Home Gündem Polonez Direnişi Zafer Değil, Tasfiyedir!

Polonez Direnişi Zafer Değil, Tasfiyedir!

0

POLONEZ DİRENİŞİ ZAFER DEĞİL, TASFİYEDİR!

ALTI AYDIR DİRENEN POLONEZ İŞÇİLERİ DE PATRON SENDİKACILARI TARAFINDAN SATILDI!

İŞÇİLER!

HAKLARIMIZA SAHİP ÇIKMAK, DİRENİŞLERDEN SONUÇ ALMAK İÇİN SIRTIMIZDA KAMBURA DÖNÜŞEN PATRON SENDİKACILARINI SIRTIMIZDAN ATALIM!

İŞÇİ MECLİSLERİNDE VE KOMİTELERİNDE ÖRGÜTLENELİM!

İstanbul Çatalca Hadımköy’de bulunan Polonez fabrikasında Tek Gıda-İş’e üye oldukları için işten atılan 146 işçi 172 gündür süren direnişlerini ihbar, kıdem ve sendikal tazminatlarının ödenmesinin kabul edilmesi üzerine 5 Ocak 2025 tarihinde sona erdirdi.

Tek Gıda-İş Örgütlenme Uzmanı Suat Karlıkaya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda yapılan toplantıda şu maddelerde anlaşmaya vardıklarını açıkladı:

1)İşten atılan ve 172 gündür hakları için direnen işçilerin, direnişte geçirdikleri 6 aylık ücretleri patron tarafından ödenecek.

2)İşçiler kıdem ve ihbar tazminatının yanında sendikal tazminat da alacak.

3)Polonez fabrikasında sendikal örgütlenmeye engel olunmayacak, Tek Gıda-İş Polonez’de örgütlenme çalışmasını sürdürecek.

Halen Polonez fabrikasından 360 civarında işçi çalışıyor.

Polonez Direnişinin TASFİYESİ, Zafer Diye Sunulamaz! Çalışma Hakkı, En Temel Haktır!

146 İşçinin 172 gündür süren direnişi TÜRK İŞ’e bağlı Tek Gıda-İş tarafından bitirildi. Tek Gıda-İş Sendikası direnişin zaferle sonuçlandığı açıkladı. Direnişteki işçilerle zafer kutlaması da yaptılar.

İşçilerin en temel hakkı olan “ÇALIŞMA HAKKI”nın gasbedildiği bir direnişte “Kıdem Tazminatını” almak zafer midir?

146 Polonez işçisi Tek Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atıldılar. Polonez işçisinin sendikaya üye olduğu için işten atılması birincisi ÇALIŞMA HAKKININ gasbedilmesidir. İkincisi, ÖRGÜTLENME HAKKININ gasbedilmesidir. Çalışmak da bir sendikaya üye olarak örgütlenmek de işçilerin en temel haklarındandır.

Polonez işçisinin sendikaya üye olduğu için işten atılması suçtur. Polonez patronları açıkça suç işlemişlerdir.

Üstelik Polonez patronları işçilerin çalışma ve örgütlenme haklarını gasbederek işten attıkları gibi ihbar ve kıdem tazminatlarını da vermemiştir.

Bu nedenlerle haklı ve meşru olarak 146 Polonez işçisi direnişe başladılar.

Direnişin temel talepleri çalışma hakkının gasbedilmesinden dolayı;

1)İşten atılan 146 işçi işine geri alınsın.

2)İşçilerin sendikaya üyeliği kabul edilsin.

Bu iki talep sadece Polonez işçilerinin değil, bütün işçilerin talebidir. Bu nedenden dolayı patronlar kendi inisiyatiflerinin dışında işçilerin gidip bir sendikaya üye olmalarını asla kabul etmezler. Sendikaya üye oldu diye işçileri işten atmak suç olmasına rağmen patronlar, bütün risklerini göze alarak işçileri işten atmaktadır. Çünkü işçilerin örgütlenmesi patronların sınıf çıkarlarına terstir. Patronlar işçileri atarken genelde tazminat da ödemezler. Sendikalı oldukları için değil de yüz kızartıcı bir gerekçe bulup öyle atarlar. Polonez patronları da öyle yaptı; işçilerin ihbar ve kıdem tazminatlarını vermeden işten attı. Bu bölgedeki bütün tekstil işçilerine ders olmalıydı. Örgütlenmek isteyip bir sendikaya üye olanların başına gelecek olan bu olacaktı.

Direnmek; İşine Ekmeğine, Onuruna Sahip Çıkmaktır

İşten atılan 146 Polonez işçisi de kendi sınıf çıkarları gereği direnişe geçti. İşine, ekmeğine, onuruna sahip çıktı. Altı ay boyunca polisin tüm saldırı ve engellemelerine rağmen direndiler. Sendikanın direnişi tasfiye çabalarına rağmen direndiler. Polonez işçileri üyesi oldukları sendikanın tüm geri tavırlarına rağmen örnek bir direniş sergilediler. Çünkü onlar da gördüler ki bu direniş sadece kendileri için değildi; kazanırlarsa bütün işçilerin zaferi, kaybederlerse bütün işçilerin kaybı olacaktı.

Polonez işçileri bu misyonlarının bilincinde olarak direndiler. Nitekim, direnişin kararlılığı bölgede çalışan bütün işçilere moral ve motivasyon katıyordu. Yine Çatalca bölgesindeki tekstil patronları kendi işçilerinin de bir sendikaya üye olmasından korkarak işçilerin kısmi haklarını vermeye başladı. Bu yanıyla da Polonez işçilerinin direnişi örnek bir direnişti.

İhbar ve Kıdem Tazminatları Çalışma Hakkını Korumak için Bir Tedbirdir!

İhbar ve Kıdem Tazminatları Ödenerek İşten Çıkartmak Çalışma Hakkının Gaspıdır!

İşçiler İhbar ve Kıdem Tazminatlarını Alarak İşten Çıkartılmayı Kabul Etmemelidir!

Tek Gıda-İş Sendikası altı aydır kararlılıkla direnen Polonez işçilerinin direnişini satmıştır. Polis saldırılarıyla bitirilemeyen direniş Tek Gıda-İş Sendikası tarafından tasfiye edilmiştir. Bu Tek Gıda-İş Sendikası’nın sadece Polonez işçilerine değil, büzün işçi sınıfına ihanetidir.

Patron sendikacılarının en temel görevlerinden birisi, direnişlerin önünde barikat olmak ise diğeri onlara rağmen başlayan direnişleri bir şekilde yolunu bulup tasfiye etmektir. Tek Gıda-İş Sendikası altı aydır kararlılıkla süren direnişi tasfiye etti. İşçilerin ihbar ve kıdem tazminatı haklarını direnişi bitirmenin aracı olarak kullandı.

İhbar ve kıdem tazminatları işçilerin çalışma ve örgütlenme haklarını gasbetmek için feda edilecek bir hak değildir. Tam tersine işçilerin çalışma ve örgütlenme haklarını korumak için kazanılmış bir haktır. Patronlar kafalarına göre, akıllarının estiği gibi işçileri işten atmasın diye kazanılmış bir haktır. Tek Gıda-İş Sendikası işçilerin bu hakkını çalışma ve örgütlenme hakkını gasbetmek için kullandı ve direnişteki Polonez işçilerine ihanet etti.

Tek Gıda-İş Sendikası’nın bir zafer kazanmış gibi açıklamaları ihanetin, tasfiyenin açıklamasıdır.

Altı aydır direnen 146 Polonez işçisi tekrar işine geri alınmadı. Polonez patronları işçilere “gerekirse parasını veririm sizi işten atarım” dedi.

İşçiler emeği, onuru, geleceği için çalışmak zorundadır. İşçiye tazminatını verir seni işten atarım demek, işini, ekmeğini, onurunu geleceğini elinden alırım demektir. Tek Gıda-İş Sendikası’nın patronlarla yaptığı pazarlığın anlamı budur. Sen, benim fabrikamda sendika kurarsan, örgütlenmeye kalkarsan cezasını da öder sizi işten atarım dedi. Bu saldırı bölgedeki bütün işçilere yapılmış bir saldırıdır. Direnişin bu şekilde tasfiye edilmesi bölgedeki bütün işçilerin çalışma ve örgütlenme haklarının gaspıdır.

Yazımızın başında da aktardık; Tek Gıda-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Suat Karlıkaya yaptığı açıklamada işçilerin direniş sürecinde geçen altı ayın ücretini, ihbar, kıdem ve sendikal tazminatlarını alacağını söylüyor.

Bu söyledikleri şeyler, Polonez patronlarının işledikleri suçların karşılığında işçilerin yasal olarak alması gereken haklardır.

Polonez direnişinin karşılığı tazminat almak değil, işlerine geri dönmek ve sendika üyesi işçiler olarak çalışmaktır.

Tek Gıda-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Suat Karlıkaya ihanetlerini yalanla örtmeye çalışıyor yaptığı açıklamada; “Polonez fabrikasında sendikal örgütlenmeye engel olunmayacak, Tek Gıda-İş Polonez’de örgütlenme çalışmasını sürdürecek” diyor.

Bu tam bir sahtekârlıktır. Sendikaya üye olduğu için 146 işçinin işine son verildikten sonra Polonez fabrikasındaki hangi işçi sendikaya üye olma cesareti gösterebilir? Sadece Polonez fabrikasındaki işçiler değil, bölgede çalışan tüm işçiler için geçerlidir. Altı ay süren böylesi kararlı bir direnişten sonra işçiler tekrar işlerine geri dönememişse işçiler örgütlenmekten ve hakları için direnmekten korkacaklardır. Patronlar sendikaya üye olursanız gerekirse parasını verir işten atarım diye daha pervasızca saldıracaklardır. Tek Gıda-İş Sendikası bunu utanmadan bir de zafer diye sunuyor.

POLONEZ DİRENİŞİNİN BİTİRİLMESİ ZAFER DEĞİL, İHANETTİR. DİRENİŞİN TASFİYE EDİLMESİDİR!

İŞÇİLER…

ÇALIŞMAK EN TEMEL HAKLARDANDIR!

İşimize, ekmeğimize, onurumuza, örgütlenme hakkımıza sahip çıkmak için direnmek ve örgütlenmekten başka yol yoktur.

Devrimci İşçi Hareketi Öncülüğünde Yapılan Eminönü Direnişi Tüm İşçilere Örnektir!

“Tazminatını Öderim İşten Atarım” Pervasızlığına Eminönü Direnişiyle Son Verilmiştir!

İş Kanunlarının 13. Maddesi patronlara “biri işçinin ihbar ve kıdem tazminatını ödemek kaydıyla işten çıkartma” hakkı tanımaktadır.

Ancak diğer taraftan kişinin yaşamını sürdürebilmesi için çalışmak temel bir haktır. Ve kişinin yaşamını sürdürebilmesi için devletler çalışma hakkını güvence altına almak çorundadır. Bir işçiyi işten çıkartmak, onu sokağa atmaktır. Çalışma hakkını gasbetmektir. Aynı zamanda bir işçiyi işten atmak, yaşam hakkını gasbetmektir. Bu yanıyla yasalar, patronlara “tazminatını ödemek koşuluyla işten atma hakkı” verse de bu hak meşru değildir.

15 Mayıs 1995 yılında İstanbul Eminönü Belediyesi’nde ANAP’ın Belediye Başkanı faşist Ahmet Çetinsaya ihbar ve kıdem tazminatlarını ödeyerek 140 işçinin işine son verdi.

İşten atılan Eminönü Belediye işçileri DİSK/Genel-İş üyesiydi. DİSK ve Genel-İş başkanları o dönem Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya’nın bu pervasızlığına karşı direnmek yerine “13. Madde belimizi kırıyor, ihbar ve kıdem tazminatı ödeniyorsa direnemeyiz” diyerek direnmek isteyen belediye işçilerinin önünde barikat olmuşlardır.

Devrimci İşçi Hareketi’nin öncülüğündeki işçiler ise “Çalışma haktır. Tazminat da ödeseniz, işimize, onurumuza, çalışma hakkımıza sahip çıkacağız” diyerek sendika genel merkezlerine rağmen direnişe geçtiler.

Genel-İş Genel Merkezi ve DİSK’in tüm engelleme çabalarına rağmen 140 işçinin direnişi gün gün büyüdü. Bütün İstanbul’un ve ülkenin gündemi haline geldi. Direnişin 67. gününde işçiler direnişlerini ÖLÜM ORUCUNA çevirdiler. Direnişin 101, ölüm orucunun 34. gününde direniş zaferle sonuçlandı. Faşist belediye başkanı Ahmet Çetinsaya direniş karşısında diz çöktü.

Ölüm orucu direnişçilerinden Genel-İş 7 No’lu Şube Mali Sekreteri Haydar Aslan, zafer sonrasında yaptığı konuşmada şöyle diyordu: “Eminönü işçisi atıldığı günden bu yana 13. maddeye karşı direndi. Eminönü işçisi haksız yasalara karşı da direndi. Bugün gerçekten bu kazanım Eminönü işçisinindir. Ancak ben öyle görmüyorum, 13. maddeye karşı elde edilen kazanım Türkiye işçi sınıfınındır. DÜNE KADAR BAŞTA SENDİKALAR 13. MADDEDEN ATILMALARDA ‘YAPACAK BİR ŞEYİMİZ YOK, ELİMİZ KOLUMUZ YASA KARŞISINDA BAĞLI’ demekteydiler. İşverenler, burjuvazi de bu tavırdan cesaret alıyordu. 13. maddeye karşı bir direniş geleneği de yaratılmadığı için işçi atmaya devam ettiler. Biz Eminönü işçileri bu olumsuz geleneği yıkmak istedik, işçi kıyımlarının önüne bir set oluşturmak istedik. Sonunda başardık da. Bundan sonra işverenler işçileri eskisi kadar kolay atamayacaklar. Eminönü bir örnek teşkil edecektir.”

Nitekim Eminönü Belediye işçilerinin DİH önderliğindeki direnişinin zaferinden sonra Bahçelievler Belediye Başkanı yaptığı bir konuşmada, “Ben Ahmet Çetinsaya’nın yaşadıklarını gördükten sonra işçi çıkarmamaya karar verdim” dedi.

Eminönü işçilerinin örneğinde görüldüğü gibi bir direnişin zaferi ya da yenilgisi sadece direnen o işçileri ilgilendirmiyor; bütün işçileri ilgilendirmektedir.

Polonez işçilerinin direnişinin sonucunda çalışan işçiler “Polonez işçileri altı ay direndi de ne oldu? Ne kazandılar? Sendikalı oldukları için işten atıldılar” diyeceklerdir. Halen çalışmakta olan 360 kadar Polonez işçisi ya da bölgedeki diğer işçiler sendika kelimesini ağzına almaktan bile kaçınacaktırlar.

İşçilerin mücadelesi, direnişin talebi “tazminat alıp işsiz kalmak” olamaz. İşine, ekmeğine, onuruna, çalışma ve örgütlenme hakkında sahip çıkmak olmalıdır.

146 işçinin tazminatını ödeyip işten atılması zafer değil, yenilgidir. Böyle bir anlaşmaya imza atan Tek Gıda-İş yöneticileri işçilerin direnişlerini satmışlardır. İşçiye ihanet etmişlerdi. Bu ihanet sadece Polonez işçilerine ihanet de değil, bütün işçi sınıfına ihanettir.

İŞÇİLER!

Sendikaların Polonez işçilerine ihaneti ne ilk ne de son olacaktır. Örgütlenmek, hak almak adına sendikalara üye olup büyük bedeller ödüyorsunuz. Sendikalar işçi sınıfının, emekçilerin örgütü olmaktan çıkmış, patronların örgütü, faşist iktidarların demokrasicilik oyununun araçları haline gelmişlerdir. Emekçilerin sırtındaki birer kamburdurlar.

İşimiz, ekmeğimiz, onurumuz, haklarımızı almak için İşçi Meclislerinde örgütlenelim. İşçi Meclisleri, işçilerin kendi öz örgütleridir. Haklarımıza ancak İşçi Meclislerinde örgütlenerek sahip çıkabiliriz.

Devrimci İşçi Hareketi (DİH)

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Exit mobile version