1500 KİŞİNİN KATİLİNDEN NASIL BAŞBAKAN YAPILIR?
YA DA BİR AMERİKAN PROJESİ: GOLANİ
İsrail 27 Kasım 2024 tarihinde Lübnan ile barış anlaşması yapmasının ardından, bir sonraki hedefinin Suriye olacağını açıkladı.
Netanyahu’nun açıklamasından altı saat sonra, eskiden Nusra Cephesi olarak bilinen Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) liderliğindeki emperyalizmin silahlı çeteleri saldırıya başladı. Sadece 10 gün gibi kısa süre içinde Suriye’de Esad iktidarını devirdi.
O günün meşru iktidarı olan Esad’ın devrilmesinin ardından gelen tepkiler emperyalizmin istediği cinsten oldu. Her ağızdan bir söz çıktı; ancak kimse olayın özünü, emperyalizmin dünya halklarına saldırısını söylemedi.
Esad’ın devrilmesi sonrası birçok sığ değerlendirme de geldi: “Esad gibi kanlı diktatörün gitmesi iyi oldu. Ama gelenin daha mı iyi olacağını göreceğiz” gibi.
Ahmet Şara, ABD’nin kendi eliyle yetiştirip yerleştirdiği bir kukladır.
Al Şara, nam-ı diğer Golani’ye karşı temkinli yaklaşım “şaşırtıcı değil” ya da “şaşırtıcı”; olayın nereden, hangi sınıfın gözünden değerlendirildiğine bağlıdır.
Başına 10 milyon dolar ödül konulmuş birinden söz ediyoruz. Yıllarca İdlib halkına terör estiren azılı bir katil var karşımızda. Ancak emperyalizm kendi kuklasını allayıp pullayıp dünya halklarına pazarladı.
Koyduğu 10 milyon dolar ödülü de hızla kaldırıldı.
ABD, İsrail, İngiltere ve Türkiye işbirliğiyle HTŞ’yi beslediler, silahlandırdılar, donattılar, eğittiler ve Esad iktidarını yıktılar.
Sonra da Golani Suriye’nin yönetimine geçti.
Golani’nin iktidara giden yolu, biraz da Erdoğan’ınkine benziyor. HTŞ tıpkı AKP gibi bir ABD projesidir.
Golani de “gömlek değiştirerek” ABD’nin uşaklığını yapma şerefine nail oldu! Erdoğan Refah Partisi gömleğini, Golani Suriye’deki El Kaide örgütü olan Nusra gömleğini bıraktı. Golani yıllarca El Kaide ve IŞİD ile birlikte çalıştı. Ancak ABD için tehdit olmaktan çıkmak istedi. Tehdit olmadığını açık açık beyan etti.
KOD ADIYLA GOLANİ, GERÇEK ADIYLA AHMET ŞARA KİMDİR?
1981 yılında Riyad’da dünyaya geliyor, 7 yaşındayken Suriye’ye dönüyor. Golani, Şam’ın en lüks semtlerinden biri olan Mezzeh’de büyüyor.
18 yaşından itibaren katıldığı grupların etkisiyle, emperyalizmin kuklası çapulcu çetesi olma yolunda ilerledi. 11 Eylül saldırılarıyla birlikte El Kaide’ye katıldı. ABD işgalinden kısa süre önce Irak’a gitti, bir süre sonra tutuklandı. Beş yıllık tutukluluktan sonra serbest bırakıldı. Hapiste geçirdiği sürede selefilikten kopmaya başladığını ve ılımlı görüşlere yöneldiğini söylüyor.
2013 yılına gelindiğinde IŞİD’den ayrıldı.
2015’te Nusra’nın Batılı ülkelere saldırmayacağını ilan etti. Ve böylece Golani’nin işbirlikçilikte daha da geliştiği süreç başladı.
2017 yılında El Kaide’den ayrıldığını açıkladı ve HTŞ olarak yeniden örgüt kurdu. İdlib çevresindeki farklı örgütleri bünyesine katarak büyümeye başladı.
Attığı adımlarla İdlib’de hâkimiyet sağlayan HTŞ’nin ‘Dini Konsey Lideri’ Atoun, Eylül 2020’de Le Temps’e verdiği demeçte; HTŞ’nin Batı için tehdit oluşturmadığını söyledi. Emperyalizmin iyice gözüne girmek için Ocak 2021 tarihinde bazı emperyalist kuruluşlar için röportajlar verdi.
Ancak HTŞ ve Golani bir yandan emperyalizme şirin görünmeye çalışırken diğer yandan tam bir kitle katliamı gerçekleştirdi.
GOLANİ’YE NEDEN 10 MİLYON DOLAR ÖDÜL KONULMUŞTU?
Çünkü 1500 insanı katletmiştir. İşte katliamlarının listesi:
–1 Şubat 2004: IŞİD saflarındayken Erbil’de Kurban Bayramı’nda intihar saldırısı; 110 ölü, 103 yaralı.
– 21 Nisan 2004: Kerbela ve Bağdat’ta Aşure Günü birden çok bombalı araç saldırısı ile 80 kişiyi öldürüyor, 180 kişiyi yaralıyor.
– 30 Eylül 2004: Bağdat’ta bombalı bir saldırıda, 35’i çocuk 41 insanı öldürmüş. Burada 10 ABD askeri de yaralanıyor.
– 19 Kasım 2004: Kerbela ve Necef’te bombalı araç saldırıları. Necef’te cenaze konvoyuna saldırı. Kerbela’da otobüs durağına yapılan bombalı saldırı; 66 kişi hayatını kaybediyor, 191 kişi yaralanıyor.
– Babil Hille Katliamı: Bombalı kamyon ile yapılan bir katliam; 130 kişi ölüyor, 246 kişi yaralanıyor.
– 23 Kasım 2006: Bağdat’da 6 bombalı araç saldırısı. 215 kişi ölüyor, 257 kişi yaralanıyor. Telafer’de Musul’da iki patlayıcı yüklü kamyonla iki ayrı saldırı; 152 kişi ölüyor, 347 kişi yaralanıyor.
– 28 Mart 2007: Bağdat’da aynı anda 5 bombalı saldırı gerçekleştiriyor; 198 kişi ölüyor, 251 kişi yaralanıyor.
– 7 Haziran 2007: Bomba yüklü kamyonet ile yapılan Türkmenlere yönelik bir katliamda 156 kişi ölüyor.
– Bomba yüklü kamyonetle yapılan Amerli Türkmenlere yönelik katliamda 156 kişi ölüyor, 255 yaralı.
Bunları alt alta koyduğun zaman kabaca 1500 kişinin öldürülmesinden ve daha fazlasının yaralanmasından doğrudan sorumlu bir katildir!
10 MİLYON DOLAR ÖDÜLLÜ KATİLİ AKLAMA ÇABALARI
Önce sarığını çıkartıp askeri üniforma giydirip kameralar önüne çıkardılar. Sonra üniformasını bırakıp takım elbise giydirip sakallarını kısalttılar.
Sonra şirin gösterme operasyonu başladı. Burjuva basın bir yandan Esad’ın “nasıl bir cani olduğu, nasıl bir israf ve lüks içinde yaşadığını” yayınlarken diğer yandan da akıl hocası CIA’nın öğrettiği şekilde Golani ile röportaj yaptı. Verilen demeçlerin ikna çabasındaki, dezenformasyondaki ilk hedefinde küçük burjuvazi var. Onlar, yani akademisyen, gazeteci, avukat, yazar, sanatçı, öğrenci vb. aracılığı ile Ahmet Al Şara’yı dünya halklarına sempatik gösterme çabası sürüyor.
Dört dil bilen, üstelik de mühendis olan Golani, ilk mesajlarında azınlıklara, farklı etnik ve dini gruplara saygılı bir yönetim kurulacağını söyledi.
Zaten İdlib’de de bir yönetim tecrübesi varmış. Şimdi bir de başı açık bir kadına bakanlık verecekmiş.
Ne kadar ideal bir lider, değil mi?
Independent Türkçe’de verdiği bir röportaja göre, sadece kanatları eksik dünyada dolaşan adeta bir iyilik meleği. Bakın ne diyor Golani?
“Sonra biri bana camiye gitmemi, camide namaz kılmamı ve camide namaz kılmaya kendimi adamamı tavsiye etti. Ben de gittim ve orada namaz kılmaya, kendimi adamaya başladım ve hayatın aradığımız saf dünyevi anlamdan farklı bir anlamı olduğunu hissettim.
Bu yüzden bu gerçeği aramaya başladım. İçimde beni gerçeği aramaya iten bir şey vardı. Adalete nasıl ulaşırız? İnsanları zulümden nasıl kurtarabiliriz? İnsanlar arasında iyiliği nasıl yayabiliriz? Tüm bu anlamları Yüce Allah’ın kitabı olan Kur’an-ı Kerim’de, peygamberin uygulamalarında aramaya başladım. Sonra bir şeyhle tefsirini çalıştım.”
İşte bu işbirlikçi kukla ve cani katili, dünya halkları meşru görüp kabullensin istiyorlar.
MEŞRULUK ARAYIŞI
Peki, emperyalizm neden böylesi bir allama pullama operasyonu çekiyor?
Çünkü bir meşruluk arayışı içinde.
Emperyalizm yöntem olarak katliam ve meşruluğu kullanıyor. İdeolojik ve kültürel şekillenme yaratmak istiyor. Çünkü emperyalizm ve işbirlikçilerinin de iktidarda kalmak için meşruluğa ihtiyacı vardır.
Her şey kavramları dejenere etmekle başlıyor.
Suriye’deki darbenin bir ayağı Golani ise diğer ayağında da Kürt milliyetçileri var.
“Paradigma” deyip Kürt halkının demokrat ve ilerici ne kadar unsuru kaldıysa onları da emperyalizmin hizmetine sokmaya çalışıyorlar. Paradigma yalanıyla, Kürt halkına geçmişini unutturmaya ve gelecekte de emperyalizmin işbirlikçisi olmaya ikna etmeye çalışıyorlar.
Paradigma, değerler dizisi demektir. Emperyalizmin hangi değeri vardır ki işbirlikçilerin bir değeri olsun? Rojava’da emperyalizmin kurduğu 28 üs ve Orta Doğu halklarının katilliği dışında dünya halklarının bilmediği hangi değeri yaratmıştır emperyalizm ve Kürt milliyetçileri?
Emperyalizm işbirlikçilik politikalarını meşrulaştırmak için küçük burjuvaziyi kullanıyor. Yani ideolojik ve kültürel şekillenmeyi onlar üzerinden yapmak istiyor. Golani’nin yaptığı katliamları yukarıda saydık. Emperyalizmin politikasını derinlemesine kavramak için mutlaka sınıfsal bakmak gerekiyor.
NEDEN IŞİD, KİMDİR IŞİD?
NEDEN KATLİAMLAR YAPTIRDI, İNSANLARIN KELLESİNİ KESTİRDİ?
Çünkü Orta Doğu’da ABD emperyalizmine karşı çok büyük bir öfke var.
Bu antipatiyi nasıl ortadan kaldıracaklardı?
ABD’den daha katliamcı birini getirecek. IŞİD’e kafa kestirip bu katliamları açık açık öylesine yaydı ve korkuyu öyle büyüttü ki; halkları şu noktaya getirdi:
“Bunlar yeter ki gitsin de, IŞİD’in yerine kim gelirse gelsin.”
Yani IŞİD’in yerine emperyalistler ve işbirlikçilerine bile razı hale getirildi halk. IŞİD korkusunu kullanarak Suriye’ye girdi, askeri üsler kurdu emperyalizm.
Kürt milliyetçileri, YPG de ABD ile işbirliğini hep IŞİD’i bahane ederek meşrulaştırmaya çalıştı.
“ABD’den silahları almayıp da ne yapsaydık sanki? Kendimizi kıtır kıtır doğratsa mıydık?”
Kürt milliyetçi hareket için emperyalizme karşı direnmek ve savaşmak, Kürt halkına yapılanların hesabını sormak, ihtimal dâhilinde bile olmadığı için böyle yalanlar söylüyor, demagojilerle işbirliğini meşrulaştırmaya çalışıyorlar.
Ama korku salmak yetmiyor. Emperyalizme bir tane de Esad’ın yerine getireceği alternatif gerekiyordu. İşte Golani burada devreye sokuldu. Eğer yerli bir iktidar kurmayıp doğrudan kendisi girseydi, halkları doğrudan karşısına almış olacaktı. Ancak bunlar sadece olayın askeri-katliam boyutu.
Emevi Camii meselesi orada çok çarpıcı bir örnek oluşturdu. Emevi Cami’sini HTŞ’nin Suriye’deki darbesine bir de ideolojik boyut kazandırmak istiyor. Sünniler için sembolik öneme sahip. Tıpkı Anadolu halklarının Kızılderesi gibi bir ideolojik simge yaratmak istediler.
İslamcılar açısından Emeviler öne çıkarılır; çünkü dört Halife döneminden sonra ilk hanedan devleti Emeviler tarafından kurulur.
Ancak Emevi’nin bir başka boyutu da var; ki bu da Golani’nin “azınlıklara haklarını tanıyacağız” söyleminin ne kadar sahte olduğunu gösteriyor.
Hz. Hüseyin’in başı kesildikten sonra, Emevi Cami’sinde sergilenmiştir.
Bu ne demek? “Biz Alevileri katledeceğiz ve Kerbela Katliamı meşrudur, biz de sahipleniyor ve sürdürüyoruz…”
Yani Alevileri katledeceklerini daha baştan ilan etmiş oldular.
Suriye örneğinde emperyalizmin bundan sonraki yeni sömürgeleştirme politikalarını açıkça görebiliyoruz.
EMPERYALİZMİN YENİ SÖMÜRGECİLİK POLİTİKASI
Yeni sömürgecilik açık işgalin yerini gizli işgalin almasıdır.
Neden? Çünkü açıktan işgal ettiğinde halkların tepkisi uyanıyor. Emperyalistler kendilerine işbirlikçi uşak iktidarlar yaratırlar yukarıdan aşağıya kapitalizm süreklileştirilmesidir.
PEKİ, EMPERYALİZM NEDEN YENİ SÖMÜRGECİLİK MODELİNİ GELİŞTİRDİ?
Bu onun açısından, sosyalizme karşı önlemdi. Çünkü açıktan işgal ettiğinde önce Birinci Paylaşım Savaşı’ndan sonra dünyanın 1/6’sını, sonra İkinci Paylaşım Savaşı’ndan sonra 1/3’ünü kaybetti. Bunedenle çok zorunlu olmadıktan sonra Irak’ta olduğugibi doğrudan işgal etmiyor.
Yeni sömürgecilikteki mesele görünür olmamasıdır. Hiçbir yerde emperyalizm doğrudan görünmüyor. Suriye’deki işgali de bu yüzden işbirlikçi çapulcu katil çetelerin eliyle yapıyor.
Emperyalizm dünyada iki güç kalsın istiyor: Emperyalistler ve yeni sömürge ülkeler.
Bütün bu operasyonların, katliamların nedeni ne? Tüm dünyayı yeni sömürgeleştirmek.
YENİ SÖMÜRGECİLİĞİN ÖZÜNDE NE YATAR?
Emperyalizme DERİNLEMESİNE bir sömürü olanağı verir.
Emperyalizmin dizginsiz kâr hırsı vardır. İkinci Paylaşım Savaşı’ndan sonra ülkeleri yeni sömürgeleştirme politikasıyla kendisine bağladı.
Sovyetlerin yıkılışından sonra var olan sömürüyü daha da derinleştirmek istiyor. Buna da “Neoliberalizm” diyor. Yani daha fazla sömürmek ve daha fazla derinleştirmek.
Bunun için önündeki engelleri kaldırması gerekiyor. Kim engel? Mesela sosyalizmden etkilenen Baas yönetimi engel. Libya’da Kaddafi engeldi.
Şu anda daha önce Ukrayna’da yaptığı gibi Gürcistan ve Beyaz Rusya’da renkli devrimler tezgâhlamaya çalışıyor. Bu iktidarları tasfiye ediyor veya etmeye çalışıyor. Sömürüyü bu şekilde derinleştiriyor. Çünkü Amerikan sistemi dünya sistemi olmadan ayakta duramaz.
Ahmed Şara iktidarı ele geçirir geçirmez daha ayağının tozuyla yaptığı ilk açıklamalardan biri: “Biz ülkeyi liberalizme açıyoruz. Yatırımcıları bekleriz” oldu.
Emperyalizm yeni sömürgeleştirme politikasının bir ayağı “Yeni Davranışlar” kazandırmak.
Yani işbirlikçi bir ruh hali ve uşaklık davranışı yaratmak. Halk TV Suriye’deki darbeyi şu şekilde ifade ediyor mesela: Herkeste bir dil değişikliği yaratıyorlar.
Yeni davranışlar, yeni dil kazandırıyor.
Golani’nin işbirlikçi ruh hali ve uşaklık davranışının en çarpıcı örneği belki İsrail konusunda verilebilinir.
İsrail Suriye’nin bir kısmını işgal etti, Şam’ın kapısına dayandı, Suriye’nin bütün askeri tesisatlarını yerle bir etti. Ancak şu anda o ülkenin Başbakanı konumundaki Golani pek tepki göstermedi.
Normalde ortalığı yıkması gerekir. “İsrail ile sorun yaşamak istemiyoruz” yerine İsrail derhal vatantopraklarımızındın defolsun gitsin der.
Birazcık ulusal onuru olan bırakın Başbakanı, sıradan halk bile bunu söyler.
Onun tek söylediği “BM İsrail’e Suriye’deki işgal ettiği topraklardan geri çekilmesini söylesin”. Ki bu bile onun uşaklığının itirafıdır. Kendi ülkesine yönelik hiçbir politikası yok, bunu BM’ye havale ediyor. BM’ye kim hakim? ABD.
Yani tam bir yeni sömürge ülkenin uşağına yakışır şekilde, İsrail’in işgalini ABD’ye bırakıyor.
Suriye’deki bir başka ucube ve emperyalizmin beslemesi olduğunu gösteren Suriye’nin yeni ordusu. Ordusunda neredeyse Suriyeli yok.
HTŞ’nin askeri lideri Murhaf Ebu Kasra’nın da bulunduğu iki kişiye general rütbesi verildiğini aktaran Rahman, terfi ettirilenler arasında bir Arnavut, bir Ürdünlü, bir Tacik, bir Uygur ve HTŞ’li bir Türk olmak üzere en az “altı yabancı cihatçı” olduğunu belirtti.” Arnavut, Ürdün, Türk, Tacik, Uygur (Çin) Suriye’nin ordusu, ABD’nin yeni sömürgecilik politikasına uygun Suriyeli olmayan “İslamcılara” emanet edilmiştir.
PEKİ BİZ NE DİYORUZ, OLAYI NASIL ELE ALIYORUZ?
Biz halkların kendi kaderini tayin hakkını savunuyoruz. Bir ülkenin yönetimi, devrimi halkı tarafından yapılabilir ancak. Dışarıdan yapılan darbeler meşru değildir.
Biz emperyalist saldırganlığa karşı halkların birliğini ve sosyalizmi savunmaya devam edeceğiz. Tek yol devrim, tek kurtuluş sosyalizm diyoruz.
Biz halkların kardeşliğini ve enternasyonalizmi savunuyoruz.
Halkın Hukuk Bürosu temsilcisi Selçuk Kozağaçlı 2016 yılında Türkiye Suriye’deki teröristleri desteklediği için dava açmak istedi. Suriye’ye gidip delilleri topladı. Bunun için tutuklandı.
Türkiye faşizmi 2016 yılında Maraş’ın Terolar köyünde İŞİD kampı kurmak istedi.
Bunu biz engelledik. Temel Haklar, Grup Yorum, Halkın Hukuk Bürosu ve Antiemperyalist Cephe orada üç ay nöbet tuttular ve IŞİD’in orada yerleşmesini engellediler.
Bizim halklar olarak gücümüzü birleştirmek ve savaşmaktan başka şansımız yok.
Anti Emperyalist Cephe