okuma olarak yutturulmaya çalışılmıştır.

Kimlere söz hakkı verilmiştir belgeselde?

Sadece bir tanesini anlatacağız burada…

Katliam zamanı Sivas Belediye Başkanı olan Temel Karamollaoğlu

Kimdir Temel Karamollaoğlu?

Belediye başkanlığından parti başkanlığına,

Milletvekilliğinden Cumhurbaşkanı adaylığına kadar,

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nden,

NATO Parlamenterler Asamblesi’ne kadar devleti temsil eden bir katil.

Saldırgan kitle Madımak Oteli’nin önündeyken Karamollaoğlu yanlarına gittiğinde,

“Mücahit Temel!” sloganlarıyla karşılandı.

Kalabalığa hitaben bir defa şöyle bir Fatiha okuyalım. Şunların ruhuna el Fatiha diyelim” şeklinde birkonuşma yaptı ve “Gazanız Mübarek Olsun” dedi.Karamollaoğlu, bu sözlerle ilgili yıllar sonra verdiğibir röportajda:

“Hiç hatırlamıyorum. Bir kalabalığı nasıl teskin edersiniz? Onların gönlünü alarak… Orada, ‘Oturun sakinleşin, bir Fatiha okuyun’ dememin, demememin bir önemi yok ki.

Ters bir konuşma yapsam, Emniyet Müdürü bana müdahale etmez mi?

Sonuçta kalabalık dağıldı. O halk orada tahrik olsaydı, yürürdü.

Sadece ben çıkıp önlemeye çalıştım. Hedef bendim. Eğer başka biri belediye başkanı olsaydı, olayları önlemek için gösterdiği çabadan dolayı bir de madalya takarlardı.” dedi.

Katliamın bir numaralı sanığı olan ve 18 yıldır firarda olan ve yakalanmayan dönemin belediye meclisüyesi Cafer Erçakmak’ın hiçbir suçu olmadığını savunanKaramollaoğlu; katliamda yaşamını yitirenlerin yanarakdeğil, dumandan boğularak öldüğünü iddia etti.

Madımak Oteli’nin utanç müzesine dönüştürülmesinin Sivas’a en büyük ihanet olacağını ve Türkiye’nin çok büyük acılar yaşadığını ama hiçbirinin bunun kadar istismar edilmediğini söyledi.

Ümit Kıvanç ile röportaj yapan sıradan bir gazeteci bile şu soruyu soruyor:

“Dönemin Sivas Belediye Başkanı da Vali de evladını kaybeden acılı anne, baba da vardı kayıtlarda. Görüşmelerde ‘şu kişi ile keşke görüşülmeseydi’ dediğiniz birisi oldu mu? Eksik veya fazla bir görüşme, sizi rahatsız eden bir kayıt var mıydı?”

Belediye başkanı kim biliyor musunuz? Temel Karamollaoğlu.

Diyor ki Ümit Kıvanç;

“Bu sadece hak etmeyen birine söz hakkı vermek değildir.

Bu kendi sözünün doğruluğuna güvenin ortaya konması, hakikat adına meydan okumadır.

Filmimizin tam anlamıyla böyle bir meydan okuma içerdiğini filmi izleyen herkes teslim edecektir.

Hem de öyle, şu kişi, bu kişi gibi daracık çaplı bir mesele etrafında değil; koskoca bir tarih, toplum, kültür ve büyük suçlar alanında.

Katliamdan yargılanan bir avuç kişi iyi halden cezalar alırken, dava defalarca bozulmuş, zaman aşımına uğratılmış katliamdan arananlar bizzat devlet tarafından korunduğu açığa çıkmıştır.

Katliam davasının zaman aşımına uğraması ve cezaların alt düzeyde olmasını ise Tayyip Erdoğan “hayırlı olsun” diyerek karşılamıştır.

İşte hayırlı olsunlar diyenlere söz hakkı vermiştir bu belgesel!

2 Temmuz Sivas Madımak Katliamı’na Kim, Nasıl Yaklaşıyor?

Bu soruların iki cevabı vardır.

Birincisi yıl dönümlerinde yaşananlar.

İkincisi yaşamın her anında ortaya konulan mücadele anlayışıdır.

Katliamın gerçekleştiği binanın otel mi, kebapçı mı, müze mi olacağı yıllarca tartışılmış, sonunda katliamda yer alan iki kişiyi de katledilenlerle birlikte anacak şekilde isimlerin yazıldığı bir müze köşesi yaparak, katledilenlerin aileleriyle, halkla alay edilmiştir.

Alevi inancına sahip dernekler, kültür merkezleri vb. kesimler sağduyu çağrıları yaparak yaşananlara kararlı bir tepki göstermeyerek, katliamı yıldan yıla yapılan anma ve etkinliklerle sınırlamayı tercih etmişlerdir.

Bu yaklaşım devletin politikalarını bu kadar pervasız yürütmesine, katledilen ve onların aileleriyle alay edilmesine de zemin yaratmıştır.

CHP gibi düzen partileri, oportünizm, reformizm, Kürt milliyetçi hareket Alevi kitlesini kendine yedeklemeye çalışarak politika yapmıştır.

Nedir bu politika?

Sağduyu!

Her yıl yapılan 2 Temmuz anmalarında devletin engelleme çabaları karşısında tutarlı, hesap soran bir mücadele değil, uzlaşmacı tavır izlenmiştir.

Şehitlerimizi anmamıza bile provokasyon demiştir.

Provokasyon olmasın diye; Polis, Madımak’ın önüne çelenk bırakmak isteyen devrimcilere saldırırken, Alevi bezirgânı dernek yöneticileri devrimcileri yalnız bırakıp kaçmıştır.

Devrimciler gözaltı işkence ve yıllara varan hapis cezaları almıştır.

Pir Sultanların yolunda, zalimin zulmüne karşı mücadeleyi büyüterek Sivas şehitlerini anmaya, yaşatmaya devam edeceğiz.

Anadolu Alevi Meclisi

*

HALKIMIZIN BİR DEYİMİ VARDIR; KİMİN ATINA BİNERSEN ONUN KILICINI SALLARSIN. OYSA ALEVİ HALKIMIZIN TEK KILICI ZÜLFİKÂRDIR VE ADALET İLE ANILIR

İŞTE AABF YÖNETİCİLERİNİN EMPERYALİSTLERDEN ALDIĞI RÜŞVETLER

– AABF’NİN 2014-2021 YILLARI ARASINDA ALMANYA EMPERYALİZMİNDEN ALDIĞI TOPLAM PARA 1 MİLYON 200 BİN EURO.

– AABF, 2019 YILINDA ALMANYA DEVLETİ’NDEN ÜÇ DEĞİŞİK PROJE KARŞILIĞINDA TOPLAM 135 BİN 805 EURO ALDI. 2020’DE 293 BİN 823, 2021’DE İSE 260 BİN 581 EURO ALDI.

– AABF’NİN 2014-2021 YILLARI ARASINDA TOPLAM 1 MİLYON 200 BİN EURO PARA ALDIĞI BİLGİSİ, SOL PARTİ FEDERAL PARLAMENTO MİLLETVEKİLİ GÖKAY AKBULUT’UN YÖNELTTİĞİ SORU ÖNERGESİNE FEDERAL İÇİŞLERİ BAKANLIĞI TARAFINDAN VERİLEN CEVAPLA AÇIĞA ÇIKMIŞTIR.

– 1 MİLYON 200 BİN EURO’LUK FONUN AABF’YE VERİLDİĞİ HABERİ 21 OCAK 2022 TARİHLİ NEUES LEBEN GAZETESİNDE YAYINLANDI.

– AABF GENEL BAŞKANI HÜSEYİN MAT, ALMANYA’DAN EN FAZLA MADDİ YARDIMI AABF’NİN DEĞİL, DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NIN UZANTISI DURUMUNDAKİ DİYANET İŞLERİ TÜRK İSLAM BİRLİĞİ’NİN (DİTİB) ALDIĞINI SÖYLEDİ. MAT, “DİTİB’E 3 YIL İÇİNDE AKTARILAN PARA 4 MİLYON 910 BİN EURO. SADECE 3 YIL İÇERİSİNDE” DEDİ. YANİ DİTİB’İN YANINDA BİZİM ALDIĞIMIZ PARA DEVEDE KULAK DİYEREK FON ALDIKLARINI DA İTİRAF ETMİŞ OLDU. VE BUNUN ÇOK MEŞRU OLDUĞUNU ARSIZCA DİLE GETİRDİ.

– AABF, ALMANYA’DA 2020’DE NRW EYALETİ’NDE, 2022’DE İSE BERLİN EYALETİ’NDE KAMU TÜZEL KİŞİLİK, KAMU KURUMU STATÜSÜ KAZANDI. “KAMU TÜZEL KİŞİLİĞİ STATÜSÜ, DİNİ TOPLULUKLARA VERGİ TOPLAMA, EĞİTİM VERME VE SOSYAL HİZMET SUNMA GİBİ ÖNEMLİ HAKLAR SAĞLAMAKTADIR. BU HAKLAR, DİNİ TOPLULUKLARIN MALİ BAĞIMSIZLIĞINI VE TOPLUMSAL ROLLERİNİ GÜÇLENDİRMEKTE, AYNI ZAMANDA ONLARIN DİNİ VE KÜLTÜREL FAALİYETLERİNİ SÜRDÜRMELERİNE OLANAK TANIMAKTADIR.” (BASINDAN)

– KAMU KURUMU STATÜSÜNDE OLMAK, AABF’YE VERGİ TOPLAMA HAKKI TANIYOR. AYRICA EKONOMİK ANLAMDA KİLİSELERİN FAYDALANDIĞI FONLAR, AYRICALIKLAR NE İSE AABF DE AYNI FON VE AYRICALIKLARDAN YARARLANIYOR.

– HÜSEYİN MAT: “ALMANYA’DAKİ KATOLİK, ORTODOKS, PROTESTAN KİLİSELERİNİN ANAYASAL OLARAK HANGİ HAKLARI VE YETKİLERİ VARSA ALEVİLER DE AYNI HAKLARA SAHİP OLACAK.”

– HÜSEYİN MAT: “BÖYLECE TÜM ALMANYA’DA ALEVİLİK BU EŞİTLİĞİ ELDE ETMİŞ OLACAK. KİLİSE VERGİSİ DİYE BİR VERGİ VAR BİLDİĞİNİZ GİBİ ALMANYA’DA, ARTIK BİZ DE CEMEVİ VERGİSİ ALABİLECEĞİZ. EKONOMİK ANLAMDA KİLİSELERİN FAYDALANDIĞI FONLAR, AYRICALIKLAR NE VARSA BİZ DE FAYDALANABİLECEĞİZ.”

HÜSEYİN MAT’IN İŞİ GÜCÜ ALEVİ HALKINDAN PARA TOPLAMAK ALMANYA EMPERLALİZMİNDEN RÜŞVET TOPLAMAK.

ALEVİ HALKIMIZ, ALIN TERİNİZİ SİZİ YAKANLARA VERENLERE PEŞKEŞ ÇEKMEYİN!

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Exit mobile version