Home Eğitim Açıklamalar Yürüyüş Dergisi’nden Rojava Konusunda Atılım’a Cevap

Yürüyüş Dergisi’nden Rojava Konusunda Atılım’a Cevap

0

Yürüyüş Dergisi, 12 Ocak 2014 Sayı: 399

“Marksist-Leninist” Atılım, düzeniçi kulvarlarda hızla ilerlerken durumuna göre ML devrim tezlerini de geliştirmiş. Atılım’ı takip edenler görür: Rojava devrimi… Atılım’dan Rojava devrim destanlarını okuyarak ML devrim tezlerinizi geliştirebilirsiniz(!)

Gelişmelerin bizim Rojava’ya ilişkin söylediklerimizin “çöktüğünü” ve “kendi söylediklerini” kanıtladığını iddia ediyorlar… 13 Aralık tarihli Atılım’ın 94. Sayısının “Yürüyüş Rojova’da neden savruldu?” başlıklı yazısından neden savrulduğu yazmışlar…

Şöyle diyor Atılım: “Rojava’yla ilgili bütün tespitleri çöktüğü, Rojava’ya ilgili duruşları, bizzat bir utanç kaynağı haline geldiği için, bunun ezikliğiyle yazmışlar. Ama ciddi bir siyasi hareketten beklenecek özeleştiri tavrı yerine, demagojiyle durumu kurtarmaya çalışmışlar.” Atılım’ın Meselesi Şudur:

Birincisi; Yürüyüş Dergisi demagoji yapmaz… Yürüyüş’ün çizgisinde demagoji yoktur… Yürüyüş’ün çizgisi ne söylediyse yapar ne yaptıysa savunur. Rüzgarın esişine göre eğilip bükülmez… Sağa sola savrulmaz…

İkincisi; Kürt milliyetçi hareketin her türlü politikalarına yedeklenmiştir… Kürt milliyetçi hareket çözümü Amerika ve emperyalistlerde aramaktadır… Atılım, çözümü Amerika’da arayan Kürt milliyetçi harekete yedeklenmesinin üstünü Rojova’da devrim “masalları” anlatarak örtmeye çalışıyor…

Atılım artık ML devrim anlayışını yitirmiştir… O da emperyalistlerin renkli devrimlerine devrim demeye başlamıştır… Atılım’ın en ileri devrimleri artık Latin Amerika’daki “Venezuella”dır…

Rojava’yı devrim olarak değerlendirmesine Atılımcılar’ın “Marksist, Leninist, Komünistliği”ne bırakıyoruz… Bu saatten sonra Atılım’a devrimin ne olup olmadığını anlatamayız. Atılımcılar Kürt milliyetçi hareketin yedeğinde kendi rotasını tutturmuş gidiyorlar… Kürt milliyetçi hareket ise “devrim” rotasından çıkalı onyıllar oldu… Amerika’nın, Avrupa emperyalistlerinin “demokratik- devrimci” rollerini keşfettiler… Devrimi onlardan bekliyorlar…

Diyor ki Atılım; “Yürüyüş, Ortadoğu’da sadece ABD politikalarını ve ona direnen devletleri (Suriye, İran) tanıyan, gözü başka bir şey görmeyen ulusalcı bir çizgiyi “anti-emperyalizm” olarak sunuyor; İran, Suriye gibi bölgemiz gerici devletlerinden yana taraf olmayanları (bu arada Rojava’yı) “işbirlikçi” olarak sunuyordu” Demagoji tam da budur işte. Emperyalizme karşı kim direndi de biz ona destek vermedik, onu tanımadık? Emperyalizm çağında temel çelişki ezilen dünya halkları ile emperyalistler arasındaki çelişkidir… Devrimciliğin, demokratlığın, ilericiliğin ölçüsü bu çatışmada kimin yanında yer aldığınla ölçülür. Emperyalizmle halklar arasındaki çatışmada üçüncü bir taraf yoktur… Desteklenen ne küçük burjuva diktatörlüğü Esad iktidarıdır ne de İran gerici rejimidir. Desteklenen bugün onların emperyalist politikalar karşısındaki tavırlarıdır… Emperyalizmin Ortadoğu politikalarına karşı direndikleri sürece yanlarında yer alırız. Desteklediğimiz oradaki rejimler değil, halkların çıkarlarıdır.

Ne diyorsunuz şimdi? İran Molla rejimi gericidir, Suriye’de Esad iktidarı diktatördür. Geçmişte Kürtleri katletmiştir… “Bizi ilgilendirmez” mi diyorsunuz? Afganistan’da, Somali’de Afrika’nın birçok ülkesinde emperyalizme karşı direnen örgütlerin sınıfsal niteliği, ideolojileri ortada, ne diyorsunuz bunlara? Bunlar gerici gruplar bizi ilgilendirmez mi diyorsunuz?

Libya’da Kaddafi de küçük burjuva diktatörüydü. Kaddafi iktidarını eleştirmek ayrı bir şey, Libya’yı teslim almak isteyen emperyalistlere karşı direnen Kaddafi iktidarını desteklemek farklı şey… Sosyalistler, devrimciler, böyle bir durumda “Kaddafi de diktatör” diyerek tarafsız kalamazlar… Emperyalistlere karşı direnen kim ise direnenlerin yanında yer alırlar…

Bu görüşler esasında Atılımcılar’a ait görüşler değildir. “Üçüncü yol” icadı Kürt milliyetçi hareketine aittir. Bu durumda Atılımcılar’ın başka bir yol tercih etmesi mümkün değildir…

Soruyoruz Atılımcılar’a; ABD’nin Irak’ı işgalinde nerede yer aldınız?

Biz ne söylediğimizi, neyi desteklediğimizi biliyoruz. Atılım, çözümü Amerika ve oligarşiyle uzlaşmakta gören Kürt milliyetçi hareketin yedeğinde Amerikan politikalarına yedeklenmelerinin üstünü demagojilerle örtmeye çalışıyor. ÖRTEMEZSİNİZ!

Küçük burjuva diktatörleri anti emperyalist temelde dönemsel olarak direnebilirler ancak asla sonuna kadar direnemezler… Gerçek anti emperyalistler sadece sosyalistlerdir… Devrimcilerdir…

Atılım demagojiyi yalanla besliyor. Diyor ki; “O İran ki, düzenlediğiniz ‘Emperyalizme Karşı Halkların Birliği’ sempozyumlarına gayri-resmi devlet temsilcilerini çağırıyorsunuz, ‘antiemperyalist ittifak’ tartışması yapıyorsunuz. (Tabi Suriye devlet temsilcilerini de.)”

Yalandır ne İran ne de Suriye devlet temsilcileri çağırılmıştır.

Atılım demagojisinin temelini Suriye’de gerici bir “iç savaş” olduğu tespitine oturtuyor…

“2011-2013 gerici iç savaşında Rusya’nın himayesi altında Batı emperyalistlerince ve Türkiye-Suudi-Katar gerici devletlerince finanse edilen, eğitilen, silahlandırılan çetelere karşı direnmiş olması ne Esad’ı ne de Baas rejimini antiemperyalist yapmaz.”

Atılım, Suriye’deki savaşı “Gerici iç savaş” olarak değerlendiriyor. Böylece her halükarda Kürt milliyetçi hareketin yedeğinden kopamamalarını açıklamış oluyor…

Suriye’deki savaş nasıl şekillenirse şekillensin, hangi biçime bürünürse bürünsün özü Amerika’nın Ortadoğu politikalarının bir parçası olmasıdır. Başından beri Esad iktidarına karşı “muhalif” olarak kışkırtılanlar emperyalistler tarafından desteklenen gruplardır. Libya’da Kaddafi iktidarının yıkılmasından sonra bunu açıkça ilan etmişlerdir. Esad’a “ya teslim olursun ya da senin sonun da Kaddafi gibi olur” demişlerdir. Muhalif denilen gruplar bizzat emperyalistler tarafından örgütlenmiştir. Besledikleri işbirlikçileri getirip Esad’ın karşısına “muhalif” diye çıkartmışlardır.

Suriye’de Suriye halklarının içinden çıkan muhalif gruplar değil çatışan, 80 ülkeden getirilen işbirlikçiler çatışıyor. Özgür Suriye Ordusu denilen işbirlikçilerin başına getirilen yöneticileri hepsi de emperyalistlerin getirip oturttukları kuklalardır… Amerika ve Avrupa emperyalistlerinin yetiştirmeleridir. Suriye’de muhalif denen gruplar başından beri emperyalistler tarafından halkların memnuniyetsizliği kullanılarak emperyalistler tarafından kışkırtılan kesimlerdir… Emperyalist politikaların esas olarak başarısızlığı da Suriye halkına dayanan gerçek bir işbirlikçi yaratamamış olmasındandır. Bütün emperyalistler birleşip Esad iktidarını yıkmaya çalıştılar…

Atılım’dan demagojilere devam edelim: “Nihayetinde, Suriye iç savaşında ABD planlarını bozan temel etken Rusya’dır. Eğer tutarlı olacaksınız, buyurun Rusya’yı da “antiemperyalist” ilan edin. Putin’in temsilcilerini de antiemperyalist sempozyumunuza çağırın”

Halkların gücüne inanmayanlar başka türlü düşünemez… Esad iktidarının direnişini, Libya’daki gibi kısa sürede yıkılmamasını Rusya’nın verdiği desteğe bağlıyor… Bu anlayış emperyalizme karşı asla direnemez.

Rusya destek vermeseydi Esad direnemezdi diyor. Böyle düşünen bir siyasi hareket hiçbir konuda hiçbir direniş örgütleyemez.

Atılım Demagojiyi Temel Olanla Tali Olanı Karıştırarak Yapıyor

Atılım, “Rojava’nın Kürt halkını, sırf Rusya. Çin, İran- Şam cephesine yedeklenmediği, bağımsız halkçı duruşunu koruduğu için “işbirlikçi” ilan etmiştiniz”

Atılım, bunları söylemeden önce Öcalan’ın PYD’ye söylediklerine, PYD’nin işbirlikçi gruplarlarla yaptığı anlaşmalara, Ankara’da, Amerika’da, emperyalist başkentlerde çözüm arayışlarına bir şeyler söylemelidir. PYD eğer AKP ile, işbirlikçi gruplarla bir anlaşma yapmamışsa bu PYD’nin “devrimci”, anti emperyalist çizgisinden değil, Ortadoğu’daki çelişkilerin buna izin vermemesindendir.

Rojava’da Kürt halkının kendi ulusal çıkarları doğrultusunda, kendi kaderlerini tayin hakkı elbette vardır. Bu temelde hareket etmesinde elbette bir sorun yoktur. Ancak bu emperyalist cepheyi güçlendiren, halkların cephesini zayıflatan bir mücadele alamaz.

Suriye’de temel olan ne tek başına Suriye’dir ne de Rojava… Suriye’nin emperyalizme teslim olması bütün Ortadoğu’nun teslim olmasıdır… Suriye savaşında temel olan emperyalizmin Ortadoğu politikalarının boşa çıkartılması ve yenilgiye uğratılmasıdır.

Emperyalist politikalar boşa çıkartıldıktan sonra halklar kendi sorunlarını kendileri çözer… Marksist-Leninistler halkların kendi gücüne, kendi dinamiklerine inanır. Sorunu emperyalistlere havale etmez…

Atılım; “… hayata ezilen halkların penceresinden baktığınızı” iddia ederken, ezilen Kürt halkını, onu ezen Baas milliyetçilerine kayıtsız-şartsız boyun eğmeye çağırıyordunuz” diyor.

Bunlar emperyalist politikalara yedeklenmenin, çözümü Amerika’da gören Kürt milliyetçi hareketin politikalarına yedeklenmeyi açıklayamamanın sancılarıdır. Kuyrukçuluğun üstünü örtme çabalarıdır.

Emperyalizme Bir Taş Dahi Atamayanlar Kimseye Anti Emperyalizm Dersi Veremez

Tarihi boyunca emperyalizme tek bir taş atamayan Atılımcılar, hızını alamayıp anti emperyalizm dersleri veriyor.

Diyor ki; “Bütün bunların ardından, antiemperyalizm üzerine büyüklenmelerinizi okuyoruz. Sizin ulusalcı antiemperyalizm tanımınızı reddediyoruz. Antiemperyalist eylem, biz komünist devrimcilerin mayasıdır. NATO Zirvesi’nden IMF toplantısına, Irak işgalinden Lübnan tezkeresine ve son olarak Rojava’ya bedeller pahasına büyütülen pratik eylem hattımızdır”

Hadi ordan; Anti emperyalistlermiş… Anti emperyalist eylem komünist devrimcilerin mayasıymış… Komünist devrimci Atılımcılar… Şöyle dönüp bir tarihinize bakın… Nerden nereye geldiniz… 70’lerden bugüne nerelerden nereye geldiniz… İnin kökünüze bir bakın… Bugüne kadar neleri savundunuz, nerelerden nerelere savruldunuz… Hangi mayanızdan, hangi anti emperyalist mücadeleden bahsediyorsunuz… Nasıl bir anti emperyalist mücadeleniz varsa anlatın da Türkiye halkları öğrensin…

Atılım, çapsızca sıralıyor; “IMF toplantılarını protesto, Irak işgaline karşı eylemler, Lübnan teskeresine karşı ve Rojava’da bedel ödemek…”

IMF protestosu, Irak’ın işgali, Lübnan… bunlar devrimcilerin kurduğu Irak’ta İşgale Hayır Koordinasyonu kapsamında yapılan eylemlerdir…

Atılımcıların Antiemperyalistliği Böyle Olur

“Sizin antiemperyalizminiz, giderek anti-Amerikanizme daralıyor. Bizse antiemperyalizmi her iki emperyalist bloga karşı tutarlı, devrimci duruş olarak kavrıyoruz” diyerek nasıl kavradıklarını ortaya koyuyorlar”

Emperyalistlerden çözüm aramayı böyle meşrulaştırıyorlar. Amerikan kapılarında dolaşmayı, çözümü emperyalistlerde aramayı böyle meşrulaştırıyorlar. Yaptıkları demagojilerin özünde yatan budur.

Hayır biz Rusya’yı, Çin’i anti-emperyalist olarak görmüyoruz. Kimi nasıl göreceğimizi, kime ne diyeceğimizi iyi biliriz… Yarın Kürt milliyetçi hareket Rusya’ya da gider… Kürt sorununu çözün der… Sen ne diyeceksin o zaman? Şimdi ne diyorsun BDP’lilerin Amerikan kapılarında çözüm dilenmesine?

Suriye’de iki blok yok… Rusya’nın Çin’in, elbette kendine göre hesapları olacaktır… Ortadoğu’da kendi çıkarlarını koruyacak ya da nüfus alanını geliştirmek isteyecektir… Bunlar, ayrı şeyler…

Orda diz çöktürülmek istenen Suriye devletidir… Ülkesi yakılan yıkılan Suriye halkıdır.

Suriye teslim alındığında arkasından gelen Lübnan’dır, İran’dır… Bütün olarak Ortadoğu’nun, Afrika’nın teslim alınmasıdır…

Atılım özellikle “savaşan iki taraf”tan bahsediyor. Taraflardan birisi Amerika ve diğer emperyalistler ve Türkiye Katar, Arabistan gibi işbirlikçiler, diğer tarafta da Rusya, Çin, İran ve Suriye’yi koymaktadır… Bu şekilde iki emperyalist tarafalar ilan edildiğinde ikisinden de yana olmayıp üçüncü bir taraf yaratılmaktadır.

Hayır, gerçekleri çarpıtmayın; Suriye’de Atılım’ın sınıflandırdığı gibi taraflar yoktur…

Ortada yakılan yıkılan, toprakları kan gölüne çevrilen Suriye halkı vardır. Şu ana kadar 150 bin kişi öldü ve bunların büyük çoğunluğu Suriyelidir… Yakılan yıkılan Suriye’dir. Kurtlar sofrasından paylaşılmak istenen Suriye’dir… Esad iktidarı yıkılarak Amerika başta olmak üzere emperyalistlerin yeni-sömürgeleştirmek istediği yer Suriye topraklarıdır…

Suriye halen NATO üslerinin olmadığı, emperyalist tesislerin olmadığı sayılı ülkelerden birisidir…

Suriye’de yıkılmak istenen de budur. Katledilen 150 bin kişi bunun içindir… 80 ülkeden getirilip işbirlikçiler bunun için Esad iktidarını yıkmak istemektedir. Bunun için örgütlendirilmiştir çeteler.

Esad iktidarı Amerika’ya ya da başka bir ülkeye savaş açmış değil… Sadece kendilerine dayatılan emperyalist politikalara direnmektedir. Ülkelerinin parçalanmasına direnmektedir.

Suriye halkı kendi vatanını koruyor… Suriye halkı bu direnişi Rusya istediği için, İran istediği için, Çin istediği için yapmıyor.

Esad iktidarı teslim olmadığı için, direndiği için İran’ından Rusya’sına, Çin’ine kadar Esad’ın yanında yer almaktadırlar…

İran’ın, Rusya’nın, Çin’in öncelikli amacı Ortadoğu’daki nüfuz alanlarını genişletmek de değildir…Bu emperyalist politikaların Suriye direnişi karşısında çöküşüyle ortaya çıkan sonuçtur…

Atılım; Kürt milliyetçi politikalara yedeklendiği için dünya alemin bildiği bir gerçeği çarpıtıyor… Tunus’tan Mısır’a, Libya’dan Suriye’ye yaşananlar Amerika’nın BOP kapsamındaki saldırısıdır…

BOP Nedir?

Amerikan emperyalizminin, halklara saldırısında ve imparatorluğunu pekiştirmesinde belirleyici adımlarından birisi Büyük Ortadoğu Projesi’dir.

Kısaca adına BOP ya da tepkiler üzerine “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Ortak Bir Gelecek ve İlerleme İçin Ortaklık Projesi” (GOKAP) olarak ifade edilen Amerikan projesidir.

Batı’da Fas ve Moritanya’dan başlayıp, Doğu’daki Orta Asya ve Moğolistan’a, Kuzeyde Kafkasya ve Türkiye’ye, Güney’de ise Arap ülkelerinden Somali’ye kadar geniş bir coğrafyayı içine almaktadır. Projeyle amaçlanan; bu ülkeleri, ekonomik, siyasi, askeri… her açıdan emperyalizmin çıkarlarına göre biçimlendirmektir. Bunun için de emperyalizmle uyumlu olmayan 22 ülkenin sınırlarının da yeniden çizilebileceği, iktidarlarının değiştirilmesinin hedeflendiği ilan edilmiştir.

Avrupa emperyalistleri de tüm dünyadaki çıkarlarının Amerika’nın imparatorluğu altında garanti altına alınacağını düşünmektedir…

Amerika’ya Karşı Çıkmadan, Herhangi Bir Emperyaliste Karşı Çıkmak ANTİEMPERYALİSTLİK DEĞİLDİR!

Atılım bizi anti-emperyalist değil, anti Amerikancı diyerek tam bir demogokluk yapmaktadır… Atılım’ın tüm sancısı burda… Kürt milliyetçi hareketin Amerikan kapılarında çözüm aramasını, bütün umutlarını Amerika’ya bağlamasını başka türlü izah edemiyor. Esas olarak Kürt milliyetçi hareketle aynı noktadadır, Atılım da Kürt sorunun çözümünü emperyalistlere havale etmektedir ve bizi de anti Amerikancılıkla suçlamaktadır…

Biz anti Amerikancı olmaktan gocunmayız… Anti Amerikancılığın anti emperyalizm olmadığını söylemek demagojiden başka bir şey değildir.

Ortadoğu’da Libya’dan sonra hedef Suriye’ydi… Ki bunları emperyalistler açıkça söylemişlerdir… Suriye’nin dize getirilmesi Lübnan’ın dize getirilmesidir… Ve esas olarak Suriye’den sonraki hedef İran’dır. İran Ortadoğu’daki nüfuz alanını genişletmek için Suriye’nin yanında yer almadı… Sıranın kendisine gelmemesi için Suriye’nin yanında yer almak zorundaydı… Suriye’nin nasıl ki direnmekten başka seçeneği yoksa, İran’ın da Suriye’nin yanında yer almaktan başka, savaşı kendi savaşı gibi görüp direnmekten başka seçeneği yoktur.

İran’ın teslim alınması bütün Ortadoğu ve Afrika halklarının dize getirilmesidir…

GOKAP’ın kapsamı Ortadoğu ve Afrika ile de sınırlı değil… Kafkaslardan Orta Asya’ya, Moğolistan’a kadar uzanmaktadır… Bu Rusya’nın da Çin’in de dize getirilmesidir…

Onun için Rusya da, Çin de öncelikle kendi bölgelerinde kendi çıkarlarını korumak için Suriye’nin yanında yer almak zorunda kalmışlardır. Suriye’nin dize getirilmesi emperyalistler için bundan dolayı önemliydi…

Suriye halklarının direnişi de Atılım’ın iddia ettiği gibi iki emperyalist bloğun çıkar çatışması değil, direnen halkların teslim alınmasıdır.

Suriye halkının direnişi Amerika’nın başını çektiği emperyalistlerin BOP kapsamındaki politikalarını bozmuştur. Direniş kazanmıştır… Herkes hesabını artık Suriye halkının direnişine göre yapmaktadır. Bu sadece Suriye’de de değil, Irak’tan Afganistan’a, Libya’dan Suriye’ye emperyalistler gelişmiş teknolojilerine, askeri silah güçlerine göre değil, halkların direnişlerine göre yapmaktadır…

Bu direnişler sosyalist, devrimci bir muhtevada olmasa da sonuçta emperyalist politikaların önünde engeldir.

Her çatışma bir kez daha kanıtlamaktadır ki, çözüm emperyalistlerle uzlaşmakta değil, devrimdedir. Esasında emperyalistlerle bir “UZLAŞMA” yoktur… Olamaz da… Emperyalistler direnen halklara teslimiyeti dayatmaktadır…

Onun için diyoruz ki, temel olan emperyalizme karşı savaştır. Çözüm ise uzlaşmakta değil, devrimdedir. Sosyalizmdedir…

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Exit mobile version