Home Blog “Rojava Devrimi”nden Arap-Kürt Şeriat Devletine…

“Rojava Devrimi”nden Arap-Kürt Şeriat Devletine…

0

“ROJAVA DEVRİMİ”NDEN ARAP-KÜRT ŞERİAT DEVLETİNE…

“DEVRİM” MASKESİ ALTINDA SURİYE’DE, ABD İŞBİRLİKÇİLİĞİ VE İŞGALİ GİZLENEMEZ!

SURİYE TOPRAKLARI İŞBİRLİKÇİ AKP FAŞİZMİ, KÜRT MİLLİYETÇİLERİ VE ŞERİATÇI ÇETELER TARAFINDAN ABD EMPERYALİZMİ ADINA İŞGAL EDİLMİŞTİR!

ESAD İKTİDARI YIKILDI!

SURİYE TOPRAKLARI VE HALKI, İŞBİRLİKÇİLERİ ARACILIĞIYLA EMPERYALİZMİN YENİ SÖMÜRGESİ YAPILMAKTADIR!

30 Aralık 2024 tarihinde, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) siyasi kanadı Suriye Demokratik Konseyi’nden Bessam İshak, SDG lideri Mazlum Abdi’nin Şam’da yeni işbirlikçi Suriye yönetimin fiili başkanı Colani ile toplantı yaptığını ve toplantıda sadece askeri konuların ele alındığını açıkladı.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) destekli SDG’nin siyasi kanadının Washington temsilcisi Bessam İshak, Londra merkezli Suudi Arabistan gazetesi Şark-ul Avsat’a verdiği röportajda, SDG ve HTŞ arasında bir dizi görüşme gerçekleştiğini, bu görüşmelerin olumlu geçtiğini belirtti.

Esad iktidarını yıkarak Suriye’nin başına getirilen Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) lideri Ebu Muhammed Colani, Suriye’de “şeriat hükümlerinin hakim olacağını” açıklamıştı.

Rojava’da ise Kürt milliyetçileri devrim yaptıklarını iddia ediyorlardı. Nasıl bir devrim ki birisi “sosyalist” diğeri “şeriatçı” iki anlayışı hiç sorunsuz, yıldırım hızıyla aynı noktada buluşturuverdi?

Rojava devrimi nereye? “Sosyalist devrimden Şeriat devletine” mi? diye sormadan edemiyoruz.

IŞİD Canavarını Yaratan Emperyalistler,

IŞİD’e Karşı Mücadele Adı Altında Suriye’ye Yerleştiler

ABD emperyalizmi 2000 yılının başlarında Büyük Orta Doğu Projesi olan BOP’u gündeme getirdi. 2011 yılında Tunus’ta başlayıp Mısır ve diğer bütün Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya yayılan halk ayaklanmalarını kullanarak “Arap Baharı” adı altında BOP’u hayata geçirmeye çalıştı. Suriye’de de Esad iktidarını yıkıp yerine “Ilımlı İslam” adı altında işbirlikçilerini iktidara getirmek istiyordu.

Esad iktidarı ABD emperyalizminin bu saldırılarına boyun eğmeyip direnince bu sefer “ılımlı İslam” söylemini bir kenara bırakıp daha önce “terörist” dediği El Kaide, El Nusra gibi bütün şeriatçı örgütleri topladı. Silahlandırdı, eğitip donattı. 2011 yılından beri BOP’a karşı direnen Esad iktidarını yıkmak için savaştırıyordu.

Esad iktidarı, işbirlikçi şeriatçı örgütlerle savaşırken Suriye’nin kuzey ve doğusundaki Kürtlerin yaşadığı bölgelerden askeri güçlerini çatışmaların yoğunlaştığı iç bölgelere çekti. Bunun üzerine Kürt milliyetçi hareket boşaltılan bu bölgelerde Kasım 2013 yılında tek taraflı özerklik ilan etti. “Öz yönetimler” kurarak devrim yaptığını söyledi.

Diğer taraftan emperyalistlerin Esad iktidarını yıkmak için örgütlediği, eğitip donattığı kısa adıyla IŞİD denilen Irak ve Şam İslam Devleti hakim olduğu bölgelerde kafa kol kesmesiyle, kadınlara tecavüzleriyle, katliamlarıyla hem emperyalistlerin denetiminden çıkmış hem de emperyalistler adına kötü propaganda olmaya başlamıştı. Eğitip donattığı işbirlikçi çeteleriyle sonuç alamayacağını gören emperyalistler, denetimlerinden çıkan IŞİD’ı Suriye’de terörist örgüt ilan ettiler. Emperyalistler yaptıkları propaganda ile IŞİD’ten önce bir “canavar” yarattı. Sonra da “canavar” ile mücadele etmek adına Suriye’yi işgal etmenin yollarını yaptı.  Her türlü silahlarla eğitilip donatılan ve önü açılan IŞİD, 2014 yılı ortalarında Suriye ve Irak topraklarında önemli bir toprak parçasını kontrol eder duruma geldi. Bütün şeriatçı çeteler de IŞİD’e katılmaya başladı. Irak Şam İslam Devleti adını taşıyan IŞİD, Irak topraklarında da birçok bölgeyi işgal edip kontrolü altına almaya başladı.

4 Ağustos 2014 tarihinde Irak’ta Ezidilerin yaşadığı Şengal topraklarını da işgal eden IŞID, Ezidi katliamına başladı. Kürt milliyetçi hareket PKK, Şengal bölgesinde IŞİD’e karşı direnişi örgütledi ve IŞİD’ı, ABD’nin havadan destekleri ile Şengal bölgesinden çıkarttı.

IŞİD’ın bir taraftan emperyalistler tarafından önü açılıp Suriye ve Irak topraklarında katliamlar yapması sağlanırken diğer taraftan bütün dünya için tehdit oluşturan bir canavar olarak gösterildi. ‘’IŞİD canavarı’’nın durdurulması adına 60’ın üzerinde ülke koalisyon güçlerini oluşturdu.

5 Ekim 2014 yılında IŞİD, Kürtlerin yaşadığı ve ‘’Öz Yönetim’’ ilan ettiği Kobane’ye saldırdı. IŞİD’in Kobanesaldırısını bahane eden ABD ve diğer emperyalistgüçler fiilen Suriye topraklarına girmenin bahanesiniyarattılar.

ABD, IŞİD’ın saldırılarına karşı Kürt milliyetçi harekete destek vermek bahanesiyle asker ve uçaklarıyla Kürtlerin yaşadığı Suriye topraklarına yerleşti. Kısa sürede ABD, Kürt milliyetçi hareketin “devrim yaptık” diyerek öz yönetim ilan ettiği bölgelerde 25’in üzerinde askeri üs kurdu.

Kürt milliyetçi hareket PKK/PYD, ABD’nin hava desteği altında “IŞİD canavarına” karşı direnen bir kahraman olarak gösterildi. ABD’nin Suriye topraklarının bir bölümüne askerleriyle, üsleriyle yerleşmesi bu şekilde meşrulaştırıldı.

Kürt Milliyetçi Hareket, Kürt Halkının Değil ABD’nin Emperyalist Çıkarları için Binlerce Şehit Verdi!

İlerleyen süreçte ABD komutası altındaki Kürt milliyetçi hareket, ABD’nin hava desteği altında Kürtlerin yaşamadığı Rakka gibi bölgelerde de ABD’nin çıkarları için kullanılmaya devam etti. Örneğin; bir Kürt şehri olan Afrin’de Türkiye oligarşisinin işgaline karşı direnmek yerine ABD çıkarlarına uygun olmadığı için Afrin’den çıkartıldı. Afrin’deki Kürtler TSK’ya ve işbirlikçi gerici güçlere terk edildi.

Afrin’den geri çekilen Kürt milliyetçi hareket ise Kürtlerin yaşamadığı Rakka’da IŞİD’a karşı ABD komutasında savaştırıldı. Kürt milliyetçi hareketin kendi açıklamalarına göre Rakka’da ‘’bir tek Amerikan askerinin burnu dahi kanamazken 10 binin üzerinde şehit verdi.’’

Sayıları 50 bini bulan ve ABD’den dolarla maaş alan, ABD tarafından giydirilen, silahlandırılan, eğitilen, ABD denetimindeki toprakları, petrol kuyularını koruyan, IŞİD’lilerin esir olarak tutulduğu kamplarda gardiyanlık yapan ve ABD’nin açıkça ‘’benim kara gücüm’’ diye ifade ettiği bir kara ordusuna dönüştü Kürt milliyetçi hareket PKK/PYD.

Özet olarak PKK/PYD ‘’devrim yaptık’’ dedikleri Rojava’da Kürt halkının kaderi için, onları korumak için savaşmadı. ABD’nin bölgedeki emperyalist çıkarları için savaştılar ve savaşmaktadırlar. Bunun en somut örneği; Kürt şehri olan Afrin’de Kürt halkının Türkiye faşizminin katliamlarıyla, işgaliyle karşı karşıya yalnız bırakılıp Kürtlerin hiç olmadığı Rakka’da, ABD istediği için IŞİD’e karşı savaşta 10 bin Kürtün ölmesidir.

‘’Rojava Devrimi’’ ABD İşbirlikçiliğinin Maskesi Yapıldı

“15 Mart 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşında Kuzey Suriye Halkları, DAİŞ karanlığı ve Esad rejimine karşı 19 Temmuz 2012’de kendi kaderini tayin edeceği üçüncü bir yolun temellerini attı. Kobane’de başlayan üçüncü yol inşası Rojava devrimine dönüşerek sadece Kürt halkı için değil aynı zamanda Suriye’de yaşayan Araplar, Türkmenler, Ermeniler ve Süryaniler için de umut olmuştur.”

19 Temmuz 2019 tarihli HDP açıklamasından…

“Rojava devrimi sadece Suriye’nin kuzeyinde değil, tüm dünya için ilham verici bir özgürlük ve demokrasi hareketi olarak tarihe geçti.” (19 Temmuz 2024, Roj News)

Kürt milliyetçi hareket Amerikan işbirlikçiliğini böyle devrim diye propagandasını yaptı. Üstelik bütün dünya halklarını kurtaracak bir model olarak sundu.

Oysa halklarla emperyalizm arasındaki çatışmada üçüncü bir ara yol yoktur. Ya emperyalizme karşı olunur ya da emperyalizme boyun eğilip onun maşası olarak kullanılırsınız. Kürt milliyetçi hareket gibi “üçüncü” bir ara yolda durduğunu söyleyenler esas olarak emperyalizmle halklar saflaşmasında objektif olarak emperyalistlerin safında yer alıyor demektir. Çünkü emperyalizmle halklar arasındaki çelişki uzlaşmaz çelişkidir. Ya emperyalistlerin karşısında olursunuz ya da onun maşası olarak kullanılırsınız.

Kürt milliyetçi hareket, Suriye’ye saldırıların başından itibaren “üçüncü yol” diyerek emperyalizmle işbirliğini maskelemeye çalıştı.

“Rojava devrimi” söylemi de Kürt milliyetçi hareketin ABD işbirlikçiliğinin, ABD tarafından bölgede “kara gücü” olarak kullanılmanın, ABD’nin “kara ordusuna” dönüştürülmesinin maskesi yapıldı.

Ülkemizdeki reformist, oportünist solu da kendine yedeklediler. Ülkemizdeki oportünist solun büyük çoğunluğu ABD komutasındaki Kürt milliyetçi hareketin kuyruğunda ‘’Rojava devrimini’’ korumak için “enternasyonalist taburlar” kurdular.

ABD’nin kanatları altında 21. Yüzyıl’ın devrimcileri ilan ettiler kendilerini… ABD’nin komutasında, ABD silahlarıyla 21. Yüzyıl’ın “en yeni devrim modelini” yarattılar.

Öyle ki devrimci harekete “siz Rojava’ya devrim demiyorsunuz” diyerek her yerde saldırmaya başladılar. İnsanlarımıza saldırdılar. Derneklerinizi bastılar. Molotof atıp yaktılar.

Kürt milliyetçi hareketle birlikte oportünist sol da saldırdı Cephelilere. Çünkü onlar da ülkelerindeki devrim mücadelesini terk edip Rojava’da Kürt milliyetçilerinin kuyruğuna takılarak emperyalizmle olan işbirlikçiliklerinin, kuyrukçuluklarının üstünü örtmek istiyorlardı. Her alanda Cephe ile ilişkilerini reformist ve oportünist sol da kesti…

DEVRİM NEDİR? NE DEĞİLDİR? NASIL YAPILIR?

ROJAVA’DA OLAN NEDİR?

Elbette Kürt milliyetçileri de reformist ve oportünist solda bilir. Bilmemezlikten değil, dünyanın hiçbir yerinde ABD emperyalizminin devrim yaptığı ya da ABD emperyalizmine yaslanarak devrim yapıldığı görülmemiştir. Diğer taraftan Kürt milliyetçi hareketin ne devrimle ne de sosyalizmle bir bağı kalmamıştı. Bu kavramları çoktan terk etmişti. Ta, 1993 yılında bayraklarından sosyalizmin sembolü olan orak çekici çıkartmışlar, emperyalistler ve işbirlikçi oligarşiyle uzlaşma yoluna girmişler, sırtlarını emperyalistlere dayayıp kaderlerini emperyalizme bağlamışlardı. Kürt milliyetçi hareket 1990’ların başından beri “reel sosyalizm” diye karşı cepheden sosyalizme karşı saldırmaktaydı.

ROJAVA DEVRİM DEĞİL ABD İŞBİRLİKÇİLİĞİDİR!

Devrimci hareket “devrim” kavramıyla, emperyalizmin yan yana kullanılmasına izin vermedi. Rojava’da olanın “devrim” değil ABD emperyalizminin işbirlikçiliği olduğunu söyledi. Suriye topraklarının bir bölümünün PKK/PYD kullanılarak ABD tarafından işgal edilmesi olduğunu söyledi. İşgal edilen bu topraklarda 25’i aşkın askeri üsle ve 50 bini bulan “kara gücüm” dediği PYD/YPG ile işgalin sürdürülmesi olduğunu söyledi. ‘’Rojava Devrimi’’ söyleminin ABD işbirlikçiliğinin ve sürdürülen işgalin üstünü maskelemek için uydurulan bir demagoji olduğunu söyledi.

Kürt milliyetçi hareket bu nedenle düşman oldu devrimci harekete. Emperyalizmle işbirlikçiliğini açığa çıkarttığı, teşhir ettiği için saldırdılar. Devrim gibi bir kavramın emperyalizmin işbirlikçiliğini maskelemek ve kullanılmasına izin vermediği için saldırdılar, kurumlarımızı, derneklerimizi basıp yaktılar. İnsanlarımızı kurşunladılar…

“IŞİD’E KARŞI SAVAŞ” ADI ALTINDA SURİYE İŞGAL EDİLDİ!

Rojava’da olan da devrim değil, açık bir işbirlikçilikti. Devrimci hareket başından beri Rojava’da olanın devrim olmadığını söyledi. Kürt milliyetçi hareketin ABD işbirlikçiliğini teşhir etti. Suriye toprakları “IŞİD’e karşı savaş” adı altında emperyalistler tarafından işgal edildi. IŞID, Suriye topraklarının fiilen işgalini meşrulaştırmak için kullanışlı bir araç oldu. Kürt milliyetçi hareket PYD/YPG ise ABD’nin Suriye topraklarını işgal etmek için kullandığı “kara gücü” oldu. İşgal ettiği topraklarda işgalini sürdürdüğü ‘’kara ordusu’’ olarak kullandı.

IŞİD yenilgiye uğratıldıktan sonra da emperyalistler yok etmek istemedi. Tam tersine, zamanı geldiğinde ve ihtiyaç duyduğu yerde kullanılmak üzere, 100 binin üzerindeki IŞİD güçlerini, Kürtlerin “devrim yaptık” dediği Rojava bölgesinde, yaptığı kamplarda esir olarak tuttu.

Diğer taraftan IŞİD’ten hiç de farkı olmayan HTŞ ve ÖSO gibi diğer şeriatçı grupların hepsini Esad iktidarını yıkmak için örgütleyip, eğitip donatmaya ve kullanmaya devam ettiler.

Suriye petrollerinin ve yer altı zenginliklerinin yüzde 90’ı ABD’nin işgali altındaki topraklarda bulunuyordu. ABD’nin Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adı altında kullandığı Kürt milliyetçisi PYD-YPG işgal altındaki bu topraklarda petrol kuyularının ve IŞİD kamplarının bekçiliğini yaptı.

Türkiye Faşizmi Başta Olmak Üzere

HTŞ, SMO, PYD…

Bütün İşbirlikçiler Birleşti!

ABD ve AB Emperyalistleri Adına Suriye Yeni Sömürgeleştirilmek Üzere İşbirlikçileri Aracılığıyla İşgal Edildi!

Evet, Esad iktidarının yıkılmasıyla birlikte Suriye toprakları işgal edilmiştir. İşgal, ABD, AB emperyalistleri adına işbirlikçileri tarafından gerçekleştirilmiştir. Fiilen işgalci güçlerin başındaki işbirlikçi güç Türkiye faşist devletidir. HTŞ, SMO, PYD ve diğer işbirlikçilerin hepsi emperyalistler adına kendi topraklarındaki işgal güçleridir.

Hepsinin üzerindeki asıl güç ABD ve AB emperyalistleridir. ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında Suriye işbirlikçileri aracılığıyla yeni sömürgeleştirilmek istenmektedir.

Birbirleriyle uzlaşmaz görünen Türkiye faşizmiyle Kürt milliyetçi hareket, Kürt milliyetçi hareket ile HTŞ ve diğer işbirlikçi şeriatçı güçleri birleştiren ABD ve AB emperyalistlerinin politikalarıdır.

Rojava’da devrim yaptığını söyleyen Kürt milliyetçileri bir anda devrimden, öz yönetimlerden, özerklikten, federasyondan vazgeçiverdiler.

“Sadece Suriye’nin kuzeyinde değil, tüm dünya için ilham verici bir özgürlük ve demokrasi hareketi” olduğu söylenen “Rojava devrimi” nerede?

“Bundan sonra Suriye’de şeriat hükümleri geçerli olacak” diyen HTŞ’nin iktidarı altına girmeyi kabuletmek nerde?

PYD-YPG yöneticileri yaptıkları açıklamalarda özerklik, federasyon gibi taleplerinin olmadığını, askeri güçlerini de tasfiye edip Suriye’nin yeni yönetimine dahil olacaklarını açıklıyorlar. Suriye’nin parçalanmasından yana değil, bütünlüğünden yana olduğunu söylüyorlar. Bahsettikleri parçalanmamış, bütün olan Suriye, ABD ve AB emperyalistlerinin yeni sömürgeleştirmek istediği Suriye’dir. Yürürlükte olan politika emperyalizmin yeni sömürgeleştirme politikalarıdır. Ne Türkiye oligarşisinin ne şeriat isteyen dinci örgütlerin ne de Kürt milliyetçisi PKK/PYD’nin kendi politikaları, talepleri olamaz.

Esad İktidarının Yıkıldığı 8 Aralık 2024 Tarihinden Sonra Kürt Milliyetçi Hareket PKK/PYD ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Kobani’den Açıklamalar:

6 Aralık 2024: ‘’Türkiye ile sorunlarımızı diyalog yoluyla çözmek istiyoruz’’, ‘’HTŞ ile şu ana kadar savaşmadık, HTŞ ile savaşma kararımız yok.’’

Peki neden savaşmadınız?

Çünkü HTŞ de Esad iktidarının yıkılması ve Suriye’nin yeni sömürgeleştirilmesi için ABD ve AB emperyalistleri tarafından eğitilip donatılan işbirlikçi bir güçtür. HTŞ ile Kürt milliyetçisi PKK/PYD görünüşte birbirlerine zıt kutuplardaymış gibi olsalar da ABD işbirlikçiliğinde aynı noktadadırlar. Birinin Şeriat devleti kurmak istemesi, diğerinin Rojava devrimini ilan etmesi uzlaşmalarının önünde engel değildir. Şeriat devleti ya da Rojava devrimi söylemleri sadece emperyalizmle işbirlikçiliklerinin birer maskesidir. Efendileri Amerika istemediğinde bir daha bu kavramları ağızlarına bile alamazlar.

8 Aralık 2024: Esad iktidarı yıkılınca, Türkiye faşizmi Suriye Milli Ordusu dediği işbirlikçileri ile Fırat’ın batısındaki PKK/PYD’nin denetiminde olan Münbiç şehrine saldırdılar. PYD, “Biz Türkiye’nin güvenliği için tehdit oluşturmuyoruz” diye açıklama yaparak denetimindeki bu şehri hiç çatışmadan terk edip Fırat’ın doğusuna çekildiler.

Ne Oldu Halk Savunma Birlikleri YPG’ye?

Neden Kürt Halkını Savunmuyor?

Topraklarını Korumuyor?

Korumuyor çünkü Halk Savunma Birlikleri YPG, Kürt halkının değil, ABD çıkarlarını koruma birlikleridir.

11 Aralık 2024: YPG lideri Mazlum Kobani katıldığı bir canlı yayında son durumlara ilişkin yaptığı açıklamada, “HTŞ ve Türkiye ile olan iletişimlerini ABD üzerinden yürüttüklerini” söyleyerek şöyle konuştu: “Suriye’deki tüm bölgeler ve bileşenler, kapsayıcı bir temsiliyetin sağlanması için kamusal diyalog yoluyla temsil edilmelidir. Merkezi hükümetle doğrudan bir ilişkimiz olacak. Esad rejimiyle herhangi bir anlaşmamız olmadı ve rejimle en çok çatışan güç biz olduk. Türklerle iletişimimiz ABD aracılığıyla sağlanıyor ve bu iletişimin temel amacı gerilimi azaltmaktır. Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ile iletişimimiz ise ABD’li dostlarımız aracılığıyla yürütülüyor. Gittiğimiz tüm bölgeler, yalnızca IŞİD ile mücadele amacı taşımaktadır.”

13 Aralık 2024: Şam’a bir heyet göndererek Suriye’deki yeni düzende yerimizi ele almak istiyoruz. Yeni hükümette bizim siyasi yapımız da temsil edilmeli. Güçlerimiz, Suriye’nin yeni ordusunun bir parçası olmalı… ABD’nin buradaki varlığı, istikrar ve güvenliğin yanı sıra halkımızın korunması için çok önemli. Muhalifler, Tişrin barajı ile Kobani’ye de saldırıyor, bizi Münbiç’ten çıkardılar. Ateşkese rağmen SİHA ve obüs saldırıları sürüyor.

-16 Aralık 2024: “Suriye genelinde kapsamlı bir ateşkese yönelik bağlılığımızı teyit etmek için Kobani’de ABD varlığıyla ve güvenlik güçlerinin yeniden konuşlandırılmasıyla bir silahsızlandırılmış bölge oluşturulmasına hazır olduğumuzu duyuruyoruz. Bu inisiyatif, Türkiye’nin güvenlik kaygılarını gidermek ve bölgede kalıcı istikrar sağlamak için”

17 Aralık 2024: SDG Komutanı Mazlum Kobani, Kobani için yeni teklifte bulundu: “Kapsamlı bir ateşkes için kararlılığımızın teyidi olarak Kobani şehrinde güvenlik güçlerinin Amerikan gözetimi ve varlığı altında yeniden dağıtılmasıyla birlikte askerden arındırılmış bir bölge kurulması yönünde teklif sunmaya hazır olduğumuzu duyuruyoruz.”

Kobane, Kürt milliyetçi hareket PKK/PYD’nin “devrim”i ilan ettiği ilk şehirdi. Nasıl da bu kadar çabuk devrimden vazgeçiverdiniz? IŞİD’e karşı binlerce şehit vermiştiniz. Kobane eylemlerinden dolayı Türkiye’de tutuklananlar hala faşizmin hapishanede tutuluyor.

Türkiye faşizmiyle uzlaşmak için gözden çıkarttığınız ilk şehir Kobani mi?

Kobani’nin güvenliğini ABD gibi bütün dünya halklarının katiline mi emanet edebiliyorsunuz?

ABD emperyalizmi bile Suriye işgalini işbirlikçileri aracılığıyla gizlemek isterken siz Kobane’de Amerikan işgalinin açıktan sürmesini mi istiyorsunuz?

20 Aralık 2024: “Türkiye ile ateşkes sağlanırsa Suriyeli olmayan Kürt militanlar geri dönecek.” Kürt milliyetçilerinin kuyruğunda emperyalizmin maşası olarak kullanılan oportünist sola da yol gösteriliyor. Oportünist sol artık misyonunu tamamlamıştır.

22 Aralık 2024: “Türkiye yanlısı gruplar Münbiç ve Fırat Nehri yönünden Ayn el-Arab’a doğru ilerliyor. Ateşkes için Türkiye’ye baskı yapması adına ABD tarafıyla sürekli iletişim halindeyiz… Şam’daki yeni yönetimle müzakere yapmaya hazırız. Biz federal bir yönetim talep etmiyoruz, merkezi ve bölünmemiş bir Suriye istiyoruz. Suriye Ulusal Ordusu’nun parçası olmak istiyoruz”

25 Aralık 2024: PYD Başkanlık Konseyi üyesi Salih Müslim; “Biz de Suriye’nin bir parçasıyız ve çözüm sürecine dahil olmak istiyoruz. Yasaları birlikte çıkararak her şeyi resmi bir temele oturtabiliriz”

15 Aralık 2025: HTŞ lideri Ahmet el Şara (El Muhammed Colani) 15 Aralık’ta yaptığı açıklamada, Suriye’deki geçici hükümetin önceliklerinden birinin Rakka, Haseke ve Deyrizor vilayetlerinin “özgürlüğü” olduğunu söyledi. HTŞ’nin askeri kanat sorumlusu Murhaf Ebu Kasra ise Fransız haber ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada; Suriye’de ‘’Kürtlerin elinde olan bölgeler, ülkenin yeni lider kadrosunun yönetiminde ülkeye entegre edilecek. Kürt halkı Suriye halkının bir parçası. Suriye bölünmeyecek ve federal varlıklar olmayacak’’ dedi.

25 Aralık 2024: Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) lideri Ebu Muhammed Colani, “Tüm silahlı grupların Savunma Bakanlığı çatısı altında toplanması konusunda anlaşmaya vardığını” açıkladı.

26 Aralık 2026: Türkiye Milli Savunma Bakanlığı (MSB), “PKK/YPG terör örgütü ya silah bırakacak ya da yok olacaktır. Terör örgütünün içinde yer alan ve Suriye vatandaşı olmayanlar Suriye’yi terk edecekler” dedi.

Sonuç Olarak;

1)Suriye’de ABD ve AB emperyalizmin BOP kapsamındaki saldırısına karşı 2011 yılından beri savaşan direniş cephesi yenilmiş ve emperyalistler Türkiye faşizminin liderliğindeki işbirlikçileri aracılığıyla Suriye’yi işgal etmiş ve yeni sömürgeleştirme politikalarını sürdürmektedir.

2)Kürt milliyetçi hareket başından beri “3. Yol” diyerek sözde tarafsız olduğunu söylese de esasında direniş cephesinin karşısında emperyalistlerin yanında yer almıştır. Sınıflar savaşında üçüncü yol yoktur. Suriye toprakları emperyalistler ve işbirlikçilerinin saldırıları altında iken direnen Suriye halkının yanında yer almayıp “üçüncü yol” tutturanlar objektif olarak emperyalist ve işbirlikçi güçlerin safında yer almış demektir. Onun için Esad iktidarı yıkılınca Kürt milliyetçi hareket üçüncü yolu”, “Rojava devrimini” terk edip açıktan emperyalizmin yoluna girivermiştir.

3)Kürt milliyetçi hareket PKK/PYD’nin “Rojava devrimi” söylemi ABD işbirlikçiliğinin maskesiydi. Kürt milliyetçi hareket, Kürt halkının kaderini emperyalistlerin eline terk etmiştir. Kürt milliyetçi hareketin sayısı 100 bine yaklaşan askeri gücü YPG, Kürt halkını savunma birlikleri değil, emperyalistlerin bölgedeki çıkarlarını savunma birlikleridir. Nitekim ABD emperyalizmi PYD-YPG için “bizim Suriye’deki kara gücümüzdür” diyebilmektedir.

4)Nitekim Kürt milliyetçi hareketin Halk Savunma Birlikleri YPG, Kürt halkının savunulması gerektiği Afrin’de ve Kürtlerin yaşadığı birçok bölgede ne Türkiye faşizmine karşı ne de diğer işbirlikçi gerici güçlere karşı Kürt halkını korumamıştır. ABD askerlerinin komutasında ve hava desteği altında karadan ABD’nin çıkarlarının olduğu bölgelerde IŞİD’e karşı bir maşa olarak kullanılmışlardır.

5)IŞİD, yenildikten sonra da PYD-YPG, ABD’nin denetimi altındaki bölgelerde işgalin sürdürülmesi, petrol kuyularının korunması ve IŞİD esir kamplarının gardiyanlığını yapan askeri bir güç olarak kullanılmaya devam edilmiştir.

6)Kürt milliyetçi hareket PKK/PYD’nin “kahramanlaştırılarak” IŞİD’e karşı savaş söylemleri ile ABD’nin Suriye topraklarını fiilen işgalini meşrulaştırmanın gerekçesi yapılmıştır.

7)Türkiye faşizmi SMO, HTŞ ve SDG gibi birbirleriyle çelişkileri olan kesimleri birleştiren ABD işbirlikçileri olmalarıdır. ABD emperyalizminin çıkarları ile çelişmedikleri sürece kendi aralarında çıkar kavgalarını sürdürebilirler. Fakat bugün ABD, Suriye’de yeni sömürgecilik politikalarını hayata geçirebilmek için tüm işbirlikçilerinin birlikte hareket etmesini istiyoruz. ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında Suriye’nin yeni sömürgeleştirilebilmesi için bütün işbirlikçiler birleşmek zorundadır.

8)En güçlü işbirlikçisi Türkiye faşizminin hamiliğinde bütün işbirlikçilerinin birleştirilip BOP kapsamında süreç ilerletilmektedir.

9)Ne Kürt milliyetçilerinin Rojava devrimi ne de gerici şeriatçı gruplarının “şeriat devleti” taleplerinin hiçbir hükmü yoktur. Emperyalizmin Orta Doğu politikaları neyi gerektiriyorsa onlar uygulanmak istenecektir.

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Exit mobile version