Home Eğitim PKK’nin 12. Kongresine Dair: Dünya Durdukça Dünya Halkları Bu İhaneti Asla Unutmayacak!

PKK’nin 12. Kongresine Dair: Dünya Durdukça Dünya Halkları Bu İhaneti Asla Unutmayacak!

0

PKK 12. Kongresi’ni topladı. Silah bırakma kararını açıkladı.

Koşul yoktu. Şart yoktu. Talep yoktu. PKK, 1978 yılında kuruldu. 1978’den günümüze 47 yıl geçti. Kürt milliyetçiliğinin saflarında on binlerce Kürt şehit oldu. Gelinen aşama nedir? Teslimiyet ve örgütün tasfiye edilmesi.

“PKK 12. Kongresi’ni topladı” ifadesi de yanlıştır aslında. PKK’nin 12. Kongresi’ni toplayan ABD’dir. ABD dikte etmiş Kürt milliyetçileri yapmıştır. Sürecin nasıl ilerleyeceğini ne kendileri biliyor ne de oligarşi biliyor. ABD programı adım adım dikte ediyor, onlar uyguluyor.

MHP de bu oyunun figüranlarındandır. Devlet Bahçeli bir ceset haline gelmiş durumda. Onun adına açıklamalar yaptırılıyor. “Öcalan gelsin TBMM’de konuşsun”, “TBMM’de tüm partilerin katılımıyla 100 kişilik bir komisyon kurulsun.”

Neden tüm partilerin katılımıyla kurulmalı bu komisyon? Çünkü tasfiye sürecinin zarar görmesini istemiyorlar. Kimse bu sürecin dışında kalmamalı ki, biri diğerini eleştiremesin, sürecin önüne taş konulmasın. Yani “Süreç zarar görmesin.”

Kürt milliyetçileri adına süreç diyorlar. Süreç dediklerinde adeta akan sular duruyor. Bu hassas, kırılgan şey zarar görmesin diye yaprak kımıldatmak istemiyorlar. Örneğin kendilerine yapıldığını iddia ettikleri suikast girişimlerini açıklamıyorlar.  Sırrı Süreyya Önder’in arabasının altına bomba konmuş.

Sırrı, bu sırrını arkadaşı Doğu Perinçek’e vermiş.

Kendisi öldükten sonra açıkladılar.

Pervin Buldan yurt dışı gezisinde trafik kazası geçirmiş.

Süreç zarar görmesin diye. Bu da açıklanmamış. Kürt milliyetçileri için öyle kıymetli bir şey süreç.

Süreç zarar görmesin diye geçmişte gerillaya talimat verdiler; “ateşkes” dediler. Düşman ateşi kesmedi. Her ateşkeste 500’lü rakamlarla gerilla devlet tarafından katledildi.

Diyarbakır Hapishanesi’nde devlet 10 PKK’li tutsağı kafalarını parçalayarak katletti.

Süreç zarar görmesin diyerek tepki gösterilmedi. Öcalan ABD tarafından Türkiye’ye teslim edildi. Süreç zarar görmesin diye eyleme geçilmedi.

Öcalan İmralı Hapishanesi’nde tecrit edildi, DHKP-C tutsakları tecridi engellemek için her türlü eyleme hazır olduklarını ve bunu önerdiklerini söylediler. Öcalan’ı tecritten çıkarmak için ağır bedelleri de olsa eylem örgütlemek gerektiğine inanıyorlardı.

Süreç zarar görmesin diye hapishanelerde direniş yapılmadı.

Roboski’de devlet uçaklarla köylüleri bombaladı, katliam yaptı.

Süreç zarar görmesin diye, AKP faşizminin katliamdaki sorumluluğunun üzeri örtüldü. Emine Erdoğan Roboski’de katledilenlerin aileleri ile buluşturuldu.

Süreç zarar görmesin diye Haziran Ayaklanması’na katılmama çağrısı yaptı Selahattin Demirtaş.

AKP faşizmi IŞID çetelerini örgütleyip Suruç’ta, Ankara Garı’nda bomba patlatıp katliam yaptı. Süreç zarar görmesin diye AKP’yi suçlamadılar.

Süreç zarar görmesin diye İmralı Adası’ndaki görüşmelerinin tümünü açıklamadılar.

Süreç yeniden başlatılsın diye “bakın açıklarız ha” dediler.

Paris’te Sakine Cansız ve iki PKK’liyi MİT katletti.

Süreç zarar görmesin diye MİT’i aklama yarışına girdi Kürt milliyetçileri. Öcalan, MİT’in yapmış olabileceğine milyonda bir ihtimal vermiyordu. Süreç tüm bunlara rağmen zarar görünce açıkladılar, Sakine Cansızları MİT katletmişti.

Süreç zarar görmesin diye CHP ile belediyelerde birlik yaptıklarını açıklamadılar.

Süreç zarar görmesin diye CHP’nin AKP yandaşı şirketleri ve medyayı boykot çağrısına katılmadılar.

Süreç zarar görmesin diye Kürt halkının taleplerinden sırayla geri adım attılar. Bağımsızlıktan federasyona geçtiler, otonomi dediler, özerklik dediler, anayasal, kültürel, demokratik haklar dediler. Dil hakkı verin yeter dediler. Parlamentoda varlığımıza izin verin yeter noktasına geldiler. Gelinen aşamada Kürt halkının tüm ulusal, demokratik taleplerini terk ettiler.

Ne anlama geliyor bu süreç dedikleri? Sözlüğe baktık. Şöyle yazıyor: “Aralarında birlik olan veya belli bir düzen veya zaman içinde tekrarlanan, ilerleyen, gelişen olay veya hareketler dizisi.”

Tek başına bir şey anlatmıyor. Ama biz Kürt milliyetçilerinin sürecine vakıf olduğumuz için anlıyoruz. Süreç dediklerinin anlamı uzlaşma, teslimiyet ve tasfiyedir. Adına zaman zaman “süreç” diyorlar, zaman zaman da “barış” diyorlar. Bir türlü dilleri varıp da uzlaşma, teslimiyet, tasfiye demiyorlar. Oysa işin özü budur. Ve sözlükteki tanıma uygundur, bu politika “barış” ve “süreç” adı altında 33 yıldır sürekli tekrarlanıyor.

Uzlaşma, Kürt milliyetçi hareketle emperyalizm ve faşizm arasında yaşanıyor.

Teslimiyet, Kürt milliyetçi hareketin kendi hedeflerini terk etmesini, emperyalizm ve faşizmin politikalarını benimsemesini anlatıyor.

Tasfiye Kürt milliyetçi hareketin silahlı mücadelenin geçersizliğini ilan etmesi, sosyalizmin inkârı, bağımsızlığın inkârı, emperyalizmin egemenliğinin koşulsuz şartsız kabul edilmesi ve ilanıdır.

Türk, Kürt, Arap İttifakı Değil,

Emperyalist Yayılmacılık Politikasının Maşaları: Türkiye Faşizmi, Kürt Milliyetçileri,

Suriye Arap Çapulcuları

Nihayet süreç sona geldi. Öcalan mahkeme kürsüsünden açıklamıştı sürecin anlamını, şimdi de Tayyip Erdoğan dışarıda ve İmamoğlu içeride açıkladı.

Öcalan, İmralı savunmalarında, PKK’nin muhatap alınması durumunda, PKK’nin gücünü oligarşi ile birleştireceğini, oligarşinin Kürt sorununu çözerek bölgesel bir güç haline geleceğini, PKK’nin güçlerinin de oligarşinin gücü haline geleceğini söylemişti. İşte şimdi olan budur. Öcalan şöyle diyordu: “…gerçekten bölgede lider ülke konumuna yükselme bu çıkmazdan ve çatışma ortamından kurtulma ile yakından bağlantılıdır. …

Bölgesel liderlik öz gücüne dayalı olarak en iddialı konuma gelecektir. Özellikle Kürtlerin bölgesel dostluğu, bölgesel gücüne büyük katkı sağlayacaktır. Tarihte olduğu gibi günümüzde ve gelecekte de Kürtlerin bu rolü Orta Doğu’da haklı ve güçlü olmanın temeli olacaktır. Stratejik bir tehlike olarak görülmekten çıkıp dayanılan temel bir güç haline gelecektir.”

“Bu temelde Balkanlardan Kafkasya’ya ve Orta Asya’ya kadar güçlenmenin yolu açılacaktır.”

Bölgesel güç olma dedikleri, bölgede emperyalizmin maşası olmak anlamına geliyor.

Bir yıl önce Murat Karayılan da ABD ve Avrupa emperyalizmine çağrı yapıyordu: “Başta ABD olmak üzere NATO ülkeleri bilsin ki, onlara karşı bugüne kadar bir şey yapmadık. Bizim davamız ulusal bir davadır. Kürt halkının davasının karşısında durmamalılar.”

Ne yapmalılar peki? Emperyalizme tek kurşun sıkmamış olan bu hareketi kullanmalılar. Kullanma önce Suriye’de başladı. Bugün Türkiye’de de o ısrarla istenen kullanma aşamasına gelinmiştir.

Maşa ile közü tutarsınız; eliniz yanmaz. Suriye’de işbirlikçi çapulcular yönetime getirildiğinde ABD askerlerinin Suriye’den çekilip çekilmeyeceği tartışma konusu oldu. Salih Müslim itiraf etti; Suriye’de tek bir ABD askeri ölmedi, 11 bin Kürt öldü. Kimin çıkarları için; ABD’nin çıkarları için.

Rakka’nın IŞİD’in elinden alınmasında da 500 Kürt çatışmalarda ölmüş, ABD askerleri çatışmaya bile girmemişlerdi. Onların adına savaşan ve ölen Kürtleri övdüler.

Washington Post yazarı Ignatius, Suriye’de YPG’ye eğitim veren ABD’li askerlerle konuşuyor. Askerler “iki yüzyıl aradan sonra sonuç almaya başladıklarını” söylüyorlardı. Çok çarpıcı bir gerçekti. 200 yıldır zafer yüzü görmeyen ABD’nin ilk kazandığı zaferlerde Kürt milliyetçilerinin kanı vardı. Suriye’de görev yapan Özel Harekât Kuvvetleri Komutanı ile konuşan Ignatius, yazısında şunları söylüyordu:

“ABD’nin Suriye misyonu genellikle gizlidir ya az gösterilir ya da ABD kamuoyu tarafından çok az anlaşılır. Fakat bu adı geçmeyen askerler karşılaştıklarımın içerisinde en iyileri. … Suriyeli partnerleri (yani YPG’liler -bn) ile çalışırken ABD’nin yaklaşık iki yüz yıldır görmediği bir şeyi elde ettiler. Kazanıyorlar. IŞİD’den kurtarılan bölgelerde Rakka’yı koruyacak birlikleri eğiten Özel Harekat Kuvvetleri Komutanı ‘En iyi savaşçılar evlerine gitmeye çalışanlardır’ diye verdiği eğitimi açıkladı. Plan, iki hafta içerisinde 250 kişiyi mezun etmek ve 3.500 ile 5.000 arasında bir güç inşa etmek.”

Maşa bu işte. Közü onunla tutuyor ABD ve eli yanmıyor.

AKP, MHP, PKK ittifakının özü budur. Yanlarında Suriye’nin yönetimine getirilen çapulcu Araplar vardır. Bunlar ABD’nin emperyalist çıkarları ve politikaları çerçevesinde bir araya getirilmiş güçlerdir.

PKK’nin silah bırakması üzerine Recep Tayyip Erdoğan 15 Mayıs 2025’te AKP Kongre Merkezi’nde Teşkilat Akademisi Liderlik Okulu’nda açıklama yaptı: “Davamız büyük. Türk, Kürt, Arap birlikte var olmuş, birlikte savaşmış, galibiyeti de mağlubiyeti de birlikte yaşamıştır. Coğrafya ve tarih Kürt, Türk ve Arap’ı çözülmez şekilde sıkı sıkıya bağlamıştır. Malazgirt; Kürt, Türk, Arap’ın ortak zaferidir. Çaldıran, Kürt, Türk, Arap’ın ortak zaferidir. Biz bu coğrafyada ittifak yapınca güçlendik, cihana hükmettik. Ancak hep beraber fetreti yaşadık. Birbirimize düştüğümüzde zayıfladık, bunu dış güçler çok iyi biliyor.”

Faşizm demek demagoji demek. Düne kadar Kürt yoktu. Şimdi tarihimizin ortak olduğunu, ittifaklar tarihi olduğunu iddia ediyor faşist şef Erdoğan. Malazgirt’te Kürt, Türk, Arap birlikteymiş. Yalana bakın. Hangi tarih kitaplarından okudun bunu? Muhtemel ki, bu tarih anlatımını Tayyip Erdoğan bulmuş. MHP’li faşist Devlet Bahçeli, yanına küfür koymadan Kürt kelimesini ağzına almazdı, şimdi Öcalan’a şükranlarını sunuyor.

Belli ki sözünü ettikleri dış güçlerin içinde ABD yok. Nitekim azılı düşmanları kulaklarından tutup bir araya getiren zaten ABD. Ve bir araya getirilme amaçlarını da açıklıyor, “cihana hükmetmek”. Bugünün dünyasında cihana hükmetme güçleri olmadığı açık. Bunun kendileri de farkında. En büyük hedefleri ABD’nin maşası olmaktan ibarettir. Cihana hükmetmekten kasıtları da bu.

Tayyip Erdoğan anlatmaya devam ediyor: “Dünyamız kabuk değiştirmekte, eski düzen çatırdamaktadır. Türkiye kutup başı olarak yeni dönemde hak ettiği yere hızla geliyor…Yarım asırdır Türkiye’nin ayağına vurulan bir prangayı söküp atacağız, o zaman menzile daha hızlı yürüyeceğiz.”

Yürüyecekleri menzil ABD’nin kendilerine göstereceği hedeftir.

Emperyalizmin çıkarları çerçevesinde bir savaşa hazırlanıyorlar, adına “Barış süreci” diyorlar. Bir başka demagoji, yalan da budur. Emperyalizmin ve faşizmin olduğu yerde barış yoktur. Tersine savaş vardır. Halk çocuklarını emperyalist tekellerin çıkarları için savaşa gönderecekler demektir. Suriye’de yaptıkları gibi. Ukrayna’da yaptıkları gibi. ABD emperyalizminin yakın hedefleri içinde İran, Rusya, Yemen var. Hangi cephede ABD savaş başlatırsa bu güçler de ora da kullanılmaya hazır.

Son zamanlarda CHP, kendisini ABD ittifakının dışında gösteriyor. Sol dili kullanıyordu. Ama PKK’nin silah bırakması gündeme gelince uşaklıklarını ortaya koydular. İmamoğlu açıklama yaptı: “Ülkemizi bölgenin büyük gücü haline getirebiliriz.” “Kürt vatandaşları- mızı herkesle eşit hissettirebilir, vatandaşımız olmayan Kürtleri kardeşlerimiz kılabilirsek sorunumuzu çözmekle kalmaz, ülkemizi gerçek manasıyla bölgenin büyük gücü, Orta Doğu’nun kutup yıldızı haline getirebiliriz.”

Ne Suriye’de Ne Türkiye’de

Kürt Milliyetçilerinin de Türkiye Faşizminin de Bir İradesi Yoktur

Kulaklarından Tutup Masaya Oturtan ABD’dir

Şimdi Suriye’de Özerk Yönetimi Olan Beş Bölge Oluşturuluyor

Senaryoya bakın Devlet Bahçeli, Öcalan gelsin Meclis’ten açıklasın dedi, Abdullah Öcalan silah bırakma çağrısı yaptı, kongre toplandı silah bırakma kararı alındı.

Bunlar işin senaryo kısmıdır. Gerçeği, ABD oturup elindeki işbirlikçilerin bir araya getirilmesini planlamış, sonra da kulaklarından tutup masaya oturtmuş ve ne yapacaklarını dikte etmiştir. İşbirlikçilere bunları uygulamak düşer.

Suriye’de de böyle olmuştu. ABD emperyalizmi Mazlum Abdi ile Suriye’de cumhurbaşkanı yapılan çapulcu Şara’nın kulaklarından tuttu, bir masaya oturttu, kendi hazırladığı sekiz maddelik mutabakat metnini imzalattı. Doğru düzgün metnin içeriğini bile bilmedikleri ortaya çıktı. Mazlum Abdi, ABD Merkez Kuvvetleri (CENTCOM) Komutanı Michael Kurilla ile görüştükten sonra Apaçhi marka bir ABD helikopteriyle Şam’a götürüldü. Suriye’nin geçiş dönemi Cumhurbaşkanı Şara’yı da kulağından tutup bir masaya oturttular. ABD’nin hazırladığı sekiz maddelik kağıda her ikisine de imza attırıldı.  Colani’ye sen Cumhurbaşkanısın dedi, Kobani’ye de “bu da Kürtlerin Cumhurbaşkanı” dendi. Kimin ne olacağına böylece karar verilmiş oldu. Kimse itiraz edemedi.

Tabloya bakın, önlerine konulan kağıdı imzaladılar ne anayasayı konuşabildiler ne hükümeti ne de bakanları konuşabildiler. Bir de Kürt milliyetçileri halkı kandırmak için hükümetin ortağı oldukları propagandasını yapıyorlardı. Siz ancak emperyalizmin önünüze attığı kırıntı ne ise onunla yetinirsiniz. Anlaşma imzalıyorsun, anayasa ve hükümet pazarlığı bile yapamıyorsun. Neyi boykot edebilirsin sen?

Şimdi Suriye’nin beş parçaya bölünme planları yapılıyor. Muhtemelen bu beş bölge şöyle şekillenecektir; Kürt bölgesi, hükümetin denetimindeki Arap bölgesi, Alevi Araplarının bulunduğu bölge, Nusayri bölgesi ve olasılıkla Türkiye’nin işbirlikçilerinin bulunduğu İdlip. Emperyalizm böl parçala yönet politikasını Yugoslavya’da, Libya’da, Irak’ta uyguladığı gibi şimdi Suriye’de uyguluyor. Bu bölünmüş yapılar arasında sürekli bir çatışma yaratılacak ve emperyalizm bu çatışma zemininde kendi egemenliğini koruyacak.

Kürt Milliyetçilerinin Adım Adım Yürüdüğü Tasfiyecilik Yolu

Milliyetçilik Burjuva İdeolojisidir Burjuva İdeolojisi Emperyalizmle Mutlaka Uzlaşır

Solcu Değil, Sağcıdır, İlerici Değil Gericidir

Solun iki temel ilkesi, ölçüsü vardır. Antifaşizm ve antiemperyalizm. Bir güç emperyalizme ve faşizme karşı değilse hele ki bunlarla işbirliği içindeyse solcu değil sağcıdır, ilerici değil gericidir.

Sol güçlerin birliği sorunu tartışıldığında bu iki nitelik tartışılmaz.

Birlik mutlaka antiemperyalist, antifaşist ilkeler temelinde kurulur.

PKK, yani Kürt milliyetçileri

  1. SOLU SOL YAPAN EN TEMEL SİYASİ KRİTERLERİ YOK SAYMIŞ,
  2. SOLUN EN TEMEL İLKELERİNİ İNKÂR ETMİŞ,
  3. SOLUN TEMEL DEĞERLERİNİ ÇİĞNEMİŞTİR.

Kürt milliyetçileri bugünkü tasfiye sonucuna ulaşana kadar pek çok aşamadan geçti.

Bu evrimi, altı aşamada özetleyebiliriz:

  1. 1970’lerin ikinci yarısında sosyalizmden ve devrimci hareketten etkilenerek ortaya çıkış.
  2. 1980’lerde küçük burjuva milliyetçiliğin öne çıkması.
  3. 1990’larda sosyalist sistemin yıkıldığı koşullarda, giderek doğrudan burjuva düşüncelerin egemen olmaya başlaması.
  4. Burjuva düşüncelerin kesin egemenliği. Bu egemenlik, İmralı savunmalarıyla ilan edilmiştir.
  5. “İmralı’dan Rakka’ya”; ABD’nin kara ordusu haline gelme aşaması.
  6. Öcalan’ın PKK’nin kendini feshetme çağrısı ve PKK’nin kendini feshetme kararı.

PKK’nin 1978’de yayınladığı Kürdistan Devriminin Yolu adlı broşürde, “sosyalizm”, “sınıflar”, “yeni sömürgecilik”, “bağımsızlık” gibi kavramlar kullanıl- maktadır. Bugün ABD’nin “kara ordusu” durumuna gelmiş olması, egemenliğindeki bölgede ABD emperyalizmine üsler açtırması, pervasızca ABD bayrağıyla YPG bayrağını yan yana dalgalandırmaları değişimin SAF DEĞİŞTİRME olduğunu gösterir. Kürt milliyetçiliği artık emperyalizmin ve faşizmin safına geçmiştir. Suriye’de bu saflarda savaştı. Türkiye’de ve diğer ülkelerde de emperyalizmin ve faşizmin saflarında savaşması şaşırtıcı olmayacaktır.

Kürt Milliyetçiliğinin Vardığı Sonuç Milliyetçi İdeolojinin Doğal Sonucudur Devrim Marksist-Leninist İdeoloji Önderliğinde Sürüyor, Sürecek

Halkların Kendi Kaderini Tayin Hakkını Bugüne Kadar Savunduk, Savunmaya Devam Edeceğiz Kürt Sorununu Sadece Marksist-Leninist Önderlik Altında Zafere Ulaşan Bir Devrim Başaracaktır

Emperyalizm Kürt, Arap, Türk ittifakı adı altında işbirlikçileri birleştirmiştir. Bu işbirlikçiliğe halkları ikna etme süreci başlayacak.

Mazlum Abdi gibileri bu süreçte ABD emperyalizminin kullanıp bir kenara atacağı uşaklardır. Daha kullanılışlıları, işbirlikçiliğe, halkları ikna etmeye daha uygun olanları eğitilip Şara’nın yerine getirilecektir.

Faşizm tüm tarihimizi emperyalizmin hizmetine sunmak için çalışacaktır.

Emevi Camisi’nin avlusunda Selahattin Eyyübi’nin anıt mezarı faşizmin ve Kürt milliyetçiliğinin kullandığı malzemelerden biri. Biz Selahattin Eyyübi’nin Haçlı Seferlerine karşı bağımsızlık için savaştığını anlatacağız. Bir işbirlikçi olmadığını anlatacağız. İşbirlikçilerin kendi çıkarları, emperyalizmin çıkarları için kullanmalarına izin vermeyeceğiz.

Çaldıran, Malazgirt savaşları ve başka gerçekler tüm tarih emperyalizmin çıkarları çerçevesinde yeniden yazılmaya çalışılıyor. Buna izin vermeyeceğiz.

Selçuklu ve Osmanlının tarihi, halkların kardeşlik tarihi değildir.

Tersine halkları işgallerinde, sömürü düzeninde kullandığı tarihtir. Tarihin çarpıtılmasına izin vermeyeceğiz.

İhanetin meşrulaştırıldığı, yozlaşmanın derinleştirildiği Orta Doğu’da çürümeye izin vermeyeceğiz.

Bir halkın onbinlerce şehitle elde ettiği kazanımların emperyalizmle uzlaşma, teslimiyet ve tasfiye masasında satılması dünya halklarının kaybıdır. Üzücüdür.  Fakat bu şaşırtıcı değil. Milliyetçilik, siyasi, ideolojik, mantıksal sonuçlarına varmıştır.

Bu sonuçtan kurtulmak ancak Marksist-Leninist önderlik altında devrim için halkların ortak mücadelesi ve ortak iktidarı ile mümkün olabilirdi. Kürt milliyetçiliği bu tercih yerine emperyalizmin askeri olmaya ve tasfiyeye uzanan yolu tercih etti.

Biz bu sonu çok önceden gördük, engel olmak için sürekli ve net ideolojik mücadele yürüttük. Kürt milliyetçiliği bu gerçeği gördüğü için saldırganlıkla eleştirilerimizi boğmak istedi. Korumak istediğimiz devrim iddiası, halkların mücadele dinamikleri, kazanımlarıydı. Bugün haklılığımız çok daha açık ortaya çıkmıştır.

Devrim yürüyüşümüz doğal rotasında ilerliyor. Kürt halkının devrimci dinamiklerini de kendisine katarak bu yürüyüşümüz sürecektir. Kürt halkı milliyetçi önderlik tarafından emperyalizme ve faşizme terk edilmiştir. Fakat bu Kürt halkının devrimci bir önderlikten yoksun olduğu anlamına gelmez.

Kürt halkının kaderi, ABD işbirlikçiliğine bırakılamaz.

Kürt halkı, devrimcilerin önderliğinde kendi ulusal ve sosyal kurtuluş yolundan ilerleyecektir. Kimse tarihi tersine çeviremeyecek.

Bağımsız, demokratik, sosyalist bir ülke istiyorsak; sınıfsız, sömürüsüz bir dünya istiyorsak; iki halk için tek seçenek,

BİRLİKTE SAVAŞ

BİRLİKTE İKTİDAR seçeneğidir.

Marksist-Leninist partimiz Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı için savaşıyor. Kürt sorununu kendi kaderini tayin hakkı çerçevesinde çözecektir.

Halklarımız, Türk, Kürt, Arap, Gürcü, Çerkes, Laz, Boşnak, Terekeme, Çingene, Abaza tüm Anadolu halkları, Marksist- Leninistlerin önderliğinde halkların birliğini sağlayacak, Anadolu’da Devrimci Halk İktidarı’nı kuracaktır.

TÜRK VE KÜRT HALKI, BU İŞBİRLİKÇİLİĞE ORTAK OLMAYACAK; BU İŞBİRLİKÇİLİĞİ REDDEDEREK KURTULUŞ YOLUNDA YÜRÜYECEKTİR

KAHROLSUN EMPERYALİZM, KAHROLSUN FAŞİZM, KAHROLSUN UZLAŞMA, TESLİMİYET, TASFİYE

YAŞASIN BAĞIMSIZLIK, DEMOKRASİ VE SOSYALİZM MÜCADELEMİZ

Halk Okulu Dergisi, Sayı: 289

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Exit mobile version