Home Seslendirme Emperyalizmin Hukuku ve Halkın Hukuku – Av. Barkın TİMTİK

Emperyalizmin Hukuku ve Halkın Hukuku – Av. Barkın TİMTİK

0

Emperyalizm ile demokrasi yan yana gelmesi bile mümkün olmayan iki kelime gibi geliyor bana, “Emperyalizmde Demokrasinin Krizi” başlığını çok farklı açılardan ele almak mümkün. Kriz, demokrasinin krizi mi yoksa emperyalist sistemin kendisinin mi? 


Emperyalizm basit bir sömürgecilik sistemi değil; kapitalizmin bir üst aşaması, tekellerin, finans kapitalin egemenliğinde tüm dünyanın paylaşıldığı bir çağı ifade ediyor. 


Bu azınlığın devlet yönetme biçimi demokrasi olabilir mi? Her demokrasi bir diktatörlüktür şüphesiz; fakat emperyalizm öyle bir dönemdir ki burjuva demokrasisi bu azınlığın egemenliğine yetmez. Sömürgelerden kârlar aktığı sürece, görece bir refah ve bir süreliğine hak ve özgürlükler güvencede görülebilir. Ama sadece bir süreliğine…


Emperyalizm çağının yönetme biçimi faşizmdir. Dimitrov’un tanımı her şeyi anlatmaya yeterlidir hala. “Finans kapitalin en gerici, en barbar, kan dökücü, terörcü diktatörlüğü” olarak tanımlıyor faşizmi. Hep bu yüzle mi görünüyor? Değil elbette, fakat sömürgelerin işbirlikçi yöntemlerinin faşizmi süreklileştirmekten başka çaresi yok. Bize hep bu yüzü görünüyor. 


Emperyalizmde demokrasi olmaz ancak demokrasi aldatmacası olur. Demokrasi yalanı olur. Çünkü demokrasi gerçekte halkın yönetimi demektir. Çoğunluğun iktidarıdır, geniş halk kitlelerinin çıkarlarının ifadesidir. 


Emperyalizm için demokrasi bir balondur. İçine fazla hava üfledikleri için patlamış bir balon. Yalanlar her zaman balon gibi patlar. İçinden geçtiğimiz günler emperyalizmin demokrasi yalanının pul pul döküldüğü günlerdir. Yalanları patlatan, özgürlük ve adalet isteyen halkların direnişidir. Direnen Filistin halkı imkansızlıklar içinde, yüksek teknolojili işgalcilere haklılığın tokadını atmıştır. Bu tokat bütün emperyalistlere atılmış, tüm dünya halkları haklı tokadın sesini yüreğinde duymuş, bilincinde işlemiştir. 


Bu ne demektir? Tekellerin doymak bilmez iştahı şaha kalkmıştır. Fakat onların iştahlarını doyuracak toprak kalmamıştır. Daha çok saldırganlaşmak, savaşları kışkırtmak, işgal ve ilhaklara girişmek mecburiyet haline gelmiştir onlar için.


Tekellerin kâr oranları düşmektedir ki bu bir ekonomi yasası olarak kaçınılmaz bir sonuçtur. Elmanın kurdunun içinde olması gibi kapitalizmi çürüten de kendi iç işleyiş yasalarıdır. Kapitalizmin eşitsiz ve sıçramalı gelişimi de paylaşım alanlarını, pazarları tartışılır hale getirmiştir. ABD hegemonyası; Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelerin gelişmesiyle beraber gerilemeye başlamıştır. 


Dolayısıyla 2.Paylaşım Savaşı sonrası düzenlenmiş uluslararası kurumlar, uluslararası hukuk emperyalizmin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. Hukuk, her zaman bir egemenlik aracıdır. O egemenliğin meşrulaştırılmasının imkanıdır ve egemenliğin güvencesidir. Emperyalistler için bu güvenlik teminatını sağlayamazsa kaldırılıp çöpe atılır. Emperyalistlerin savaş hukukunu, uluslararası ilişkilerdeki karşılıklılık ve saygı ilkelerini yok sayan; açık işgalleri, ilhakları, göç ettirmeleri basit ticaret ilişkisine indirgeyen yaklaşımları hukuk maskesinin ağır geldiğinin bir göstergesidir. Artık bu ayak bağının taşınması lüzumsuz görünmektedir. Çünkü emperyalistler insan hak ve hukukunu değil, kendi çıkarlarını korurlar. 


Emperyalistler barışın değil savaşlardan elde edilecek yüksek karların ve düzenin kendisini yeniden inşa etmesinin peşindedir. NATO bir savaş örgütü olarak yapılan anlaşmalara aykırı şekilde yeni üye ülkelerle genişletilirken hangi barış ve insan haklarından söz edilebilir? BM’de veto hakkı olan güvenlik konseyi üyesi 5 ülke dışında hiçbir ulusun istek ve ihtiyaçları dikkate alınmazken hangi adaletten bahsedilebilir. 


Azınlıkların hukuk ve demokrasileri, geniş halk kitlelerinin hak taleplerini terörize eder. Verilene razı olmalıdır halklar. Razı değilse de susmalıdır. Susmayıp hakkını isterse terörist olur. 


Emperyalistlerin hukuku, uluslararası terörle mücadele sözleşmeleriyle bütün ülkelerde hak mücadelelerini aynı yönergeyle bastırmaktadır. Terör listeleri, anti terör yasaları halkların hak mücadelelerini boğmak içindir. Bu listelerde faşizme karşı demokrasi mücadelesi verenler, bağımsız ve sömürüsüz ülke özlemiyle direnenler, anti emperyalistler, anti faşistler, yurtseverler vardır. Onları vur emriyle aramak, savaş uçaklarıyla bombalamak, cesetlerini kaybetmek emperyalizmin hukukudur. 


Halkların hukuku ise direniş ve mücadeledir. Bin yıllardır süren onur ve özgürlük mücadelelerinin yarattığı değerler, hak mücadelesinin yasasıdır. 


Saflar netleşmiştir artık. Demokrasi, barış, insan haklarının; emperyalizmin içi zehirli gaz dolu balonları olduğu açıkça görülebildiği için yolumuzu yönümüzü şaşırmayacağımız bir aydınlıktayız. 


Halkların kendi hukuku, sömürücü zalimlerin ayrı hukuku vardır. Bu gerçeğe göre hareket etmek, kendi hareket yasalarını halkların mücadele deneylerinden çıkarmak, dayanışma, paylaşma, direnme ilkeleriyle savaşmak dünya halklarının kurtuluş umududur. 

Av. Barkın Timtik

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Exit mobile version