İnanç Özkeskin:
Sessiz ve güler yüzlü bir sevgi taşırdı
Vefaydı bağlılıktı İlginç
emekti diğer adı
Yaşlı ana babasının evinde vuruldu
duvara sıçradı kanı
Soysuzların korkusu delirtti
Katlettiler prangalarıyla
Mesude Ana:
Onun en büyük gururuydu
Ben TAYAD’ın kurucusuyum derdi
Evladının tabutunu sırtladı
eli zafer işaretli
Düşmanlarım çatlasın
Ben şehit annesiyim diyendi
Mehmet Amca:
Ne evladı şehit ne de evladı tutsak
O bütün tutsaklara ana babadır
Tercihini yapmış kırkına vardığında
Evi yuvadır tutsak yakınlarına
Necla Abla:
Ne günler gördü ne acılar yaşadı
Ecelle oyun oynadı, geçti feleğin çemberinden
Canı Cananda tatlı görmedi direndi
Lafımı olur şimdi kavga bir canın
Asırlardan gelir Pir Sultanlardan
dönmemeyi öğrendi yolundan
Kemal Baba:
Sakallarıyla heybetli bir dağ gibi
Dağlara vermiş iki oğul aslan gibi
Yüreğinde soğumamış Mahir ezgisi
Seyit Rıza torunu da gördü
kuyu tiplerini
Lerzan Abla:
Lale Sümbül Mor Menekşe Gül
Ellerine yakışır yüreğine yaraşır
Rezil rüsva bir saltanat çağı
Zindanları geçirir başlarına halk çocukların
Ana olmadan ana olandır o durmaz yerinde
Ne ki ona da davalar açılsa cezalar yağdırılsa
Feridun Amca:
Kesintisiz bir yol yürümüş sanki
‘80’lerden bu yana varmış her adımda
Kardeşini de yıkamış vermiş toprağa
Yılmamış ak pak olmuş sakallarıyla
yine dört duvar arasında
Naime Ana:
Nasıl sığdırır yüreğine bilmem
Analığın sevgisini bölüştürür, üleştirir
İlle benim oğlum vay benim oğlum demeyi
Men etmiştir kendine, basmıştır bağrına tüm tutsakları
Evladını sahiplendiği gibi fikrini de geçirmiştir zikrine
İsmail Baba:
Vermiş oğluna şehidinin adını
Tutsak düşmüş oğul bırakmamış adını
Sürgünlere gitmiş oğul
O yine kalmış tutsak yakını
Hasan Basri:
Yüreği sezmek için gerekmez
Direnişe girmek için gerekmez
Yoldaşı sormak için gerekmez
Gerekmez ona bir çift gören göz
Nisan 2025